11. Bölüm

285 29 50
                                    

Fırat'tan:

Yine fazladan mesai yaptığım bir günün ardından, çantamı topladım. Kimse kalmamıştı neredeyse. Tahir de yeni çıkmıştı zaten. Bu aralar kendini fazla yoruyordu.
Benim de çok fazla işim yoktu aslında. Kafamı boşaltmaya ihtiyacım olduğunu düşünerek kendimi işe vermiştim. Bu hep yaptığım bir şeydi. Beni geren düşüncelerden kaçmak için her zaman işe sığınırdım. Bu kez bu düşüncelerin sahibi Barış'tı ama. Şaka gibi.
Son kez eksik bir şeyin olup olmadığına baktıktan sonra yavaşça adliyeden çıkıp arabama doğru yöneldim. Tam biniyordum ki, gelen bildirim sesiyle cebimden telefonu çıkardım. Barış olacağını düşünmüştüm bu saatte. Ki zaten de oydu. Ama evde cevap vermek istediğim için mesajları okumadan telefonu geri cebime koydum. Ardından arabayı çalıştırıp eve doğru yol aldım.

Böyle eve geç geldiğim zamanlarda eski sevgilim bana yemek hazırlayıp öyle yatardı. Aynı evde kalmıyorduk ama yine de bazı zamanlar bana gelip, ben işteyken evi toparlar ve yemek yapardı. Daha sonra tabii benden sıkılmış olacak ki, soğuk yapmaya başladı. Derken, benden ayrıldı. O gün bugündür yemekleri de ben yapıyorum. Başlarda iki kere yanma tehlikesi geçirsem de, şu an için yemek konusunda bayağı iyi olduğumu düşünüyorum açıkçası.
Üzerimi değiştirip, ellerimi yıkadıktan sonra favori yemeklerimden biri olan kısırı yapmaya başladım. Üzerine nar ekşisi sıkınca daha da bir güzel oluyordu.
Bittiğinde ise tabağa koyup yemek masasına oturdum. İçecek almayı unutunca hızla buzdolabına baktım. Neyse ki yarım bir kola vardı.
Yemek yerken genelde bir şeyler izlerim. Ama bugün bu aklıma bile gelmedi. Daha çok tek başıma yemek yememin, kendimi biraz tuhaf hissettirmesi hakkında düşündüm. Galiba Barış ile yemek masasında birlikte olmayı sevmiştim.
Barış aklıma gelince telefonu koltuğun üzerinden alıp yeniden masaya oturdum. Mesajlara girip adının üzerine tıkladım.
________________

Yavşak Barış:

> Fırat (11.39)
Yarın ben barınağa gideceğim de
Sen de gelmek ister misin diye soracaktım (11.41)

> Ne o (00.34)

Güvercin mi sahipleneceksin

Barış güvercini

> Çok komiksiniz :> (00.35)

Köpek sahiplenmek istiyorduk zaten bir süredir

Onlara bakacağız

> Tamam bakın Sasha ile işte
Her yere gelmek zorunda mıyım ben
Ayrıca işim var benim kusura bakma

> Ne işin var

> Savcıyım ya
O türden işler

> Hm gelmeyeceksin yani

> Barış
Önceden söylediklerimi unutma
Fazla bile müsaade ettim sana

> Tamam
___________

Mesajına baktığımda Barış'ın kırıldığını anlamıştım sanki. Ama benimle ne kadar çok zaman geçirirse, o kadar bana bağlanıyormuş gibi hissediyordum. Evet, benimle sadece gönül eğlendirmek için takılmadığını dünkü bakışlarından iyice anlamış oldum ama yine de ümit vermek gibi bir niyetim yoktu. Her ne kadar onunla takılmak benim rutin hayatıma renk katsa da sonunda onu daha da üzmek istemiyordum. Tatlı biriydi, güzeldi. İstediği gibi birini de bulabilirdi hatta. Ya ben aşk ne demek onu bilmiyordum ya da o fazla azimliydi.
Kafamdaki düşünceleri bir kenara bırakmaya karar verdim ve yemeğe odaklandım. Tuzu biraz az olduğunu düşündüğüm için tuza uzandığımda aklıma dünkü olay geldi. Hah! Resmen Seher tuz aracılığıyla romantik an yaratmaya çalışmıştı. Güzel bir ümitti. İşe yarasaydı tabii.
Aklıma yeniden Barış gelince dayanamayarak mesajlara girdim.
_________

İkigai / Fırbar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin