Bulutlar, güneşi gizlemeye başlamış taze yağmur kokusu bütün bir şehri sarıp sarmalamıştı. Birazdan gök gürültüleri eşliğinde her bir damla, bu kirli şehri günahlarından arındırmak için canla başla çalışacaktı.
Kieran, değişen bu hava şartlarının amacına ulaşmasına engel olacağından korkmuştu ki bir kaç adım daha atıp kıza iyice yaklaştı.
Rüzgar; tonlarca ağırlıktaki ,suyla dolu yeni bulutları şehre getirmek için sertçe esiyor; bu dar ve karanlık sokağın ortasında öylece birbirlerine bakan iki genci iliklerine kadar dondurmaya yetiyordu.
Üşümenin etkisiyle kız hafifçe burnunu çekti.
"Lütfen ne söylemek istiyorsanız söyleyin, daha fazla beklersek yağmura yakalanacağız."
Kieran sonunda sessizliğini bozarak içinden geçirip durduğu şeyleri kızın yüzüne söylemeye karar verdi.
"Beni dün gece köprüden kurtardığınızda sizi çok yakından tanıdığımı düşündüm. Fakat hiçbir şekilde hatırlayamıyordum sizinle aramdaki ilişkiyi. Sonra size bunu sormak için peşinizden geliyordum ki bir anda kriz geçirdim ve bilincimi kaybettim."
Duraksadı. Kızın yüzünde herhangi bir duygu değişikliği olup olmadığını anlamaya çalışıyordu, şu an onun ne düşündüğünü bilebilmeyi o kadar çok istiyordu ki!
Bu esnada kız ise bir eliyle üşüyen burnunu tutuyor bir elini de cebine koyup ısıtmaya çalışıyordu.
"Ee, sonra noldu?"
Kieran irkilip tekrar konuşmasına devam etti.
"Sonra doktor besin eksikliğinden bayıldığımı söyledi, ama işin ilginç kısmı uyandığımda sadece seni hatırlıyordum. Dün gece yaşadıklarım dışında kim olduğum, nerede yaşadığımı bilmiyordum. Sanki biri bütün hayatımı beynimden kazımış da sadece seni bırakmış gibiydi. Seni durakta gördükten sonra peşinden gelmek istedim çünkü beni tanıdığını biliyorum. Seninle daha önceden bir şekilde bir iletişimimiz oldu, aksi halde bana bu kadar tanıdık gelemezsin. Üstelik hiçbir şeyi hatırlamıyorken sadece seni unutmamış olmam seninle kesinlikle tanışık olduğumuzu gösteriyor."
Kız, delikanlının sözlerinden sonra afallamıştı. Oysa onu tanımadığına o kadar emindi ki. Onu sadece dün gece görmüştü ve beş dakika önceye kadar bunu bile unutmuştu. Hafızasını tekrar tekrar yokladı ama karşısındaki bu kişiye dair hiçbir anı barındırmıyordu.
"Bayım, sizi kesinlikle hatırlamıyorum. Sizinle tanışıyor olmamız imkansız çünkü ben bu şehre geleli daha bir hafta oldu, beni biriyle karıştırıyor olmalısınız. İzninizle daha fazla kalamam."
Kieran ani bir refleksle kızın yerdeki poşetlere uzanan kolunu kavrayıverdi.
"Lütfen bitirmeme izin verin, biraz daha düşünemez misiniz? Kim olduğumu öğrenmem için size ihtiyacım var. Söyler misiniz ben kimim?"
Kız şaşkın ve bir o kadar kızgın bir bakış fırlatıp gencin kolunu sertçe çekti. Doğrulurken elini cebine koyup biber gazını sıkıca tuttu, en ufak bir hata da asla acımak yok Zemira! Tek bir hata daha yaparsa biber gazını suratına boşalt diye geçirdi içinden.
"Bakın eğer daha fazla bana zorluk çıkarmaya çalışırsanız polisi aramak zorunda kalacağım, sizi tanımıyorum. Ve lütfen en yakın zamanda bir doktora görünün, hafıza kaybınız ilerlemeden ancak bu şekilde çözebilirsiniz. Ben size yardımcı olamam maalesef."
Kirean tekrar söze girecekti ki kız poşetleri alıp yoluna devam etmeye başladı. O uzaklaşırken yağmur damlaları yere bir bir düşüyor gencin bu sarsılmış haline bir de onlar darbe vuruyordu. Dakikalarca arkasından bakmış belki ansızın bir şeyler hatırlayıp ona geri gelmesini beklemişti. Ama nafile, kız yağmurun başlamasıyla adımlarını iyice hızlandırmış ve karanlıkta kaybolup gitmişti. İçine bir hüzün çöküverdi ve bu sefer zihnine saplanan fısıltılar ruhunu daha da kolay ele geçirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖPRÜ
Mystery / Thriller~Ölümle yaşamak arasında bir bağ kurulacak. Yıkılması an mesele olan bir köprü bu... Parçalanmış bir benlik, yok olmaya mahkum hayatlar...Ve geçmişini unutan bir adam... Yaşamak için en fazla ne yapabilirsin?~ Bugün daha bir keyifli gibiyd...