3.Bölüm-Oyuna Giriş.

10 2 17
                                    

Hayata sıfırdan başlamak hiçbir zaman kolay olmadı, özellikle de bu büyüdüğüm bok çukurunda. Ailem soylu insanlardı. Herkesin saygı duyduğu tiplerdendi. Ama bir şey oldu, önce annemi sonrasında babamı ve en son abimi gömdüm ben toprağa. Olanlardan haberi olmayan küçük bir çocuktum.

Soylu amcalarım, dedem, dayılarım, teyzelerim ve halalarım.. Hiçbiri beni istemedi. Ben de  kendi şansımı yarattım. Kendi oyunumun kurucusu ben oldum.

___________________________

Ülkede binden fazla çete, örgüt vardı fakat çoğu tek bir kola bağlanıyordu. Bizlerin yani çetelerin üyelerinin görevi de o koalisyona katılıp başkan olmaktı. Başkan olmak demek tüm ülkeyi yönetmek demekti. Tüm insanları, tüm halkı hatta devlet işlerini bile yönetmekti. Üstte tek bir kişi yoktu, birden fazla çete üyesi yönetiyordu, bundan dolaylı gayrimeşru olaylar çok yaşanmıştı.

Amaçlarımız birbirimizi yok edip başta olmaktı. Ne kadar korkutucu dimi? İnsanların temel özelliği budur, kendilerini üstte tutup diğerlerini hor görürler. İsterseniz aileniz, kardeşiniz veya dostunuz bu dünyada herhangi bir ilişki işe yaramazdı. Yaratanına baş kaldıran insan kendi cinsine neler yapmazdı? Tüyler ürperticiydi. Hayatın acımasızlığı buydu işte. Küçücük çocukları sakat bırakıp kendi işlerinde kullananlar geçerdi genelde başlara. Ama benim hedefim farklıydı, benim hayallerim onlardan farklıydı.

Bundan dolayı kendi ailemde bile istenmedim.

Oyun başladı, yarışmacılar acımasızdı ve benim de böyle olmam gerekti.

İstemediğim birine dönüştüm yine, suratımdaki kara maske canımı yakıyordu artık annemin biricik Ardel'i olmak istiyorum. Neredesin anne? Sana ihtiyacım var, sarılmana, özlemene, gülmene.. Küçücük burnunun gülümserken kıpkırmızı olduğu halini özledim anne. Sana sarıldığımda baskın gelen çiçek kokusunu. Abimle pazardan geldiğimizdeki o şaşkınlığını. Yüzündeki her mimiği özledim anne. Kitabını okurken yüzünün aldığı o hali, babama bakışında hissettiğin tüm o aşkı özledim.

Seni çok özledim anne.

Tüm dalgınlığımla odama girdim gardırobumdaki en sevdiğim takımımı çıkartıp giydim.

_______________________________________

Havaya melankoli vurmuştu bugün, gencin içindeki tüm üzüntü odasını kaplamış gibiydi. Mutsuzluk neydi? Çocuk dakika başı bunu düşündü, hayatındaki herkesi düşündü, özellikle ailesini. Bir menekşe verin çocuğun eline! Merhametini yansıtsın. Sümbüller yetiştirin bahçesinde! Sonsuz sevgisini göstersin. Ya da bir nergis çiçeği verin. Annesinin zor zamanlarını hatırlasın.

Siyahlara bezemişti kendisini. Aklını durduramıyordu, ne kadar çok düşünce vardı. Aynadan kendisine baktı, uzunca baktı gerçekten abisine benziyordu. Kendisine özgü bir yakışıklılığı vardı. Cildi pürüzsüz değildi mesela yaraları vardı, sağ kaşının üstünde küçükçe bir dikiş izi vardı, çenesinde görünür bir yarık vardı, bunlar onun hatıralarıydı. 

Sol bileğinde annesiyle çiçek toplarken düşerek yardığı bir yer vardı. Sağ kolunda annesinin vefatından sonra babasının gömleğini ütülerken yanlışlıkla koluna ütü yapıştırmıştı. Çocuğun yara izlerini sayacak olursam kendimce bir harita oluşturmuş olurdum. Hayat bazen adil olmuyordu.

Annesinin en sevdiği çiçekti nergis, her gördüğünde oturur dakikalarca bakardı güzelim çiçeğe. Babası hep kızardı, neyine bakıyorsun diye. Annesi de hep annemi özlediğimde bakarım derdi. Acıydı, zordu, annesi de yaşamıştı bunları peki o zaman neden kendi çocuğuna da bu acıyı çektiriyordu? Kolu dünkü gibi ağrımıyordu. Hatta bir bıçak yarası olduğunu bile unutmuştu.

"Aklımı kaybedeceğim." Ağlayarak odaya Begüm girdi, "Armağan abi annenin katilini bulduk dedi Ardel. Ama çok korkuyorum, yıllar boyu intikamı bekledim fakat.. Aklım duracak yardım et." İçeri girerken baya sendeledi, yürümeyi unutmuş gibiydi gerçekten kötüydü. 

Yüzündeki nefret ve kin duruyordu, öldürmek istiyordu saf bir duyguyla hem de. Kalbinin ve aklının içindekiler karmakarışıktı fakat şu anda Ardelle aynı duyguları paylaşıyorlardı. Birbirlerini iyi anlıyorlardı. "Katil olmak istemiyorum," Ardel de zavallı kızın yanına çöktü, ellerini pantolonuna sürttü sanki terliyor gibi hissediyordu. Gerilmişti. Kızın ellerinden tuttu. 

"Güzel kardeşim.. Biliyorum, nasıl hissettiğini biliyorum. Üzgünsün yine de nefretin seni engelliyor. Bak biz insanoğullarının sık sık yaşadığı üç temel duygu vardır. Birincisi öfke, ikincisi öfkenin sert hali nefret ve son olarak üçüncüsü, ikisine tepki olarak doğan sevgi. Eğer birisine öfke duyarsan bu öfke sadece kısa bir anlığına olur. Eğer ki birini seversen uzun vadede onu aklında tutarsın ama bir gün o da biter. Fakat.. Fakat nefret öyle değil." Begüm kafasını kaldırdı, devamını duymak istiyordu. "Nefret uzunca bir süre kalbini çürütür Begüm. Senin yaşamana ihtiyacın olan iki temel şey de beynin ile kalbindir. Çürümüş bir kalple ne kadar sağlıklı yaşarsın düşünsene."

Haklıydı.. Begüm ne yapacağını bilemedi. Felsefi konulara asla aklı ermezdi. "Kalbini dinle." Dedi gülerek Ardel. "Ona her şeyin hesabını soracağım. Ama öldürmek istemiyorum Ardel. Evet, kendime bir sözüm vardı, yine de oturup düşünce annem böyle biri olmamı istemezdi diye düşünüyorum." Ardel kafasını salladı, dostuyla biraz daha konuşup onu gönderince odası yine bir sessizliğe büründü. Ve içinden sadece şunlar geçti.

'Benim annem de böyle korkunç biri olmamı istemezdi.'

KanatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin