Bölüm 33

95 8 17
                                    

"Nehir! Kızım senden sonra bir saatlik yol çekeceğim haydi!"

Birinin beni dürtüp uyandırmasıyla kafamı rahatsız edici yerden kaldırdım. Yana çevirdiğimde Koray'ın "Hadi be kızım! Bir saat yol gideceğim daha!" dedi uyku mahrumu gözlerle.

Dışarı baktığımda sitenin girişinde olduğumuzu görmüştük. Kafamı sallayıp arabadan ineceğim sırada cama biri tıklattı. Kapıyı açtığımda gelenin Melek olduğunu görmüştüm.

"Hayırdır? Ne oldu?" dediğimde "Emre fazla uykulu. Bu halde motor kullanmasın bizde kalsa olur mu?" dedi. Öyle bir bakıyordu ki kıyamamış başımı sallamıştım. Melek sevinçle zıplayarak Emre'nin yanına giderken bende Koray'a dönmüştüm.

"Sende gel madem, yer yatağı sereriz oturma odasına." dediğimde "Bunu bekliyordum!" dedi ve hızla arabadan indi. Onun bu haline gülerken bende peşinden inmiştim.

Sonuç olarak: Feyza, Melek, Pınar, Emre, Koray ve ben benim 2+1'lik evimdeydik. Oturma odasında ne yapacağız diye herkese bakarken Ayla'nın olmadığını fark ettim.

"Ayla nerede?" diye sorduğumda Melek ve Pınar aynı anda "Kocasıyla gidecekmiş!" dedi. Onlara göz devirdim.

"O zaman şöyle yapalım! Feyza sen benle yatarsın. Melek ve Pınar siz misafir odasına geçin," dedim. Kızlar sanki bunu dememi bekliyormuşçasına hızla dediğim yerlere geçerken erkekler kalmıştı.

Onlara dönüp masum bir gülümseme gönderdim ve hızla odama geçip iki yorgan ve iki yastık alarak tekrar içeri girdim. Boy sorunsalından dolayı zorlukla taşırken Koray gelip elimden almıştı. Ona teşekkür ettikten sonra koltukları açtım ve yatak haline getirdim. Nevresimi gelişi güzel örttükten sonra "Hadi iyi geceler!" diye çığırdım ve anında odaya kaçtım.

Odaya girdiğimde Feyza'nın çoktan yatakta kıvrılmış ve huzurla uyuduğunu görmüştüm. Ona gülümseyip dolaptan ayıcıklı pijamamı çıkardım ve üzerimdeki elbiseden kurtularak onları üzerime geçirdim. Banyoya geçip akmış olan makyajımı silerken aynada ki aksime öylece bakıyordum.

En sonunda yüzümdeki o gülümsemeyi tamamen sildim ve gözyaşlarımın yanaklarıma boşalmasına izin verdim. Mutluyum, unuttum onu oyunu bu kadardı.

Mutlu değildim, çok özlemiştim onu. Sert kokusunu, Cadı deyişini, atışmalarımızı, dalga geçişini...

Her şeyini özlemiştim. Ben onu çok özlemiştim.

&

"Eline sağlık, Nehriyem! Harika olmuş, kahvaltı!"

Melek ağzı dolu dolu konuşurken ona gülüp "Afiyet olsun!" demiştim. Benim aksime Pınar kafasına vurarak "Ağzını kapat geri zekâlı!" diye çıkışmıştı.

Melek omuz silkerken Emre esneyerek mutfağa girdi. Daha yeni uyanabilmişti beyefendi!

"Biraz daha uyusaydın ya, çok erken kalktın!"

Alaycı bir şekilde kurduğum cümleye ters ters bakması yetmişti susmama. Saat ikiyi çeyrek geçiyordu. Dün geceden sonra herkes öyle bir zıbarmıştı ki bu saatlerde anca kalkabilmiştik.

"Günaydın!"

Melek, sevgilisine doğru şakırken telefonuma gelen bildirim sesiyle dikkatim dağıldı. Telefonumu çıkarıp yazan kişiye baktığımda Eren olduğunu görmüştüm.

Eren: Bir saat sonra korudaki parka gelebilir misin?

Nehir: Ne konuşacaksın benimle?

Eren: Gelince söyleyeceğim işte bacım. Haydi!

Nehir: İyi tamam. Gelirim.

SAHTE FİLMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin