Gün ışığı odanın her köşesine ulaşmaya karar vermiş, karanlıkta kalacak tek bir nokta bırakmamıştı. Sabahın gelişiyle kuşlar yuvalarından çıkıp şarkılar söylemeye başlamıştı bile. Hafif bir rüzgar esiyor, açık kalmış pencereden odaya yayılıyordu. Kieran'ın üşümesine neden olmuştu.
Uzandığı koltuktan hafifçe kıpırdandı ve dizlerini kendine doğru çekti. Bir kaç dakika rüzgarı hissetti ve kuşların anlamsız ama hoş seslerini dinledi.Sonra doğruldu. Bütün vücudu tutulmuş üstelik kafası da şiddetli bir ağrının esiriydi. Pencereyi kapatıp yüzünü yıkamak içi lavaboya gideceğinde suların kesik olduğunu hatırladı.
"Bir iş bulmam gerekiyor yoksa bu gidişle intihar etmeme gerek kalmadan ölüp gideceğim bu evde."
Sonra kolilerin olduğu köşeye yöneldi. Dün gece saatlerce bir sürü koli açmış olmasına rağmen hala açılmayı bekleyen onlarca koli vardı. Ve en acısı açtığı kolilerden kayda değer bir şey de bulamamıştı. Bir sürü kitap, tanımadığı insanlarla çekilmiş onlarca resim, diploma, üniversite mezuniyet fotoğrafları, ufak tefek mutfak eşyaları, satranç tahtası ve onlarca ödül...
Açılan kutuları bir kenara itip ödüllere bakmaya karar verdi.
Oldukça eski bir plaket gözüne takıldı.
"Hayat kurtarıcı en genç doktor" yazıyordu üstünde.
Elini plaketin üstündeki kabartma yazılarla yazılmış isminde gezdirdi.
"KİERAN Ewans"Plaketi bırakıp diplomasını eline aldı.
" Tıp fakültesi birincisi KİERAN Ewans"Sahnede madalyon alırken çekilmiş bir fotoğrafı gözüne ilişti. Kocaman gülümsemesiyle oldukça yaşlı bir adamdan kalabalığın önünde ödülünü alırken oldukça mutlu görünüyordu. Şimdiki halinden çok çok farklıydı. Yüzü daha kanlı canlı, omzundaki ve kollarındaki kaslar daha belirgindir. Üstelik yüzü daha toplu gibiydi. Keskin yüz kemikleri adeta görünmüyordu. Fotoğrafı biraz inceledikten sonra arkasını çevirip yazılanları seslice okudu.
" Başarıların her daim sürsün. Sen imkansızlıkların doktorusun, pes etmişlerin ve umutsuzların kahramanısın. Ve iyi ki benim doktorumsun."
Kirean hafifçe gülümsedi.
"Demek bu kadar önemli biriydim ben. Peki ne oldu da bu sefil hayata mahkum oldum?"Notun hemen altına sıkıştırılmış isme dikkatlice baktı ve kısık bir sesle okudu.
"Esmira"O an vücudunu bir ürperti kapladı. Ve fotoğrafı bir anda elinden düşürüverdi.
Kalbinde oluşan ani çarpıntı sebebini anlayamadığı korkunç bir nefes güçlüğü oluşturdu. Sanki tonlarca suyun altında eziliyormuş ve her nefes alışında ciğerlerine sular doluyormuş gibi hissetmeye başladı. Burundan nefes almanın yeterli gelemediğini anladığında ağzından nefes almaya çalıştı. Ama yine de boğulmasına engel olamıyordu. Öksürmeye ve derin nefesler almaya devam ederken yüzünde biriken soğuk terler boynuna ve oradan da göğsüne akıyordu. Gözlerini hiç açmamak üzere sıkıca kapatmış, kendini okyanusun karanlık ve derin sularına bırakmıştı.
***
"Kieran! Kieran beni duyuyor musun? Kieran!"
Gencin sesi titremişti. Bir yandan Kieran'ın nefes alıp almadığını kontrol ediyor bir yandan da telefonunu cebinden çıkarmaya çalışıyordu.
"N..nerdeyim?"
Genç telefonu bırakıp gözünü açan Kieran'ın sırtından tutup doğrultmaya çalıştı.
"Evindesin dostum, beni çok korkuttun. Ne oldu sana böyle? Geldiğimde yerde ölü gibi yatıyordun. Aklımı kaybediyordum. Sık sık bayılıyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖPRÜ
Mystery / Thriller~Ölümle yaşamak arasında bir bağ kurulacak. Yıkılması an mesele olan bir köprü bu... Parçalanmış bir benlik, yok olmaya mahkum hayatlar...Ve geçmişini unutan bir adam... Yaşamak için en fazla ne yapabilirsin?~ Bugün daha bir keyifli gibiyd...