Keyifli okumalar ( Bölümde Söz dizisinden bir sahne var)
Gelen paketteki doğum belgelerini gördüğümden beri, aklımdan tek bir kelime geçiyordu. Gülân... ikizimin hâlâ hayatta olduğunu gösteren belgeler, beni tek bir adrese çıkartıyordu. O kızın bana olan benzerliği hiç normal değildi. Hep sorguluyordum zaten, bir insan kuzeniyle nasıl bu kadar benzer diye. Ancak son öğrendiğim yeni bilgilerle, olabilir mi? Sorusu beynimde dönüyordu. Doğum raporlarını inceledikten sonra, hemen kutusuna geri koyarak albayın ve Kuzey'in görmesini engelledim. Bu işi kendim çözecektim...
***
Helikopterin pervaneleri, etrafımızı saran sessizliği ince bir uğultuyla deliyordu. Herkes suskun, ama yüzlerden akan gerilim her şeyi anlatıyordu. Ellerimdeki dosyaları bir kez daha gözden geçirirken, kargodan çıkan belgelerde Gri'ye ait iki kampın varlığından bahsedildiğini hatırladım. Bu bilgiyle eş zamanlı operasyon düzenleme kararı alınmıştı. Albay, bu kez tek bir timle yetinmek istememiş; Tuba’nın ve benim ekibimi de göreve dahil etmişti.
Kuzey, karargahta kalacak ve koordinasyon merkezinin başında tüm süreci yönetecekti. Bu görev, dikkatimi ikiz meselesinden çekip tamamen önümde duran gerçekliğe odaklanmamı gerektiriyordu. Kendi içimde bu karmaşayı kısa süreliğine bir kenara bıraktım. Şimdi düşüneceğim tek şey, görevimizin başarıyla tamamlanmasıydı.
Kampların ikisi de devasa büyüklükteydi. Operasyonun karmaşıklığı, her türlü ihtimale karşı hazırlıklı olmamızı gerektiriyordu. Savaş uçakları, olası bir tehlikeye müdahale edebilmek için bölgeye yakın uçuşlar yapacak, biz ise onların desteğiyle koordineli çalışacaktık. Ancak körlemesine hareket etmek gibi bir lüksümüz yoktu; önce İHA'lar bölgeye gidip fotoğraflar çekecek, en güncel istihbaratı sağlayacaktı. Gri’yi bir kez daha elimizden kaçırmak gibi bir hatayı göze alamazdık.
Kampın yaklaşık beş kilometre uzağındaki bir bölgeye iniş izni talep ettim. Hedefimize yaklaştıkça içimdeki gerilim yerini soğukkanlı bir odaklanmaya bırakıyordu. Diğer helikopterde, Tuba ve timi vardı; onlar ikinci kampa yöneliyorlardı. Plan netti: İki kampa aynı anda baskın yapacak ve Gri’ye kaçacak bir saniye bile bırakmayacaktık.
"Aslanlarım herkes hazır mı?" Diye sordum.
"Hazırız komutanım" diye cevapladı timim gür bir sesle.
"O zaman göreyim sizi, her zamanki gibi tüm algılarınızı açmış olun. Emrimin dışına çıkmayın ve dikkatinizi dağıtacak her şeyi unutun. Biz Türk askeriyiz. Kolumuzu kesseler, dişimizle yakalarız. Şehit olmak yok! O şerefsiz dölünü alıp evimize döneceğiz. Anlaşıldı mı?"
"Anlaşıldı komutanım!" Diye hep birlikte bağırdılar. Ece, Anıl, Selman ve ben. 4 kişi kalmıştık timimde. Şerefsiz Görkem, keskin nişancı olduğu için onun yokluğunda geçici olarak bu göreve albay, Aslı'yı da dahil etmişti. Bugün o da bizimleydi. Mehmet abinin yokluğunda da timimin komutan yardımcısı Selman olmuştu. Ancak Aslı'nın geçici transferi ile şu anki görevde tim komutan yardımcısı Aslı olacaktı kıdemi dolayısıyla.
Helikoptere iniş izni verince yavaşça aşağıya süzülmeye başladık. Aşağısı engebeli bir araziydi.
"Komutanım iniş yapamıyorum, halat ile atlamanız gerekiyor" diye kulaklıktan pilotun sesini duydum. Onu onaylayıp halatı elime aldım ve besmele çekerek kendimi aşağıya bıraktım. Ardından tüm timde aşağıya inince helikopter uzaklaşmaya başladı. Selman hemen elindeki cihazdan konum tespitini yapıp bana koordinat bilgisini verdi.
"Komutanım, kamp 4 buçuk kilometre sonra kuzeybatı yönünde."
"Tamam Atik, çok sessiz bir şekilde ilerliyoruz. Kuşlar bile bizi fark etmeyecek, Anlaşıldı mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOPRAK (Düzenlenecek)
ActionÜsteğmen GÖKÇEN TOPRAK, Çok zor şartlara karşı vermiş olduğu mücadelede hayatı yenmiş bir kadın... Bu buruk kadının aile sıcaklığını bulma yolunda karşısına çıkan; ihanet, yalanlar, bedeller ve sırlar ile mutluluk, eğlence ve aşk'ı bulma hikayesine...