Fırat'ı anlamakta zorlandığımı daha önce dile getirdim mi bilmiyorum ama... ben Fırat'ı anlamakta gerçekten çok zorlanıyorum.
En son istersen beraber koyun koyuna yatalım diye atıfta bulunduğunda; tabii ki bunun aslında yaşanmayacağını, Fırat'ın amacının sadece benimle oynamak olduğunu biliyordum ama yine de pat diye sorunca ne diyeceğimi şaşırmıştım. Herkes şaşırırdı.Fırat şu anda benim yatağımda yatmaya hazırlanıyor. Bana ise bir yer yatağı verdi yani daha doğrusu buna zorladı diyebiliriz. Bizde yer yatağının olduğunu ben bile bilmezken bu adamın bundan nasıl haberi var, onu hâlâ anlayamadım. Galiba yine Sasha ile bir şeyler hakkında konuştular. Gerçi kendi yatağımda yatmamı teklif eder diye düşünmüştüm ben ama...
Fırat güm diye kendini yatağa bıraktığında istemsizce kıkırdadım. Kesildikten sonra yıkılan bir palmiye ağacını andırmıştı bana. Yüzüstü düşmüştü. O yüzden kafasını bana doğru çevirip, ayakta durduğumdan dolayı alttan alttan bana baktı."Ne kıkırdıyorsun lan lolipop?"
Söylediğiyle bu sefer gülmeye başladım. Fırat bana acırmışçasına bakmaya başlayınca kendimi toparlayıp ben de Fırat'ı taklit ederek kendimi yatağa attım. Yüzüstü bir pozisyon alarak gözlerimizi buluşturdum. O biraz daha yukarıda durduğu için ona bakmakta biraz zorlanmıştım.
"İşkolik biri gibi duruyorsun, ama eğlenmek için de fırsat kolluyorsun değil mi? Bu sert kişiliğinin altında, enkaz hâlinde çocuksu duyguların var yani. İşin gereği mi böylesin bilmiyorum ama birine duygularını açınca kendini çok savunmasız hissediyorsun. Yani... sen uyurken götünü açtıklarını düşün. Öyle bir savunmasızlık."
"Ne o? Sen bana alttan alttan mesaj mı vermeye çalışıyorsun şimdi? Anlamadım yani, ben uyurken götümü mü açacaksın?"
Gözlerimin büyümesiyle beraber hızlıca kafamın altındaki yastığı alıp Fırat'ın üzerine yürüdüm. O da benim geldiğimi görünce sırt üstü pozisyona geçmişti. O an bunu neden yaptım bilmiyorum ama, şu an Fırat'ın üzerinde elimde yastıkla duruyorum. Galiba utandığımda daha çok utanılacak kararlar veriyorum. Aynen şimdiki gibi.
Fırat bir bana bir yastığa bakarken, yüzü şaşkınlıktan yeniden piç smile ifadesine büründü. Ben de hâlâ kıpırdayamıyorum yerimden. Dondum kaldım sanki. Fırat'ın parmaklarını belimde hissettiğimde, bu beni daha çok gerdi ve daha sonra elimdeki yastığı hafiften Fırat'ın yüzüne bastırıyor gibi yaptım. Ve evet, bunu da neden yaptım bilmiyorum. Galiba bu da kendimi içine soktuğum rezilliğin getirmiş olduğu bir şeydi. Her yerim yanıyordu, hissedebiliyorum.
Fırat yüzündeki yastığı bir hışımla çekip uzağa bir yere fırlattığında ifadesinden şaşırdığını anladım."Ne yapıyorsun be adam?! Katil mi olacaksın bir de başıma? Veya zaten öylesin. Var mı genlerde falan?"
dedi Fırat beni itip yerdeki yatağa düşürerek. Kızarmış yüzümü saklamaya çalışarak, Fırat'ın fırlattığı yastığı geri elime alıp yatağıma koydum ve odanın ışığını sessizce kapattım. Daha sonra da yatağa girip yüzümü görmeyecek şekilde ona arkamı döndüm."Sadece refleksle oldu. Üzgünüm. İyi geceler." dedim kısık ve tuhaf denilebilecek bir sesle. Bana kızgın olmasını beklediğim için cevap bile vermeyeceğini düşündüm ama o konuşmaya başladı.
"Bana doğru dönsene Barış. Seninle biraz muhabbet etmek istiyorum."
Sanki az önce bağıran o değilmiş gibi sesi çok normal çıkıyordu. Galiba bu saçma durumun çok üzerinde durmak istememişti.
Kaşlarımı çattığımı arkam dönük olduğu için göremiyordu tabii. Ama sesssizlikten şaşırdığımı anlamış olacak ki, açıklama yapma gereğinde bulundu. O sırada ne kadar utansam da ben de ona doğru dönmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkigai / Fırbar
Подростковая литература' Gördüm delice bakan okyanus gözlerini birden '