13. Bölüm

298 27 56
                                    

(Sondaki görselleri ayarlayamıyorum ağladım.)

_______

Gözümü Seher'den ayırmadan, elimdeki kahveyi yavaşça masaya bıraktım. Şaşkındım ve bunu beklemiyordum doğrusu. İstemeden yutkundum. Okuldayken Seher'e biseksüel olduğumu söylemiştim aslında ama yine de ondan bunu anlamasını beklememiştim. Sadece Fırat ile bir kere aynı ortamda bulunmuşlardı çünkü.
Seher bir nefes verip masanın üzerinden elimi tuttu.

"Doğru değil mi? Ama merak etme. Buraya bunu söyleyerek seni zor durumda bırakmaya gelmedim. Tam tersine ilişkinize karışmayacağımı belirtmek için seninle konuşmak istemiştim. Fakat görüyorum ki işler daha da karışacak gibi görünüyor."

Kendime geldiğimde elimi Seher'den çekmiştim.

"Bak Seher, ben gerçekten anlamıyorum. Bana her şeyi en baştan, olduğu gibi anlatır mısın? Ben de ona göre sorularına cevap vereceğim çünkü. Bu olaylardan çok sıkıldım artık."

"Ne bilmek istiyorsun?"

"Olayın en başını anlat. Benden hoşlandığını nasıl anladın mesela? Sonrası sende artık. Dinliyorum."

Seher ellerini masada birleştirdi ve konuşmak için biraz öne doğru geldi.

"Her şey okuldayken başladı aslında. Senden hoşlanmam, sana karşı fazla nazik davranmam. Ama sen beni görmedin bile. Senin için yalnızca arkadaştan ibarettim ben. Ne beni gördün, ne de ağlamalarımı.
İçime gömmek istedim bazı şeyleri. Ama aklımdan çıkmıyordun bir türlü. Hissettiklerim aşk mıydı, yoksa sadece sana olan hayranlığım mıydı bilmiyordum o zamanlar. Ama doğum günü partime geldiğinde içimde yeniden bir filiz oluşmuştu. Seninle sevgili olma düşüncesi bile mutlu hissettirmişti o an. Özlem ile bunu konuştuğumda ise, sana gidip açılmamı söyledi. Sonrasını biliyorsun zaten. Sasha ile çekip gitmiştiniz.
Sonra bir kere daha denemek istedim. Hislerimi söylersem, hafifler miyim diye. O yüzden size yemeğe gelmiştim ama bir baktım ki, daha önce hiç görmediğim bir adam da bizimle aynı sofrada. Ben aptal değilim. Yani en azından biz kızlar, siz erkeklere göre daha dikkatliyiz bu konularda ve senin Fırat'a olan bakışlarını gördüm. Aşık olduğunu daha fazla belli edemezdin inan."

Seher son cümlesine hafifçe kıkırdadı.

"Peki... şu an bana karşı hislerin var mı?"

"İçini rahatlatmak için söylemiyorum bunu. Ama artık bazı şeylerin tadında bırakılması gerektiğini düşünüyorum. Seni sevmeyi denedim, belki de sevdim de. Ama o yemekte emin oldum ki; ben ne sen gibi aşık, ne de sen gibi bağımlıyım karşımdaki kişiye. Başkasını seviyorsun diye soğumadım senden. Aksine senin Fırat'a olan aşkın, beni kendime getirdi."

"Yani artık benden hoşlanmıyorsun, öyle mi?"

Seher gülerek;

"Tabii ki hayır, canım arkadaşım."

Rahatlamamı gizleyemeyerek derin bir nefes verip soğumuş kahvemden bir yudum daha aldım. Daha sonra aklıma takılan asıl sorunla yeniden bakışlarımı Seher'e çevirdim.

"Peki, o siyah çiyan Özlem nerden bulmuş Fırat'ı? Zaten bizi tanıştırdığında da hiç haz etmemiştim ondan."

"Şey... bu konuda bana kızabilirsin."

"Söylemezsen daha çok kızacağım."

"Fırat'ın hesabı herkese açık biliyorsun. Ben de o gün yemekten sonra takip etmiştim Fırat'ı. Sadece bir istekti, yanlış anlama. Ama daha sonra Özlem'in de karşısına çıkmış galiba hesap. İşte sonra ben de takip falan edince, onun hakkında konuştuk biraz. Fırat'ı beğendiğini söyledi. Sonrasını ben de bilmiyorum. Biyografisindeki iletişim bilgilerinden bulup yazmış olabilir ama."

İkigai / Fırbar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin