Yağmur şiddetini iyice arttırmıştı. Yer yüzüne birer hançer gibi saplanan her bir damla Kieran'ın görüş alanını kısıtlamış, bir iki adım ötesi haricinde bütün bir yolu belirsiz kılmıştı.
Ana yola iyice yaklaşan delikanlı yol kenarında bir köpek görünce zihnindeki bütün karmaşalar bir anlığına yok oluvermişti. Oldukça hastalıklı bir hali vardı bu köpeğin. Üstelik birkaç adım ilerisinde girip saklanabileceği küçük bir baraka vardı. Buna rağmen bu şiddetli yağmurun altında hastalığına hastalık katmak için mi bekliyordu? Ya da belki o da hayata olan bütün ümidini kesmiş ve her şeyi salmıştı.
Delikanlı köpeğe doğru eğildi, onu kendisine yakın bulmuştu. Kafasını hafifçe okşadı, tüyleri buz gibiydi üstelik de titriyordu.
"Senin de mi kafan karma karışık bir halde? Yoksa düşüncelerin beynini dondurup hareket etmene engel mi oluyor?"
Köpek onunla konuşan bu yabancıdan hiç ürkmemişti. Zaten kaçmaya mecali de yoktu. Delikanlının onu okşayıp biraz da olsa ısıtmasına izin verdi.
Kieran, en son ne zaman bir hayvanı böyle sevdiğini hatırlamaya çalıştı. Belki önceden bir kedisi vardı ya da bir kuşu. Hafifçe kıkırdadı.
"Kim bilir?"
Delikanlı köpeği yavaşça yerinden kaldırıp kucağına aldı ve ilerideki barakaya koydu. Köpek onu ısıtan bu kişiye minnet dolu gözlerle bakmaya başlamış, titremesi az da olsa geçmişti. Derken bir anda barakadan fırlayıp yola tekrar atladı. Kieran şaşkın bir şekilde onu izlemekteydi. 'Neden ısınmak varken yağmurda ıslanmak istiyor bu köpek?' diye kendi kendine sordu.
Köpek arkasını dönüp delikanlıya baktı ve yoluna devam etmeye başladı. Kieran köpeğin nereye gittiğini çok merak etmeye başlamıştı, hala aklı almıyordu yaptıklarını.
O da köpeğin arkasından geldiği yöne doğru yürümeye başladı. Köpek ağır bir tempoda yürümesine rağmen asla durmuyordu. Kieran'ın merakı gittikçe artıyor, ondan gözlerini ayırmadan yürüyordu.
"Hasta haliyle ısınmak yerine yağmurun altında nereye gidiyor olabilir?"
Ve aniden beliriveren kimliksiz fısıltılar tekrar zihninde bir karğaşayı alevlendirdi.
"Bunu ona sen mi gösteriyorsun?"
"Neden bahsettiğini anlamıyorum."
"Köpekten bahsediyorum, neyden bahsedeceğim? Bir anda böyle saçma bir neden yüzünden tekrar kararından vazgeçmesi normal mi sence? Bu sefer ölmeyi kendisi istemişti, ben hiçbir şey söylememiştim. Şimdi durup dururken nasıl vazgeçebilir, anlamıyorum."
"Hayır, köpek gerçek. Halüsinasyon falan değil. Belki sen onu yanlış tanıyorsundur. Senin bildiğinin aksine ölmeyi o kadar da istemiyordur, ne dersin?"
"Onu benden daha iyi tanıyan kimse olamaz. Bütün benliği, zihni, aklı tamamen bana ait bir halde. Onu ondan çok ben kontrol ediyorum. Fikirleri, duyguları ve belleği bile benim elimin altında. Ama son zamanlarda algılayamadığım şeyler yapıyor aniden. Bunlar kesinlikle senin yüzünden. Onu kontrol etmeye talip mi oldun yoksa?"
"Onu kontrol falan etmiyorum, böyle bir şeyi de asla istemem. Beni kendi zihninde neden yarattı bilmiyorum ama seni onu kontrol etmen için yaratmadığına eminim. Senin gibi nefret ve ölüm dışında hiçbir şeyi düşünmeyen bir fısıltıyı olsa olsa yanlışlıkla yaratmıştır."
"Henüz yeni olmana rağmen bu bedeni benden daha iyi tanıdığını mı iddia ediyorsun? O beni yarattı çünkü artık hiçbir şeye gücü yetmiyordu. Ne zihnini ne duygularını ne aklını ne de ruhunu kontrol altında tutabiliyordu. Bütün bunların üstesinden gelmem için beni oluşturuverdi ama bundan haberi bile yok. Çünkü acılarının ve geçmişinin içerisinde o kadar saplanmış bir haldeki benliğinde oluşan bu yeni kişiyi dahi tanımlandıramıyor. O yüzden ölmesi her şeyden daha kolay olacak çünkü artık onun bu karışık bünyesini yönetemiyorum. Her geçen gün daha da parçalanacak ve canı daha çok yanacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖPRÜ
Mystery / Thriller~Ölümle yaşamak arasında bir bağ kurulacak. Yıkılması an mesele olan bir köprü bu... Parçalanmış bir benlik, yok olmaya mahkum hayatlar...Ve geçmişini unutan bir adam... Yaşamak için en fazla ne yapabilirsin?~ Bugün daha bir keyifli gibiyd...