Merhaba🦪
Beni tam iki senedir heyecanlandıran, kalbimden ve zihnimden geçenleri dışarı vurduğum, benden epey uzak ama aynı zamanda bana en yakın olan bir dünya bu.
İçeriye girmez miydiniz?
Elinizi kalbinizin üzerine koyun, onu son kez böyle sakin sakin atarken hissedin. Çünkü bu dünya da daima hızla ve heyecanla atacak kalbiniz.
Kalbimiz.
Bu hikayede geçen kişi ve kurumlar tamamen hayal ürünü olup, gerçekliği yansıtmamaktadır.
Bölüm şarkısı; Remembrance, Balmorhea
Kulaklarında sağır eden bir uğuldama vardı. Ardında bıraktığı, az önce aralarından çıktığı alevlerden mi geliyordu bu sıcaklık, yoksa yüreğinde ki yangın mı boğuyordu onu şimdi? Boynunda kavrulan teninin acısını bile hissedemiyordu. Hissettiği tek acı kucağında, kollarının arasında taşıdığı küçük bedendi. Küçücük beden, nasıl bu kadar ağır olabilirdi?
Neden yüreğinde ki savaş bitmemişti? Almıştı intikamını, rahatlamalıydı vicdanı. Fakat kollarında taşıdığı küçük beden hesapta yoktu, onun intikamını nasıl alacaktı kendinden? Artık tutsaktı bu anıya, bu yaraya. Gözlerini kapadığı her an, gördüğü tek şey ona bakan inci gibi parlayan, ürkek, buz mavisi gözler olacaktı.
18 sene önce
"Getirdiniz mi?" diye sordu adam dişlerinin arasında duran puroyu parmaklarının arasına alarak. İki adamın güçlükle tuttuğu iri bedene baktı. Tahtından inip bir kaç adımda, dizleri üzerine çökmüş adamın tam karşısına vardı. Sağ elini saçlarına geçirip başını kaldırdı. Artık yüzü, yüzüne denkti. Bakışları dağılmış suratında gezindi. Ağzının kenarından kan akıyor, bir gözü morluklar ve şişlikler yüzünden tamamen kapanmıştı. Keyifle gülümsedi. "Seni görmek ne güzel Onur Alp Akçalı."
Ağzındaki kanı, karşısında duran adamın ayakkabısının üzerine tükürdü. "Keşke seni, seninle aynı hizadan görmemi sağlayabilecek cesaretin olsaydı Vural Sayerhan." dedi alayla sırıtırken.
Adam, önünde diz çöktürülmüş kurbanına bir hamlede elinin tersiyle vurdu . Sağ tarafa savrulan adam, hiç taviz vermeden başını kaldırıp ona atılan tokatın sahibine baktı. Az önce alayın dört döndüğü gözlerinde, bu kez nefret kol geziyordu. Karşısındaki ödlek biraz cesur olsaydı, onu tek hamlede yere serecek güce sahipti.
"Cesaret neymiş, nasıl edilirmiş göstereceğim." Kurbanının yüzüne biraz daha yaklaştı. Adam, yüzünde tütün kokusunu daha yakından duydu. "Sana da, o soysuz ailene de." dedi adam dişlerinin arasından. Başıyla adamlarına işaret verdi. Kurban, iki kolundan tutulup sürüklenirken sesini dahi çıkarmıyordu. Çırpınmak, diretmek ya da karşı gelmek istemiyordu. İçinde yeşeren korku tohumlarını hissediyordu, göğsü sıkışmaya başlamıştı bile. Birazdan yutkunamayacak, aldığı nefes ciğerini delecekti. Fakat yine de gardını düşürmemeliydi. Babası ona böyle öğretmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK İNCİ | RESİTAL
RomantizmÖnümde bir ayağı sallanan iskemle, boynumda urganım olmuş inciler, arkamda geçmişin zehirli izleri, avuçlarımda omuzlarıma binen her yükten bin kat ağır bir kalp vardı şimdi. Çıkmazların seni kendine en tutsak edeni kalbin ve aklın arasında olanıydı...