"Tanrım ben sana ne yaptım beni bunlarla sınıyorsun." demişti hıçkırıkları arısında.
Changbin dizleri üzerine çökmüş çinleri sıkan arkadaşının yanına eğilip sırtını sıvazlarken destek vermeye çalışıyordu.
"Ağla Jeongin ağla, için rahatlasın. Dolusun farkındayım." cümlesini tamamlatken onu kendine çekip göğsüne yaslamıştı.
En azından güvende hissettiriyordu.
"Ölmek istiyorum." dedi hıçkırarak.
"Ne saçmalıyorsun Jeongin. Ölünce ne değişecek. Ne olacağını biliyor musun kurtulacak mısın ölünce böyle boş düşünceler kurma kafanda."
"Ne yaşadığımı bilmiyorsun." dedi bağırarak onu itti.
Changbin yüzünü elleri aradına alarak konuştu. "Bilmiyorum evet ama seni seven bu kadar insan varken etrafta neden ölmek istiyorsun. Sen ölünce ailen ne olacak Chan ne olacak. Sürekli bahsettiğin arkadaşları. ne olacak. Ben ne olacağım. Sen ölünce bir kişiyi kurtaracaksın geri kalan herkesi kendinle birlikte ölüm bataklığına atacaksın."
Jeongin daha da çok ağlıyordu asla dinmiyordu.
"Ben hiçbir şeyi bilmiyorum Jeong. Ama bildiğim bir şey var o da Chan hyung'un seni ne kadar sevdiği. Sen ölünce o ne yapacak. Abinden bahsediyorsun. Sen ölünce ona ne olacak. Ben de üzüleceğim."
Jeongin sırtını ağaca yasladı bacaklarını kendine çekti ve gözlerini sildi. Kafasını arkasına yasladı ve iç çekti uzun bir süre.
"Benim Chan dışında kimsem yok Changbin."
"Be olursa olsun aileler çocukları olmadan yapamaz Jeongin. Ne olduysa aranız düzelecek bir gün."
"Benim gerçekten kimsem yok Changbin." acı dolu sözleriyle Changbin derin bir nefes aldı ama kafasına son anda dank etti bir şeyler.
"Nasıl yani?"
"Ben küçükken annem babam küçük kardeşim ve abimin olduğu arabada giderken kaza yaptık ve benim dışımda herkes o arabada öldü."
Jeongin artık normal bir şeymiş gibi anlatıken Changbin şok olmuş onu dinliyordu. Bunun daha hiçbir şey olduğundan haberi yoktu.
Jeongin acıyla güldü. "Bu kadar sandın değil mi?" Kahkaha attı istemsizce.
"Yetimhanede defalarca tecavüze uğradım. Şiddet gördüm. Beni bi melek gelip ordan kurtardı. Sonrasında ne oldu biliyor musun? Tam 10 yıl sonra aynı gün yine trafik kazasında canımdan çok sevdiğim annem babam ve abimi kaybettim." dudakları titriyordu ama konuşmaya çalıştı.
"Chan geldi. Yine kurtardı beni. Onu da kaybedersem dünyam yıkılır ve bu sefer canıma kıyarım. Ha kim diye soracaksan abimin çocukluk arkadaşı öldükleri günden beri yanımdan ayrılmadı."
Changbin gözleri dolu bir şekilde dinliyordu. Ne diyeceğini bilemedi.
"Ben..."
"Bir şey demek zorunda değilsin Chanb-"
Lafını bölen şey uzaktan duyduğu tanıdık sesti.
"Jeongin!" Chan koşarak yanlarına geliyordu.
"Sen mi çağırdın neden? Telaşlanmış olmalı."
Chan hızlıca gelip dizleri üzerine çökmüştü.
Önce Jeongin'in vücudunu kontrol etti iyi olup olmadığını anlamak için.
Ardından sıkıca kolları aradına aldı minik bedeni.
"Changbin arayınca çok korktum sana bir şey oldu sandım. Neyin var söyle bakayım. Biri mi bir şey yaptı. Ne oldu." dedi yanaklarını okşuyordu. Gözleri dolmuştu konuşurken sesi titriyordu.
"İyiyim sadece birden aklıma doldu her şey. Korkma. Sen nasıl ulaştın ki Changbin."
"Senin telefonundan aradım. Çantan bende." elindeki çantayı havaya tutmuştu.
Jeongin sakinleştiğini hissediyordu. Chan onu rahatlatıyordu. Gözlerini kapattı ve ona doğru yaslanıp kafasını göğsüne koydu.
"Yoruldun mu? Eve gidelim gel." Jeongin'i ayağa kaldırmıştı ama hali yok gibiydi. Chan onu bi çırpıda kucağına alıp arabaya doğru ilerlerken Changbin de paytak paytak arkalarından koşuyordu. Arabanın bagajına çantaları koyarken Chan Jeongin uzanabilsin diye ceketini yastık yapmıştı.
Gözleri yorgunluktan kapanırken Chan yanağına nazik bir öpücük kondurdu.
Geriye kalan ikili ön koltuğa otururken Chan dayanamadı ve sordu.
"Durduk yere böyle olmadığına adım kadar eminim?" dedi sorarcasına.
"Jeongin bana çok kızacak ama sınıftakiler seni kullandığını paran için yanında ailesini bıraktı affedersin ama orospu gibi ithamlarda bulundu. Hepsini de duyunca patladı."
Chan sinirlenmişti fakat derin derin nefes almaya çalışıyordu.
"Ben halledicem. Siz muhattap olmayın."
"Tamam hyung."
...
"Daha iyi misin bebeğim?" Jeongin gözünü açtığında yatağındaydı. -chan'ın yatağı-
Chan başında dikiliyor saçlarını okşuyordu.
"Sarılalım." dedi Jeongin kollarını açtı ve Chan hemen kolları arasına girdi.
Sevdiği adama sıkıca sarılmak onu rahatlatıyordu.
"Changbin bana her şeyi anlattı. İstersen seni o dershaneden alalım. Başka bir tane bulalım."
"Hayır olmaz istemiyorum Changbin var!"
"Ama orası seni kötü etkiliyor. Changbin bana yolda bir şey daha söyledi." dedi dirseği üzerinde durup Jeongin'e yukarıdan bakıyordu.
"Ben sana bir daha düşünmek bile yok demedim mi? Hm." derken burnuna dokunmuştu.
"Söyle bakalım neden yine böyle düşünüyorsun. Ölüm çare değil Jeongin. Sen eğer ölmüş olursan ben de ölürüm. Buna katlanabilecek misin? Bir sonraki dünyada. Ya da ailen onlar için öldüğünü duyunca. Kahrolacak."
Jeongin hiçbir şey söylemeden sadece bakıyordu. Tekrar kollarını açıp Chan'a sarılmak istedi.
Chan tabii ki de kabul etti ve sıkıca sarıldı. Jeongin'in iyileştiğini zannediyordu ama sanırım daha da çok bitiyordu.
bi tık ara vermişim ama hiçvaktim yok boş zamanlarda azbuz yazmaya çalışıyorum hata varsa kusura bakmayın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
brother¿/chanin, jeongchan
Fanfictionchan jeongin in tüm sorumluluğunu üstlenip arkadaşının son isteğini yerine getirmiştim. 08/04/23