10

394 51 31
                                    

"Hyung!" Jeongin sıçrayarak kalktığında Chan yanında değildi.

"Hyung." diyerek tekrar seslenmişti. Fakat yine ses alamamıştı.

Beraber yattıklarına emindi. Jeongin yavaşça ayağa kalkıp içeriye bakmıştı.

Yoktu...

Jeongin çalışma odasına gitmişti yavaş adımlarla. Chan odada ders çalışıyordu hala.

Jeongin tekrar kapıyı kapatacakken. Chan durdurmuştu.

"Ne oldu. Neyin var?" demişti ardından hemen ayağa kalkıp yüzünü elleri arasına almıştı.

"Terlemişsin ateşin mi var?" yüzünü ve boynunu kontrol etmişti.

Başını iki yana sallamıştı. "Kabus mu gördün yine?" dediğinde Jeongin başını aşağı yukarı sallamıştı.

Chan loş odaya çekip deri koltuğa oturtmuş ve hemen önüne oturmuştu.

"Jeongin. Bir doktora görünmek ister misin? Sürekli kabuslar görüyorsun. Bu normal değil bu sıklık sana zarar verebilir."

Jeongin başını iki yana sallayarak yüzündeki elleri tutmuştu.

"Ben konuşmak istemiyorum bunları." Chan başını eğip iki yana sallamıştı.

"Jeongin ama nereye kadar bu kadar ilerleyeceğiz. Hm, ben seni bu hallerde görmek istemiyorum." demişti Jeongin gibi gözleri dolarken.

"Ben bir daha başkasına bunlardan bahsedemem Chan. Zaten ağır geliyor ben bunları tekrar tekrar hatırlamak istemiyorum." demişti gözlerinden yaşlar akıyordu.

"Bana anlatmak ister misin? Bak benden çekinmeni gerektirecek bir şey olmadığını biliyorsun değil mi? En azından içinde seni yiyip bitiren şeyleri ban anlatsan? Her şeyi bilmek zorunda değilim ama seni neyin yiyip bitirdiğini merak ediyorum." demişti göz yaşlarını elinin tersi ile silerken.

"Kendimi hazır hissetmiyorum. Sadece yanımda olduğun ve beni bırakmadığın için teşekkür ederim Hyung."

Jeongin sesizce gözyaşlarını dökerken Chan hiç bıkmadan yanaklarını siliyordu.

Bir süre sonra derin bir nefes bırakıp Jeongin'i kendine çekerek sarılmıştı.

Jeongin beline sarılıp başını göğsüne yaslamıştı. "Teşekkür ederim." demiş ve daha sıkı sarılmıştı. Chan saçlarını okşarken başına minik bi öpücük bırakmıştı.

"Hadi gel yatalım mı?" demiş ve onu da kendi ile birlikte kaldırıp odasına doğru ilerlemişti.

İkili tekrardan yatağa uzandıklarında Chan kendine çekip sıkıca sarılmıştı. Jeongin başını göğsüne yaslanıp beline dolamıştı kollarını.

"Gitme bugün lütfen." demişti hala sesi titriyordu.

"Gitmiyorum. Burdayım." demiş ve saçlarını okşamaya devam etmişti.

...

"Alo evet. Akşam saat 18.00 da burda olsun lütfen." Chan telefonla konuşurken Jeongin gözlerini ovuşturarak mutfağa girmişti.

"Bir yere mi gideceksin?" demiş ve bir bardak su içmişti.

"Ah şey evet gideceğim. Sen nasılsın?"

Jeongin kaşlarını çatmıştı. Nasıl bir konu bağlamaktı bu. Hayran kalmıştı.

"Kötü. Bşım çok ağrıyo."

"Yaa tabi gece o kadar ağladın ki!" demişti sahte bir kızgınlıkla.

Jeongin biraz gülümsemişti.

brother¿/chanin, jeongchan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin