karanlık sonbahar gecesi gittikçe soğuyordu.
kuruyan yaşlar yüzüne vuran rüzgarı daha soğuk hissetmesine sebep oluyordu.
kapüşonunu başına çekmişti. boş bakan gözlerini ise yıldızların parladığını gökyüzüne çevirdi.
ne için çabalıyordu?
ne için çekiyordu bu acıları?
her şeyini kaybediyormuş gibi hissetti, bu dünyada sahip olduğu hiçbir şey yoktu.
yutkundu.
sahip olduğu şeylerin de bir gün gitmeyeceği ne malumdu?
kollarını köprünün trabzanlarına koydu, kısılmış gözleriyle hafif dalgalı okyanusa ve okyanusun üzerine düşen yakamoza baktı.
başını kollarının arasına koydu. rüzgar kapüşonunu indirip saçlarını savururken tekrar düzeltme gereği duymadı.
𓆝 𓆟 𓆞 𓆝 𓆟
jay bir süre elindeki telefona baktı.
yalan yoktu, beomgyu'ya ne olduğunu merak ediyordu. babasının ağzından laf almaya çalışsa da başaramamıştı.
elini alnına götürdü.
"ya jay senin kafana ya,hâlâ düşünüyorsun ya!"
enayi gibi göründüğünü düşündü. heeseung'ın isteğini reddetmesine rağmen yine de içten içe o kadar kararlı ve keskin değildi.
çok sinirliydi, herkese ve her şeye. en çok da kendine.
bu şekilde kendiyle cebelleşirken aklına önceden okuduğu bir kitap geldi. o zaman çok fark etmemişti,onu çok etkilememişti.
kendini kitaplığının önünde bulduğunda en üst raftaki mavi kaplı kitaba doğru uzandı ve ellerinin arasına aldı. kitap yatay bir biçimde durduğu için tozlanmıştı,tozları üfledi ve kalanları da eliyle silip uzun süredir açmadığı sayfalarını açtı.
beyaz sayfaları hızlı hızlı geçerken sayfalardan biri elini kesince refleks olarak elini hızla çekti ve kitap yere düştü. kesilmiş parmağını acı içinde sallarken yerdeki kitabı aldı ve boş beyaz kağıdın altında aradığı sayfanın olduğunu gördü.
sayfayı tek eliyle çevirdiğinde asıl okumak istediği yere gelmişti. uzun süredir ne göz ne de bir elin değdiği satırları tekrardan okumaya başladı.
"geçmişinizde sizin için değerli olan birinin tekte silinemediği zamanlar oluyor, değil mi?" diye başlıyordu satırlar.
onu artık görmek istemediğinizi söylersiniz. her gece ondan nefret ettiğinizi sayıklarsınız, onu gördüğünüzde yüzüne bağırmak veya tam tersi görmezden gelmek istersiniz.
ama o kişiyi bunlara rağmen tekte silemezsiniz. geceleri yine ağlamanızın sebebi olan kişi odur. çünkü onu hâlâ seversiniz, arkadaşlığınızı görmezden gelemezsiniz.
hem size acı çektiren hem de hayatınız boyunca güzel anılar yaşatan kişi odur.
hem kanatan hem de yaranın üzerine bant yapıştıran kişi aynı kişidir.
'neden tek acı çeken tek benim,nasıl onlar bu kadar mutlu? geçmişte kalan tek benim. ne kadar da enayiyim.'
enayilik değildir aslında. gerçekten gerçek duygular beslediğinizi gösterir. canınız yansa da zamanla içinizdeki acıya ve onun yokluğuna alışmaya başlarsınız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tinnitus (wanna be a rock) :: txthypen
Fanfiction"peki, neden bütün okul beomgyu'dan nefret ederken biz beomgyu'yu bulmaya çalışıyoruz?" [ texting + prose. ] © kongzies, wonzluv_