hyunjin
Her şey tam fakat eksik bir şeyler var.
Ben eksiğim sanırım. Sanırım değil, ben eksiğim. Bende bir şeyler eksik, Juyeon'a duymak istediği her şeyi söyleyemiyorum.
O günden sonra bir şeyleri göz ardı ederek devam ettik. Belki de aklındaki kuşkular yok olmuştu, ben kafamda kuruyordum. Çok iyiydi bana karşı. Her zamanki gibi onun için ilk planda ben vardım.
Bugün arkadaşlarından birinin doğum günüydü. Ben de davetliydim. Jeongin'in yanındaki şu çocuğun yaş partisiymiş. Mekanda kendi aramızda takılacağız, demişlerdi. Ufak bir hediye almıştım. Akşamı bekliyordum. Minho ve Jisung da yanımdaydı. Chan ve Seungmin hala tepkiliydi bize. Özrümüzü kabul etseler de soğuk yapıyorlardı kötü hissettirmek için ve işe yarıyordu.
''Aşkım.''
''Efendim aşkım.''
''3k versene bana, valla beşe katlayacağım.''
Sakin duran Jisung bir anda Minho'nun kafasına vurdu. Minho oflayarak onu itmişti. Saniyeler önce iç içe oturuyorlardı.
''Kimse bana destek çıkmıyor ya, bu mu sizin sevginiz?''
''Minho paraları batırıyorsun. Ne istesen alıyorum zaten. Bırak şu işleri artık.''
''Daha eve koltuk alamadım. Seungmin hala sinirli.''
''Tamam alırız bir koltuk.''
''Ya, benim kendi paramı kazanmam lazım.''
''Git ders çalış o zaman. Kumarbaz oldu başıma.''
Hediyenin paketiyle oynarken dalgın dalgın iç çektim. Minho kaşlarını çatarak masanın altından bacağıma vurdu.
''Noldu?''
''Bir şey olmadı.''
Doğrulup arkama yaslandım.
''Akşam Jeongin de orada olur. Hiç görmek istemiyorum. İkidir Juyeon'a işim var deyip ortak buluşmaları ekiyorum zaten. Buna da bir şey bulamam.''
''Yine zehirleyebilirim kendimi istersen canım sevgilim.''
''Yok kardeşim bir daha sıçarken elini tutamam.''
''Keyfin bilir.''
Jisung masaya eğilip ''Gelelim mi biz de,'' diye sordu. ''Jeongin bir şey der falan diye çekiniyorsan biz varken gelemez yanına.''
''Aslında iyi olur ya, işiniz yok değil mi?''
''Yok be eve gidip sıkıntıdan sevişecektik zaten.''
Minho konuştuğunda Jisung göz devirip masadaki buzlu içeceğini kafasına dikti. Akşam onlar da geldi benimle. Juyeon arkadaşlarıyla önceden gelmişti. Minho'yu görünce sevindi açıkçası. Sarılıp ''Naber kardeşim,'' falan demişti.
Felix'in doğum gününü kutladıktan sonra kenara çekildik. Juyeon yanaklarımı okşayarak bugün neler yaptığımı sordu. Keyifsiz oluşumu belli etmemeye çalışarak cevapladım. Minho ve Jisung bir şeyler içmek için uzaklaştı. Bir ara Changbin geldi yanıma. Sohbet ettik fakat o hala ortalarda yoktu.
''Bugün Changbin yemekhanede merdivenlerden düştü.''
Juyeon gülerek anlatıyordu. Mutlu duruyordu açıkçası. Ben yokken de böyle mutlu muydu? Ben olmasam yine böyle güzel güler miydi acaba?
''Kimse de kaldırmadı beni yerden Hyunjin. Eşek gibi güldü hepsi.''
Gülümseyerek karşılık verdim. Kaşları çatıktı hala. Juyeon'un omzuna vurdu. Juyeon da acıyan omzunu tutarak gülmeye devam ediyordu. ''Ben sporcuyum sert hareketler yapma bana.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
jardin, hyunin
Fanfictionhyunjin, platonik aşkı jeongin ve juyeon arasında seçim yapmak zorunda kaldığı bir duruma düşer.