güneş gittikçe batarken yine o evin önündeydi.
jay soğuk mart havasına rağmen tekrardan beomgyu'nun evinin önündeydi. montuna sıkıca sarılmış bir şekilde bekliyordu.
onun orada olmadığını bildiği hâlde hem de. arada sanki kapı açılacakmış gibi zile basıyordu. son birkaç saattir buradaydı. babası ve annesine nefes almak için çıkacağını söylemişti, beomgyu'nun evinin önünde ve bu soğukta beklediğini duysalar iyi azar işitirdi.
artık izin aldığı vaktin sonuna gelirken umutsuz bir şekilde arkasını dönüp içi boş olan evin bahçesinden çıktı. yürürken yediği darbelerden ötürü karnına saplanan ani acıyla duraksayıp arkasında kalan çitlere yaslandı.
acıdan gözleri kısılırken kaldırımdan gelen hızlı adım seslerini duydu.
"jay?"
çitlere tutunarak doğrulmaya çalıştı. "üzgünüm bayan choi."
kadın karşısında acı çeken çocuğa hüzünle baktıktan sonra kolundan tutup kalkmasına yardım etti. ardından jay'i evin içine yönlendirip kapıyı açtıktan sonra çocuğu salondaki koltuklardan birine oturttu.
"daha iyi misin? "
olumlu anlamda başını salladı. "iyiyim. teşekkür ederim."
kadın bir süre daha çocuğa baktıktan sonra hızlıca mutfağa girip elinde üstünde dumanı tüten bir içecekle geri döndü.
"üşümüşsün, iç de hasta olma." çayı çocuğa uzattı.
jay sıcak çayı ellerinin arasında tutup ısınmayı bekledi.
kadın da karşısındaki koltuğa oturmuştu.
"beomgyu için geldin, değil mi?"
"...evet." duraksadı. "eve hiç geldi mi bugün? "
"sabah çok erken çıktı. bugün yeni okulunda. "
heeseung'ın kendisine attığı mesajdan ötürü biliyordu.
"ne aramalarımıza ne de mesajlarımıza cevap vermediği için merak ettim."
kadın ellerini avuşturdu. bir günde çökmüş gibi duruyordu.
"iyi bir anne olamadım." dedi aniden. "elimizdeki baba figürünü biliyorsun, oğlum o adama muhtaç kalmasın diye tüm işleri kendim yapmaya çalıştım, fakat en sonunda böyle oldu işte. onun hislerini unuttum. geleceği iyi olsun diye onu zorlarken şimdiki yaşlarını mahvettim.."
elleriyle yüzünü kapattı. "benim gibi bir anneyi hak etmedi..."
jay ne diyeceğini bilemeyeceği bir durumdaydı. ne dese boş hissediyordu, daha doğrusu aklına hiçbir şey gelmiyordu.
kadın ellerini yüzünden çekti. "senden de özür dilerim, jay. ona zamanında gereken ilgiyi verbilseydim böyle bir şey asla yaşanmazdı, oğlum sırf birilerinden kabul görebilmek için o zorbalarla takılacak hâle gelmezdi. onu hâlâ merak etmen... beni derinden yaralıyor. şuan yaptığım tüm hatalar yüzüme çarpıyor. lütfen affet, bu diyecek yüzüm yok ama nolur.. ona bir şey olmasından o kadar korkuyorum ki bu korkum beni bir saniye bile uyutmuyor..."
"y-yok sorun değil." jay gergindi."sürekli kafamda kuruyorum. işimi bile batırdım, hiç yemediğim azarları yedim."
masanın üstündeki çantadan bildirim gelince bayan park çantasını açıp içinden telefonunu aldı. bildirimi açtığına dair bir ses duyuldu,ardından kadının bakışlarının büyümesi ile ayağa dikilmesi uzun sürmedi.
"ne oluyor?.."
kadın yere çöktü.
jay bardağını bırakıp kadının yanına geldi ve elinde tuttuğu telefonu aldı. beomgyu'nun yeni okulundan gelen bir mesajdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tinnitus (wanna be a rock) :: txthypen
Fanfiction"peki, neden bütün okul beomgyu'dan nefret ederken biz beomgyu'yu bulmaya çalışıyoruz?" [ texting + prose. ] © kongzies, wonzluv_