Arkadaşlar biliyorum çok ara verdim ama sınavlarım vardı, yazamadım. Bunun için sizlerden çok çok özür dilerim. Yeni ve güzel bir bölüm ile sizlerleyim. İyi okumalar.
Multimediada Ilgın var.
Bölüm videosu Zakkum - GökyüzündeOtobüsteyim. Ilgın'ın evine gidiyorum. İnşallah ordan taşınmamışlardır, hala aynı yerde yaşıyorlardır diye dua ediyorum. Herkesi gerçekten çok özledim.
Dün teyzemlere gittiğimizde çok şaşırdılar. Doya doya konuştuk, sarıldık ve hasret giderdik. Duygu baya büyümüş. Bana ve kardeşime de öyle söylediler. Normaldir, sonuçta onlarla da 8 yıldır görüşmüyoruz. Sadece telefondan konuşuyoruz. Ilgın'ı da çok merak ediyorum. Acaba çok değişti mi yoksa aynı mı!?
Otobüs istediğim durağa yaklaştığında insanların arasından sıyrılıp düğmeye ulaştım ve bastım. Durakta durduğunda hemen indim. Bu otobüsler ne kadar bunaltıcı, dışarı çıkınca rahatladım vallahi. Hemen Ilgınlar'ın evinin yolunu tuttum. Sokaklarda bakına bakına yürüyordum. Buralar ne kadar değişmiş. Acaba bulabilecek miyim?
Öyle sokakta yürürken ev karşıma çıktı. Hızlı adımlarla eve ilerlemeye başladım. Evden biri çıkınca durdum. Kızıl saçlı, güneş gözlüklü ve kucağında köpeği olan bir kız çıktı dışarı. Tam arkasını dönüp gidiyordu ki "Ilgın?" diye sorarcasına seslendim. Dönüp bana baktı.
"Kimsiniz?"
Yanına gittim. İyice yakın olduğumuza inandığımda durdum.
"Benim Alara. Beni tanımadın mı?"
"Şu lisedeki Alara mı?"
"Evet" dediğimde köpeği yere bırakıp hemen bana sarıldı.
"Kızım hiç veda etmeden gittin. Ne kadar merak ettim biliyor musun? Telefonunu kaç kere aradım ama her seferinde kapalı diyordu. Bende aramalarımı görür de ararsın diye bekledim, bir daha aramadım ama bir kez olsun geri dönmedin. Neden geri aramadın Alara? Hıh! Neden?"
"Telefonum suya düşmüştü, annem de yenisini alırız diyip çöpe attı telefonumu. Bütün numaralar falan, herşey o telefonda kaldı. Yani çöpte. Canım benim ben seni yoksa aramaz mıyım? Sen beni çok mu merak ettin?" dedim ve kendimden ayırdım. Sonra da gözyaşlarını sildim.
"Evet. Hem de çok merak ettim. Nasıl bir telefon etmeden gidersin. Çok kırdın beni. Nasıl telafi edeceksin bakalım bunu?"
"Bütün günümü seninle geçirerek"
"Gerçekten mi?"
"Evet" dedim ve gülümsedim. Ardından "eee sen köpeğini mi gezdircektin?" dedim.
"Evet"
"O zaman hadi beraber gezdirelim"
"Tamam" dediği gibi yola koyulduk. Küçük bir parka gittik. Oradaki çay bahçesine oturduk ve iki çay söyledik. Çaylarımızı beklerken konuşmaya devam ettik.
"Köpeğinin ismini ne koydun"
"Tarçın"
"Hmm...güzel isim koymuşsun. Bu arada bugün işin var mıydı? İşin varsa söyle ben seni evde beklerim"
"Yoktu zaten merak etme"
"Ben seni işinden alıkoymayayım diye söyledim" dediğimde çaylarımız geldi.
"Neyse. Eee sen neler yapıyordun bakalım yurt dışında?" diyip çayından bir yudum içti.
Bende çayımdan bir yudum içip "napayım işte okula gidiyordum. Annem ve babamlarla uğraşıyordum. Sonra üniversiteden mezun oldum. Falan filan işte... Sen?" dedim.
![](https://img.wattpad.com/cover/27959354-288-k432637.jpg)