1.0

133 16 25
                                    

"ortada hiçbir şey yokken gecenin bu saatinde evden çıkıp gitmeni neye borçluyuz heeseung?"
(hatırlamak için: 1. bölüm)

sabahtan beri hissettiği stres tüm vücudunu gerim gerim germişti, bir de annesinin bu tavrı onu daha çok sinirlendirmesine rağmen sesini yükseltmedi.

"hava almak istemiştim."

"hava almak istemen bize sormadan evden çıkabileceğin anlamına mı geliyor peki?"

bir an önce odasına gitmek istiyordu. "özür dilerim."

"odana geç, sınavların başlayacak ve hiç ders çalışmadığının farkındasındır umarım."

"okulda o saate kadar neden kalıyorum sanıyorsun, arkadaşlarımla oyun oynamak için falan mı?" kendini tutamadı.

"heeseung, kiminle konuştuğunu bir anlığına unuttun sanırım. odana çık."

nefret ediyordu.

ama aynı beomgyu'nunki gibi denemezdi.

gerçekten acımasızlardı.

her an kurtulmak istiyordu, bu yüzden gerçekten de çalışmak zorundaydı.

annesi gram göz yaşı dökmezdi, heeseung onun için sadece bir çocuktu. kendi çocuğu bile değil bakın, çocuk.

babası ise işinden dolayı pek evde olmazdı. bazen haftalar boyunca gelmemek durumunda kalırdı. geldiğinde ise heeseung daha bi rahatlardı, çünkü annesi babası evdeyken bu kadar sert davranamıyordu.

nasıl olsa alışmıştı artık ailesinin bu hallerine. normal karşılıyordu. pek de normal olmasa bile, normal karşılıyordu.

fakat şuan sorunu bu değildi.

şuan aklı beomgyu'daydı.

gerçekten önemli bir şeyler olduğunun farkındaydı.

beomgyu hislerini belli eden bir çocuk değildi, kendi hakkında insanlarla pek konuşmazdı.

bunu biliyordu çünkü başından beri beomgyu'nun durumunun farkındaydı.

geçen sene gördüğü bir olaydan sonra beomgyu'yu içinden gelen bir yardım etme hissiyle izlemeye başlamıştı.

yanında arkadaşı jay olduğu için içi rahattı ama bu sene beomgyu'nun hareketlerine baktıkça stres olmuştu.

bu çocuk hiç kolay şeyler yaşamıyordu ve şimdi yapayalnız kalmıştı.

yardım etmek istiyordu, fakat ne kadar yardım etmek isteseniz de karşınızdaki kişi, kendi kapalı kutusunu açmanıza izin vermedikçe yapabileceğiniz pek bir şey olmuyordu.

telefonunu aldı eline. saat 23.30'du.

beomgyu ile olan mesajlaşmalarına girdi ve son yazdığı, çocuğun ise görüldü attığı mesajlarına baktı.

bir şeyler yapmalıydı ama ne? bu durumda olan bir insana nasıl yardım edilebilirdi?

bir an önce bir şeyler yapmalıydı çünkü ciddileşirse ne olur bilmiyordu.

stresten bacağını sallarken telefonunda gezinmeye başladı. beomgyu'yu en iyi bilecek olan kişi... sadece jay'di.

ama olan olaylardan ötürü jay beomgyu'nun yüzüne bile bakmıyordu. ona yardım etmezdi ki.

çok çaresiz hissetti.

"of beomgyu, of!"

derin bir nefes aldı.

telefonunun rehberinde gezinmeye başladı. bazen çaresizlikler insana normalde yapmayacağı şeyler yaptırabilirdi.

yeonjun'un adının olduğu yere basıp mesajlaşmaya girdi.

tinnitus (wanna be a rock) :: txthypenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin