Bölüm 2

139 14 1
                                    

Kulağımda kulaklıklarımla sahil kenarında yavaş adımlarla yürüyordum. Eve gitmem gerekiyordu ama gitmek istemiyordum. Deniz kokusu ve kulağımdaki gitar sesiyle birlikte yürümek istiyordum. Öyle de yaptım.

Hava kararmaya yakındı. Akşam ezanından sonra da buralar pek tekin olmazdı. Onun için eve dönmek için yönümü değiştirdim. Telefonumun sesiyle ekrana baktım.

'Babam arıyor...'

Şimdi mi aklına gelmiştim. Neredeyse üç saattir yoktum ama şimdi mi aklına geliyordum. Yüzümdeki buruk tebessümle aramayı yanıtladım.

"Efendim baba?"

"Yemeğe geç kalacaksın. Neredesin?"

Kaşlarım çatıldı kendiliğinden. Yemek mi? Biz birlikte yemek yemezdik ki.

"Yemek mi?"

"Niye şaşırdın, seni bekliyoruz acele et!" dedi ve bir şey dememe izin vermeden telefonu kapattı. Seni bekliyoruz derken? Kimle bekliyordu ki?

Yoksa annemle mi barışmışlardı?

Bu düşünceyle ayaklarımı hızlandırdım ve koşar adım eve gitmeye başladım. Annemle babam boşanma aşamasındaydı. Annem evdeyken kavga gürültü olmazdı ve en sonunda annem çareyi boşanmakta bulmuştu.

Eve geldiğimde nefes nefeseydim ve kapıda kadın ayakkabısı vardı. Mutluluktan dört köşe olmuştum resmen. Hızla anahtarımla kapıyı açıp içeri girdim ve mutfağa yönelirken seslendim.

"Baba! Ben geldi-"

Mutfakta gördüğüm şeyle donakalmıştım. Kapıdaki o ayakkabılar anneme ait değildi. Yüzümdeki gülümseme yavaş yavaş silinirken babam gülümsedi ve "Seni Selen ile tanıştırayım Nehir. Kendisi artık bu evin bir üyesi olacak." dedi.

Bu evin yeni bir üyesi mi? Bir Selen denen o sarışın kadına bir de babama baktım. Kadın bana gülümsüyordu ama sahte bir gülümseme olduğu belliydi.

Titreyen göz bebeklerimle babama döndüm. "Nasıl yani baba? Anlamadım?"

"Anlaşılmayacak bir şey yok. Annenle boşandığımızda Selen ile evleneceğim."

Hayal kırıklığıyla babamın yüzüne baktım. "Annemi-"

Konuşamadım. Elimle 'boş ver' yapıp babamın arkamdan seslenmesini umursamadan evden çıktım. Gözlerimden yaşlar boşalırken öylece nereye gittiğimi bilmeden koşuyordum. Bunu nasıl yapardı anlamıyordum. Annemi nasıl bu kadar çabuk silebiliyordu?

Belki onu hiç sevmemişti ama ben... Öz kızının duygularını neden umursamıyordu? Ben onun için neydim?

Düşüncelerimi bırakarak öylece koştum. Nereye gideceğimi umursamadan ayaklarımın beni götürdüğü yere gittim. Ta ki bir bedene çarpana kadar...

Hafif duraksadıktan sonra hiçbir şey demeden yanından geçiyordum ki duyduğum sesle tekrar durmak zorunda kaldım.

"Cadı?"

"Rahat bırak beni." deyip yanından ayrılmak istedim ama izin vermedi. Lanet olası sesim çatallıydı ve salak olmayan herkes ağladığımı anlayabilirdi. 

"Sen ağladın mı cadı?"

Yüzüne bakmadım, kapüşonum zaten yüzümü kapatıyordu. Cevap vermeden yanından ayrılacakken "Cadı!" diye seslendi ama umursamadan devam ettim. Şuan ne ona açıklama yapacak ne de uğraşacak halim yoktu.

Oda uğraşmadı zaten. Arkamdan bir daha seslendiğini de duymadım. Peşimden gelmemesi iyi olmuştu ama neden bir taraftan gelmesini istiyordum ki?

Aşıksın dırırım. Aşıksın dırırım. Aşıksın!

Sen kimsin be! Tövbe, deliriyorum.

Nazmiye canım ben, iç sesinim.

Kesinlikle deliriyorum.

Sen zaten delisin ki.

Kafamı iki yana sallayarak o sesten kurtuldum. İç ses mi? Hani şu kitaplarda olanlardan mı? Yok artık!

Şimdi bunu düşünmenin sırası değildi ama. Nereye gideceğime karar vermek zorundaydım. Anneme gidemezdim, hemen anlardı bir şeyler olduğunu. Kızlardan birine gitmeliydim ama hangisine. Melek ve Pınar rahat bırakmazlardı beni. Başımı şişirirlerdi şimdi sorularıyla. Onun için onları eledim. Aylayı düşündüm bir an ama onun evi buraya uzak kalırdı. Oraya kadar gidemezdim saat çok geç olmuştu.

Feyza'ya gitsene salak kız.

Sen baya işe yarıyormuşsun ya.

Ne sandın?

Evet Feyza'ya gidebilirdim. Hem evi yakındı, hem de orada rahat olurdum.

"Cadı!!"

Hem Barkın'ın sesi, hem de bana doğru gelen arabanın korna sesiyle birlikte gözlerim korkuyla açıldı. Araba tam dibime geldiğinde olacakları bekleyerek gözlerimi kapatmıştım ki kolumdan tutulmamla kendimi yumuşak bir yerde bulmam bir oldu. Araba ise çoktan son sürat gitmişti. Bir dakika? Yumuşak?

Gözlerimi açarak altımda yatan Barkın'a baktım. Gözlerim ikinci bir şokla açılırken hızla ayağa kalkıp kendimi düzelttim. Oda peşimden kalktı ve sinirli bir şekilde konuşmaya başladı. "Kızım sen salak mısın? Hadi bu saatte dışarı çıkmanı geçtim. Hadi ağlamanı da geçtim ama arabanın önüne niye atlıyorsun kızım! Canınla ne alıp veremediğin var!"

Ben atlamıştım sanki. Fark etmemişim işte.

"Fark etmedin öyle mi? Kızım bu kuş mu da fark etmiyorsun? Araba lan araba! Koskoca arabayı nasıl fark etmiyorsun?"

Yine dışımdan konuşmuştum.

İçinden konuşsaydın zaten sana o değil ben cevap verirdim salak.,

Bir sus Nazmiye!

Sustum.

Başımı kaldırıp çemkirmeye başladım. "Sana ne ya! Fark etmemiş olmaz mıyım? Ayrıca sen beni niye takip ediyorsun?"

Kaşlarını alaycı bir şekilde kaldırıp "Hem bu saatte dışarda ol! Hem de peşinden niye geldiğimi sorgula! Bende seni zeki sanırdım kızım ya! Salaksın sen!"

"Bağırma bana!"

"Bağırttırma o zaman!"

"İyi!"

"İyi!"

SAHTE FİLMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin