19

4.4K 666 1K
                                    

hyunjin

Juyeon beni yakın arkadaşlarından biriyle tanıştıracaktı. Hakkında birçok şey anlatmıştı, eğlenceli birine benziyordu ve açıkçası beni sevmesini istiyordum. Fakültelerinin önünde Minho'dan aldığım bir dal sigarayı içerken ayağımla yerdeki minik taşları iteliyordum. Birçok insan girip çıkarken gözüm kapıdaydı ve şimdilik tanıdık bir yüz yoktu.

Sigarayı söndürüp çöpe attıktan sonra ağzımın sigara kokacağını düşünüp naneli sakız çiğnemeye başladım. O sırada tanıdık gülüşmeler işittim. Juyeon ve Younghoon gülerek geliyordu. Göz göze geldiğimizde dikkatini bana verdi. Yanağımdan öperken "Kafeye neden geçmedin," diye sordu. "Burada mı bekledin? Söylesen erken çıkardık."

"Beraber geçelim dedim. Hava almış oldum biraz."

Juyeon'dan sonra arkadaşına dönüp "Merhaba," dedim. Uzattığım elime karşılık sarılmıştı. Gergince gülümserken Juyeon çocuğun omzunu dürttü. "Herkes sana sarılmak istemiyor olabilir."

"Hayır biz çok iyi anlaştık, ben hissettim. Değil mi Hyunjin?"

"Kesinlikle," derken Juyeon gülerek yanıma geldi. Günümün nasıl geçtiği ile ilgili sorular sordu. Kafede akıcı bir sohbetten sonra Younghoon sevgilisinin yanına gitmek zorunda kaldı. Bizimle geçirdiği süre boyunca oldukça eğlendim. Anlattığı her hikaye beni güldürürken Juyeon arkasına yaslanmış beni izliyordu. Ona kaçamak bakışlar attığımda gülümsemesi daha da büyüdü.

"Arkadaşını çok sevdim bu arada," diye söze girdim eve doğru yürürken. "Senden daha komik."

Ağzını eliyle kapatıp ihanete uğramış gibi baktı bana. "Hwang Hyunjin," dedi. Ufak bir kıkırtı kaçıverdi dudaklarımdan. "Barda beni öptüğün günü unuttun sanırım. Ne kadar komiksin ya deyip durmadan öpüyordun."

Cümlesini bitirmeden utanç vücudumu sardığından yüzümü kapayıp boğuk bir çığlık attım. "Bak bu konuyu hiç konuşmadık. Gerçekten sarhoş olunca öyle her önüne geleni öpen biri değilim."

"Bu durumda ben oldukça komik biri oluyorum."

"Doğru yerde doğru zamanda diyelim."

Bir adımla önüme geçip durdurdu. Bir elimi tutuyordu.

"Evet," dedim soru sorar gibi.

"Komik olduğumu söylemeni bekliyorum. Benim için oldukça önemli bir konu."

Hafifçe kavradığı elimi sıkılaştırıp kendime çektim. Sokak lambasının altında ışık doğrudan ona vururken ne kadar güzel göründüğünü düşündüm. Gözlerimden başka bir yere bakmıyordu.

"Of Juyeon, gözümü senden alamıyorum."

Yüzümü avucunun içine alarak öptü dudaklarımı. Elimi bırakmamıştı. "Seni seviyorum," dedi geri çekildiğinde. Kalbimin üstüne oturan ağırlığın ardından iç çektim. Dudaklarımız yeniden birleştiğinde iki eli de belimdeydi.

"Daha önce hiç böyle hissetmemiştim," dedi.

"Kalbin yerinden çıkacak gibi mi?"

Gülerek "Tam olarak öyle," derken alt dudağını ısırıyordu. Heyecanı fark ediliyordu ve tatlı duruyordu.

"Anlayabiliyorum."

"Utandım," derken önüne dönüp yürümeye devam etti. Ona yetişip elinden tutup kendime çekerek yürümeye devam ettim. Evimin önüne geldiğimizde elini bırakasım yoktu. Onun da yok gibiydi. Ellerimizi hafifçe sallarken birbirimize bakıyorduk.

"Hadi git artık."

"Gidemiyorum."

"Antrenmanın yok mu sabah?"

jardin, hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin