"Tuğkan kapıyı açar mısın?" Luna, Tuğkan'ın kapısına dayandı. Görüldü olan mesajlara ve açılmayan telefonlara rağmen kapıda durdu.
(Tuğkan - Luna)
Luna :
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
•
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Luna_hndn: Kapına da yatarım, camına taş atarım, alırım, kaçarım... @ Tuğkanslaay
》Tuğkanslaay: Sen delisin.
Kapının aralanmasıyla Luna kafasını kapıya çevirdi ve Tuğkan karşısında bitkin bir biçimde duruyordu.
"Tuğkan."
"Midem bulan-" daha cümlesini bitiremeden öğürerek Luna'nın üzerine kusan Tuğkan hafif baygınlıkla içeri gitti.
"Sanırım ben de kusacağım, bu ne?" Luna üzerindeki görüntüye bakıp kustu ve gözleri kızarana kadar öğürmeye devam etti.
"İyi misin?" Tuğkan kendini toparlamaya çalışıp Luna'ya baktı ama Luna'nın pek umurunda değildi.
"Gel içeri, üzerini değiştirelim." Luna içeri girdikten sonra Tuğkan ona kıyafet verdi ve Luna bunları giyinip çıktığında Tuğkan battaniyenin altında yatıyordu.
"Hastasın sanırım, biraz."
"Yok, stresten oluyor arada böyle."
"Bir hastaneye gitmek lazım, kafana darbe almışsın. Bu belirtiler iyi değil."
"Yok, yok. İyiyim ben. Geldiğin için bile sana minnettarım. Üzerine kustuğum halde benden iğrenmiyorsun."
"Yapacak bir şey yok, eğer senden iğrensem kustuğun geri alınacak mı? Hayır. Hem ben de kustum yanlışlıkla."
"Komik bir tanışma olmuştu zaten, devamı da tuhaf oldu."
"Kısmen, evde malzeme varsa sana bir rahatlatıcı çay yapayım mı?"
"Vardır galiba. Böyle çayları yapmayı nereden biliyorsun?"
"Çin'de bir atölyeye katılmıştım. Orada çay tarifleri öğrendim."