Kusursuz.
Hatasız.
Bu iki kelime insanın varoluşuna bile aykırıydı. Kimse kusursuz yaratılmamış, kimse yanlışlar yapmadan ilerleyemişti bu hayatta.
***
Hayatı bembeyaz bir kağıt olarak düşünün. Sizin elinizde bir kalem var, bu kaleme "ruh" diyelim mi?
Bu kalem ele alındığı ilk andan itibaren bir şeyler meydana getirmek zorundadır. Gerekse yazarak, gerekse çizerek.
Şimdi daha da ayrıntıya inelim. Bu kalemin mürekkebinden akan ve başyapıta dönüşen, eşsiz olan her şey aslında bir noktayla başlamaz mı?
Damlar kalemin ucundan bu siyah mürekkep, silinmeyecek bir iz gibi bembeyaz kağıdın üstünde öylece bakar yüzümüze, insana sanki o küçük hatasının, hayatının sonu olduğunu ıspatlamaya çalışır gibi.
Şimdi yaşamlar arasındaki farkı yaratan can alıcı noktaya gelelim ve kağıda bir nokta daha çizelim.
"Hata, daha çok hata. Bu bembeyaz sayfa kirlendi, umut yok!" diye mi devam edersiniz? Kabul edelim herkes bu durumu yaşadı, kısa bir süreliğine yada upuzun bir zaman diliminde.
Ama size bir sır vereceğim, elinizde bir seçenek daha var! Şimdi kalemi tekrar elinize alın ve noktalar koyun yavaş yavaş, istediğiniz yere, hayal edin ve durmayın.
Sizi siz yapan hatalarınızı kullanın. Bırakın, gözünüzde büyüyen hatalar, tüm hayatınızı bir kağıda sığdırdığınızda küçücük noktalara dönüşüp birleşsin.
Belli bir süre sonra kalemi bırakın. Biraz uzaklaşın ve "karaladığınız" kağıda biraz daha uzaktan bakın.
Çizgiler, şekiller, "başarılar, düşüşler, deneyimler" ...
Hatalarınızın fırçasının bembeyaz sayfanızı karaladığını değil, boyadığını göreceksiniz.
Sizi küçük hissettiren hatalarınız elbette ki çoğaldı, fakat kalemi ne olursa olsun tutmaya devam ettiniz. O nokta sizin için kara bir leke değil; amacınızın, ortaya çıkan muazzam eserinizin temelindeki vazgeçilemez yapboz parçası oldu.
Unutmayın kimse kusursuz değildir fakat kusurlarınızla kendi mükemmelliğinizi yaratmak sizin elinizdedir.
Bu mükemmellik sizi tuzağa düşürmediği sürece.
***
Onlar Bay Mükemmel ve Bayan Mükemmeldi. Birbirlerinden uzakta her şeyden habersiz "mutlu oldukları", ya da alıştıkları mı demeliyim, hayatlarını yaşıyorlardı. Çevrenin gözünden hayatları bembeyaz kağıtta azimle ilerleyen muhteşem, dümdüz bir çizgi gibiydi fakat;
Herkesin öyle düşünmesi onların kusursuz olduğu anlamına gelir miydi?
Karşılaşmaları için gereken "tesadüfler" hayatlarını bitişe sürüklemişti. Ardından yaşadıkları birbiri ardına yağan mucize yağmurları gibi hissettiriyordu.
Kusursuz tesadüfler.
Ama atladıkları küçük bir ayrıntı, yeniden düştükleri büyük bir yanılgı vardı.
Onların öyle düşünmesi tesadüflerini gerçekten de kusursuz yapar mıydı?
Daha da önemlisi;
Elde ettikleri yeni mükemmellik onların ne kadar mutlu olmasına izin verecekti?
Peki ya bu düz çizginin kırılma noktası, yaşadıkları her şeye rağmen mutluluğa giden merdivenin bir basamağı olabilecek miydi?
*********
Eğer kitabımı bulduysanız ve şu an bu satırı okuyorsanız doğru yerdesiniz ( ;) ). Düşüncelerinizi bilmek istiyorum, beğendiyseniz ★ butonu bir tık uzağınızda, yoksa yapıcı eleştiriye açığım. Çünkü yazdıkça kendimi geliştirmeye çalışıyorum ve yorumlarınız ile bu sürece ve tabii ki hikayenin de sürecine katkıda bulunabilirsiniz.
Kusursuz Tesadüf'ün fragmanı ekte. Yoksa bu linkten ulaşabilirsiniz: https://m.youtube.com/results?q=wattpad%20kusursuz%20tesad%C3%BCf&sm=3
Hepinizi çok seviyorum, mutlu kalın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kusursuz Tesadüf [Beklemede]
RomanceCharles Anderson. Bay Mükemmel. New York'ta yakışıklı bir kalp cerrahı. Sadece hayat kurtarırken kapısını araladığı buzdan kaleye hapsolmuş bir kalp. Birkaç "küçük" hata. O öldü. Mecazen. Uçağa atlayıp kendisine ikinci bir şans verene kadar. April...