"ne.. YAPMIŞ MI GERÇEKTEN?!" diye bağırıp hızlıca beomgyu'nun sınıfına koşmaya başladı, sınıfın önüne gelince durdu ve hiç düşünmeden direkt sınıfa girdi.
"nerde o liste, nerde o liste.."
"pardon, sınıfımıza birden girip sınıf defterini kurcalamanızın amacını sorabilir miyim?"
heeseung ilk başta çocuğu duymazdan gelse de kısa süreliğine çocuğun yüzüne bakarak huening kai olduğunu anlamıştı. kai kamal huening. beomgyu biraz da olsa bahsetmişti. "beomgyu. choi beomgyu." dedi, ve direkt listeyi aramaya devam etti. ama çocuk beomgyu ismini duyduğu an çoktan yüzünü buruşturmuştu bile. "o ibne ile alakan ne, bu kadar çabaya değmez bile."
heeseung kafasını yana doğru çevirerek 'bıktım' dercesine derin bir soluk aldı. "eğer listeyi bana verirsen anlatırım. başından beri arkanda saklıyordun, biliyorum. ver şu listeyi."
"iyi, al. ne yapacaksan o iğrenç insanla. iyi çocuk sanardım, arkadan bıçaklayanın tekiymiş oysaki. bence boşuna çabalıyorsun. dediğim gibi, değmez bile."
"ne yapacağım sana kalmadı, kusura bakma." diyip çocuğun elinden listeyi çektiği gibi gözleri choi beomgyu yazısını aramaya başladı. ama yoktu. yeonjun'un dediği gibi, gerçekten de yoktu.
listeyi masaya bırakıp yeonjun, taehyun ve sunghoon'un beklediği yere doğru bi hışımla koşmaya başladı. ama telefonunu beomgyu'nun sınıfındaki masanın üstünde unutmuştu.
"HEY! TELEFONUNU UNUTTU- aah, koşmak istemiyorum yaa. neyse, yapacak bir şey yok. kaçmadan yetişeyim bari." diyip diğer çocuk da koşmaya başlamıştı.
"gerçekten silinmiş..."
"ya heeseung yalan mı söyleyeceğim de koşa koşa gidiyorsun bakıyorsun ya şaka mısın."
"arkadaşlar biliyor musunuz ben olaydan çok habersizim şuan, beomgyu okulda konuşulanlara göre aptalın teki değil mi de biz burda beomgyu diye çırpınıyoruz benim anlamadığım."
"değil sunghoon, değil." heeseung ceplerini karıştırmaya başladı, ardından sinirli bir iç çekti.
"ulan nerde bıraktım bunu şimdi ben..."
arkasında birinin durduğunu hissetti. hızlıca o tarafa baktığında az önce konuştuğu çocuğun nefes nefese kalmış bir halde elinde telefonunu tuttuğunu gördü.
telefonu çocuktan aldığı gibi öğrencilerle dolu olan koridorda yürümeye başladı. arkasından gelen kızgın bağırışı takmadan yürüyordu.
koridorun sonundan sağa döndü ve boş olan müzik odasından içeriye girdi. kapıyı ardından kapattıktan sonra hızlıca son aramalarına girerek beomgyu'yu aradı. açmayacağını biliyordu ama yine de deniyordu işte.
telefonu kulağına dayamış bir şekilde beklerken yeonjun'u ve hemen arkasından gelen taehyun ile sunghoon'u gördü. odaya en son giren taehyun dışarıya göz attıktan sonra kapıyı kapatmıştı.
"yok benim gitmem lazım." boş boş volta atıyordu odada. "hazır dikkatler riki ve soobin'in üzerindeyken... bence kaçabilirim."
"oha bence de kaçalım." yeonjun dünden istekliymişçesine heeseung'a katılmıştı.
"saçmalamayın, heeseung dersleri atlayamazsın."
"atlarım sunghoon. konu basit bir konu değil,anlıyor musunuz?"
"not istersen vermiyorum haberin olsun."
heeseung dalga geçercesine yüzünü buruşturdu. "senden başka adam mı kalmadı sanki."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tinnitus (wanna be a rock) :: txthypen
Fanfiction"peki, neden bütün okul beomgyu'dan nefret ederken biz beomgyu'yu bulmaya çalışıyoruz?" [ texting + prose. ] © kongzies, wonzluv_