Bölüm 32

106 9 27
                                    

Gözlerim şokla büyürken kalbim göğüs kafesimden dışarı çıkacak gibi atıyordu. Yeni yıla onunla öpüşerek mi girmiştim?

Kendime gelmeye başladığımda hızla Barkın'ı itmeye çalışmıştım ama olmamıştı Gıdım yerinden kıpırdamamıştı hayvan! Son anda aklıma gelen fikirle dudaklarımı kıpırdattım. Ona karşılık vereceğimi düşünmüş olacak ki sırıtmıştı. Ama ben onu tamamen yanıltarak dudağını sertçe dişledim ve boşluğundan faydalanarak onu ittim.

Nefes nefese birkaç adım gerilerken kızların hala debelendiğini gördüm ama bırakmıyordu erkekler. Özellikle Alperen, Ayla'yı çok zor tutuyordu. Hepsi debelenirken, sanki anlaşmışlar gibi bırakmıyorlardı.

Onlardan gözümü çevirerek Barkın'a baktım ve yüzümü buruşturarak elimin tersiyle dudaklarımı sildim. Tiksinir gibi başımı dikleştirdim ve "Bana ne cüretle dokunursun sen! Sen kimsin, hangi sıfatla beni öpme cesaretini gösteriyorsun!" diye bağırdım. Sesim müziğin sesini bastıracak şekildeydi. Birkaç kişinin bakışları bize dönmüştü ama sonra umursamadan eğlenmeye devam etmişlerdi.

Barkın "Başka türlü dinlemezdin beni!" dediğinde alayla gülüp "Şimdi dinleyeceğim yani öyle mi?" dedim ve ardından gözlerimdeki o acıyla ekledim. "O gün olduğu gibi siktir git, Barkın!"

Nefes alamadığımı hissettiğimde tiksintiyle suratına tükürdüm ve hızla çıkışa doğru koşmaya başladım. Kime çarptığımı veya arkamdan edilen o iğrenç küfürleri umursamadan hızla dışarı çıktım.

Soğuk bedenimi ürpertirken kollarımı birbirine sardım. Gözyaşlarımı zar zor tutarken artık başaramamıştım. Gözlerimi sıkıca yumarak yaşların boşalmasına izin verdim. Makyajımın akmasını umursamadan sildim. Yenileri geldi. Sildim, yenileri geldi.

Soğuk artık dişlerimi birbirine çarpmama neden olacak şekilde çarpıyordu. Kollarımı birbirine sardım ve yavaş adımlarla yürümeye başlamıştım ki omzumun üstünde hissettiğim sıcaktık ve ağırlıkla sinirle ceketi omzumdan aldım ve söylenerek arkamı döndüm.

"Sana gitme- Oğuz?"

Karşımda Barkın'ı görmeyi beklerken Oğuz'u görmemle şaşkınca kaşlarımı çatmıştım. Oğuz yüzümün halini görünce elini yanağıma koydu ve gözyaşlarımı silerek "Nehir? Sen iyi misin? Biri bir şey mi yaptı?" diye telaşla konuştu. Ağzımı açıp bir şey olmadığını söyleyeceğim sırada kapıdan kopan gürültüyle ikimizin de bakışları o tarafa dönmüştü.

"Nehir!"

Barkın önde diğerleri arkasında hızla buraya ilerlerken, Barkın kolumu tutarak kendine çekmeye çalıştı ama "Bırak!" diyerek kendimi geri çektiğim için başaramamıştı.

Bu şekilde Oğuz'un arkasında dururken Barkın "Bu şerefsiz kim, Nehir!" diyerek bana bağırmayı sürdürüyordu.

"Bağırma bana! Sen bana bağırabilecek konumda değilsin! Aşağılık herifin tekisin, Barkın!"

Benimde ondan aşağı kalır yanım yoktu. O bağırdıkça bende bağırıyordum. Barkın ise Oğuz'a baktıkça daha da sinirleniyor gibiydi.

Oğuz tehlikedeymişim gibi kolumdan tuttu ve beni arkasına alarak "Kimsin bilader? Kız istemiyor, senle gelmek, uza buradan!" dedi ve başıyla yolu gösterdi. Şuan kavga etmeleri en son isteyeceğim şey bile değildi.

Oğuz'un arkasından çekilip bizimkilerin yanına gidecektim ki kolumdan tutmasıyla durmak zorunda kalmıştım. "Sen arkamda dur, Nehir. Bu itin ne yapacağı belli olmaz!"

Son cümlesi artık Barkın da bardağı taşıran son damla olmuştu. Oğuz'un yakalarından tuttuğu gibi kafa atarken hafifçe geri çekilmiştim.

Bizimkilere bakıp "Bir şey yapsanıza!" dediğimde harekete geçmişlerdi. Bizimkiler bu tarafa gelip Barkın'ı çekmeye çalışınca birkaç kişi gelip onlara dalmıştı.

SAHTE FİLMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin