Bölüm 3

128 15 17
                                    

Soğuk hava uzun kumral saçlarımı savururken göz ucuyla yanımdaki şahıssa bakıyordum. Kolumdan tutup oturtmuştu buraya beni pezevenk. Tabii götüm donuyordu ama umursayan kim! Kollarımı bir birine sarıp aramızdaki sessizliği bozmak için konuştum.

"Niye oturttun beni şimdi buraya? Gidecektim ben."

Kısık gözlerle suratıma bakıp "Nereye bu saatte?"

Bu sırık niye her şeyi sorguluyordu?

Âşık sana, âşık!

Siktir git Nazmiye!

Tabii sen dedin ya hemen kayboldum bak. Puf!

KAYBOL NAZMİYE!

İyi be gidiyorum ama-

KAYBOL

"Evet?"

Hii. Ben bunu unutmuştum ya. Neyse şimdi cevap vereyim bari. "Feyza'ya gideceğim. İzin var mı beyefendi?"

"Bu saatte?"

Allah'ım saate takmış durumda. En sonunda o saati alıp gö- Neyse. Ayrıca ona neydi ya!

"Sana ne be! Sana mı soracağım kaçta arkadaşıma gideceğimi? Kimsin ya sen! Peşime takıldın, beni de buraya zorla otur-"

Barkın'ın bir anda dibime girip ağzıma elini koymasıyla susmak zorunda kalmıştım. Biz şuan niye bu kadar yakınız lan!

"Kızım bir sus da! Ayarın yok mu senin? Bir hiç konuşmuyorsun, bir susmak bilmiyorsun! Kafamı şişirdin lan!"

Ananı avradını...

Ne var Nazmiye!

Çok yakın lan!

İçine etmesen olmaz Nazmiye, bir sus!

Tamam, canım devam edin siz.

Bir süre öylece mavi gözlerine yoğunlaşmışken oda benim ela gözlerime bakıyordu. İlk pes eden o oldu. Yutkunup geri çekildi ve ayağa kalktı. Ellerini kotunun cebine yerleştirip bana baktı. "Hadi kalk. Nereye gideceksen bırakayım seni."

Çabuk kabul et! Çabuk!

Susacak mısın artık Nazmiye?

İyi sustum.

Niye ayağa kalkmıştı ki şimdi bu it? Boynum ağrıyordu suratına bakarken birde kalktı şimdide boynum kopardı her halde. Erken yaşta fıtık olacağım bu it yüzünden!

Ayağa kalkıp çantamı sırtına taktım. "Gerek yok ben giderim," dedim ama bakışlarıyla birlikte yutkunup yürümeye başladım. Oda peşimden geliyordu. Bu böyle Feyza'nın evine gelene kadar devam etti.

Kapının önünde durup ona döndüğümde oda durup "Hangi bina?" diye sordu. Kafamı kaldırıp önümüzdeki binayı gösterdim.

Şüpheci bir şekilde gözlerini kısıp "Kimin evi bu?"

Ne sorgucu çıkmıştı ama bu!

Gözlerimi devirip "Feyza'nın Barkın! Feyza'nın! Dedim ya!"

"Niye kendi evine gitmiyorsun?"

"Sana ne Barkın! Kimsin de karışıyorsun kardeşim?"

"Kardeşim?"

"Evet kardeşim! Beğenemedin mi?"

"Bir gün bu laflarını yutarsın ama cadı."

Ağzımı açıp cevap verecekken elini çevirip ağzımı kapattı. "Sus be kızım! Hadi git artık. Dondun burada."

Gözlerimi devirip binaya doğru yürümeye başladım. Götümün dibinden ayrılmıyordu it. Binaya girip kapıyı kapatırken dışarıdan onun sesini duydum.

"Güle güle cadı! Okulda görüşürüz!"

Gülümseyip göz devirdim. Gerçekten bunla işimiz vardı...

&

"Nehir! Senin bu saatte ne işin var burada?"

Feyza kapıyı açtığında büyük bir şaşkınlıkla beni karşılarken ona gülümseyip anne babasına selam verdim ve Feyza'nın odasına girdim.

"Nehir bir soru sorduğumu hatırlıyorum bir tanem." dedi Feyza odaya girerken. Ona dönüp gülümsedim. "Aa. Arkadaşımı özlemiş olamaz mıyım? Gelmeyeyim mi?" dedim. Şaşkınca bana bakarken cevap verdi. "Gel tabii kuzum da. Bir anda habersiz gelince şaşırdım."

"Feyzoşum, senle oturup sabaha kadar dedikodu yapmak isterdim aşkım ama çok uykum var."

"Uyu bir tanem. İyi geceler. Ben yer yatağını sererim şimdi sana."

Kalkıp sarıldım Feyza'ya "Teşekkür ederim bir tanem." dedim. Kendimi iyi hissediyordum ama sarılınca daha iyi olmuştum. Feyza da sarılışıma karşılık verip konuştu.

"Sende bir haller var Nehir ama dur. Elbet öğreneceğim."

"Bir şey aşkım hadi uyuyalım." Üstelemedi. İşte bunun için buraya gelmiştim ya. Öğreneceğim derse öğrenirdi ama şuan üstelememesi her şey için daha iyiydi.

Öylece birbirimize sarılıp uyuduk. İyiydim. Yani... Sanırım.

SAHTE FİLMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin