0.9

122 17 25
                                    

!! zorbalık.
^^ işareti koyduğum yerleri rahatsız olacaksanız atlayabilirsiniz!

2 hafta önce

beomgyu müziğin bangır bangır duyulduğu evde cam kenarına geçmiş, dışarıdaki evdekinin aksine sessiz olan geceyi izliyordu.

"hey, beomgyu. neden gelmiyorsun?"

başını büyük beyaz çıtalı camdan ona seslenen riki'ye çevirdi.

"biraz yorgunum, sonra gelirim."

riki kaşlarını dalga geçer gibi çattıktan sonra yanındaki soobin ve diğer arkadaşlarıyla beomgyu'nun olduğu masadan ayrılıp salonun ortasına ilerlediler.

burası riki'nin eviydi. evinde bir parti düzenlemişti ve tüm sınıf buradaydı. evleri gerçekten büyüktü ve lüks kokuyordu.

herkes yüksek sesle konuşuyor, dans ediyor ve eğleniyordu. beomgyu dışında. o sadece dışarısını izliyordu.

riki ile bu sene yakınlaşmıştı. 2.yıllarında yani. geçen seneye kadar hiç ilgisi yoktu. olacağını da hiç düşünmemişti. çünkü riki ve çevresi zengin şımarık çocuklardan oluşuyordu. hayatın gerçeklerinden haberleri olmayan her istediğini elde eden çocuklar. paraya para demeyen çocuklar.

yaptığı bir hataydı aslında. 17 yıllık hayatında ilk defa bu yıl başlarında babasının işinden gelir gelmeye ve rahat bir şekilde yaşamaya başlamışlardı. o an kendini çok özgür hissetmişti. ilk defa durumu isteklerini karşılayacak kadar iyiydi.

bunun rehavetine kapılmış olmalıydı. burslu bir öğrenciydi halbuki. ama bu para yüzünden kendini zengin hissetmişti işte. sanki artık baskı altında kalmadan yaşayabilirmiş gibi.

burada bulunan çocuklar gibi yaşamak istemişti bir kere de.

hiçbir şeyi umursamadan ve bilmeden, sadece parayla her şeyi halledebileceklerini sanan çocuklar gibi.

pişmandı şimdi. bu çocuklar ona göre değildi. mallarıyla hava atan ve insanları ezen çocuklar.

bir ara o kadar körleşmişti ki bunu bile göremez olmuştu, yeni yeni uyanmıştı ve her uyanışında olduğu durum ve olmasına göz yumduğu şeyler kendinden nefret etmesine sebep oluyordu.

camdan bakmaya devam etti. bu mide bulandırıcı ortam gittikçe darlıyordu onu.

burada da baskı altındaydı. ama sanki her şey altınla kaplı olduğu için bu o kadar da dikkat çekmiyordu.

baskının âlâsını yaşıyordu.

derin bir iç çekti. kalabalık, müziğin değişmesiyle daha da coşmuştu. yüksek sesle söylenen sözler ve zıplayıp dans eden bedenler. renk değiştiren ışıklar, destekleyen bağırışlar.

bu ortama ait değildi. başından beri kandırmıştı kendini.

buradan çıkmak istedi. ama salona ilk girdiğinde riki'nin kulağına erken ayrılmayı düşünme bile diye fısıldaması bu isteğini engelliyordu. çünkü gerilmişti.

sesler artarken kafasını masaya koydu. bir süre sonra omzunda birkaç el hissedince ne olduğunu anlayamadan dikleştiğini ve sürüklendiğini anladı.

etrafına bakarken birden kendini dans pistinin ortasında buldu. kalp atışları hızlanmaya başladı. kendini sakinleştirmeye çalışırken karşısında ellerini cebine koymuş sırıtan riki'yi gördü.

"evet, gençler. bugünkü konuğumuz choi beomgyu!"

kalabalıktan isteksiz alkışlar yükseldi. aynı zamanda fısıldaşmalar da duyulmaya başlandı.

tinnitus (wanna be a rock) :: txthypenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin