Yatağımda titreyerek uyandım. Uzun süredir zihin alıştırması yapıyorduk ve bu benim her zaman tetikte olmama sebep oluyordu. Büyük ihtimal yine kabus görmüştüm fakat ne gördüğümü hatırlamıyordum. Bu aralar gördüğüm hiçbir rüyayı hatırlayamıyordum. Gördüğün fakat hatırlamadığın bir şeyin farkına varamamaktansa, korkudan soğuk ter döksem de hatırlamayı yeğlerdim. Ensemi bunaltan saçlarımı tek bir hareketle topladım. Yatakta oturdum, dizlerime dirseklerimi koydum ve yüzümü ellerimin içine bıraktım. Kimse akademideki hainlerden olduğumu anlamıyordu. Plan kusursuz işliyordu. En azından şuanlık.
Düşüncelerimden beni kapının tıklaması uyardı. Ayağa kalkıp kapıya doğru yürüdüm. Biraz uyku sersemi gibiydim. Kapının kolunu kavrayıp kendime doğru çektim. Karşımda Sarp vardı.
"Selam." dedi her zamanki soğuk sesiyle.
"Selam."
"Alıştırma yapmaya ayırttım bugünü. Üstüne bir şeyler geçir, Feza'nın yanına gideceğiz."
"Tamam. Bekle bir saniye."
Başıyla onayladı. Kapıyı kapattım. Dolaptan bol siyah bir pantolon, bol beyaz bir tişört, kemer ve beni soğuktan koruyacak siyah bir hırka çıkardım. Saçlarımı üstünkörü taradım ve kıyafetlerimi giyip spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Kapıyı açtığımda kapının yanındaki duvara yaslanmış gözleri kapalı bir şekilde sigara içen Sarp'ı gördüm. Son dumanını üfledi.
"Gidelim mi?" dedi Sarp yüzüme bakmadan. Suratı tamamen karşısındaki cama dönüktü.
"Gidelim." diye sessizce cevap verdim. Sarp, elindeki sigarayı fütursuzca yere attı. Söndürmeden. Ayağımla sigaranın üstüne basıp koridordaki çöpe attım. Sarp gözünün kenarıyla yürürken bana baktı, ancak umursamadı. Bu olay bana tanıdık gelmişti. Doğru ya, hayatım normalken Alp'in attığı sigaraya da aynısını yapmıştım. Sahi, Alp, Aleda ve Karan nasıl acaba? diye düşündüm. Ne kadar süre olmuştur? Benim hakkında endişelenmeyi bırakmışlar mıdır?
"Lavin." Sarp'ın donuk ve karamsar sesi dikkatimi çekmeyi başarmıştı. Gözlerimi çöp kutusundan Sarp'a doğru sürükledim.
Kaşlarımı kaldırıp onu duyduğumu anlamasını sağladım."Biraz işim var. Dışarıda araba var. Ben arkadan geleceğim."
"Peki." dedim. Sorgulamadım. Nereye gidiyoruz diye sormadım. Vazgeçmiştim her şeyden.
Akademi epey sessizdi. Akademinin cam kapısını elimle ittirdim ve beni bekleyen siyah bir araba beni karşıladı.
Sessizce arabaya yürüyüp oturdum. Herhangi bir şöfor bekliyordum, Feza'nın kendisinin beni gelip almasını değil.
"Nasılsın? Adapte olabildin mi?"
Sesiyle irkildim. Dikiz aynasında kısık gözlerini görüyordum. Her zamanki jöleli saçları, alnına düşen iki tutam saç ve karizmatikliği.
"Hayır. Ateşe vermek istiyorum buraları."
Gülümsedi.
"Maalesef kısa bir süreliğine alışmalısın, Lavin. Yakabilseydim seni çağırmazdım.""Ama işte buradayım." dedim.
"Zihin alıştırması yapacağımızı biliyorsun değil mi?"
"Senin zihnine mi girmeliyim?"
"İmkansız. Sarp gelsin, onunla deneyeceksin."
"Niye imkansız?"
"Benim zihnime yeni başlayan biri olarak girme imkanın yok."
Göz devirdim.
"Bu sözlerini yutturacağım sana."Feza'nın gülümsemesi sadece dudağının bir kenarının kıvrılmasından ibaret oldu. Ben de sessizleştim ve sırtımı arabanın koltuğuna yasladım, yavaşça kafamı cama döndürdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutku Kadehi; İNTİKAM
Science FictionKitap Başlayış Tarihi: 28.01.2023 "Bu sen değilsin Lavin. Kendine gel." "Son kez." diye fısıldadım rüzgara doğru, boynumda kolye olmuş çaresizliğimi yüzümü yalayıp geçen esintisiyle almasını dileyerek. "Son kez beni bırakma Aren." dedim titreyen s...