BÖLÜM 7

321 36 11
                                    

Merhaba sevgili Efnan okuyucularım. Yeni bölümle karşınızdayım. 

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

Keyifli okumalar:)

Yetimhaneden çıktıktan sonra bir taksi çağırıp sehitliğe gittim.

Şehitliğe geldiğimde adama parasını verip taksiden indim. 

Yıllardır abimin yanına gitmedim. İnanmak istemedim , kabullenemedim öldüğüne... Düşünsenize sizi koruyup kollayan , güven veren kollara sığındığınız ve sizi çok seven kişiyi kaybettiğinizi işte ben bunu yaşadım. Benim gözlerim hep onu aradı etrafta sanki bir yerden çıkıp bana cennet kokulum diyecek gibi geliyordu... Ama sonra anladım ondan sonuza kadar ayrıldığımı... Hemde çok acı bir şekilde... Ölüme terk edildiğimde hemde... 

Doğrusu hiç gitmedim... Cesaret edemedim... Ama şimdi gitmek zorundayım çünkü dertlerimi anlatacağım kimse kalmadı... Önceden benim dertlerimi dinlerdi ve hep yanımda olurdu. Şimdi içimde kor ateşi gibi canımı yakan acılarımı anlatma zamanımdı...  

Yavaşça mezarlığa doğru yürümeye başladım. Onu asla toğrağın altına yakıştıramıyordum... O soğuk taş mezarını olduğu yere asla yakıştıramadım...  Onun sıcacık kollarıyla beni sarması gerekiyordu... O şimdi üşüyordur orada... Kim yakıştırırdı ki sevdiği insanın toprağın altında olmasını...

Onun artık kokusu kaybolmaya başladı tişörtünde. Ondan sadece o hatıram vardı. Bir fotoğrafımız bile yoktu... Artık sesini de unutmaya başladım... Onun sesini unutmak istemiyordum...

O gideli 10 yıl 2 ay oldu... 

Daha başka şeyleri de kaybettim ben... Hemde sonsuza dek... 

Ben Efnan Karadağ anne ve baba sevgisi nedir bilmeyen  hep şiddet gören kadınım... 

Çocukluğu elinden alınan kızım... Beni çocuk olmam gereken zamanda kadın oldum... 

Abimin mezarının önüne geldiğimde mezar taşındaki yazan ismi okudum içimden hemde binlerce kez... Göktuğ Karadağ...  

Beni bir tek seven koruyup kollayan abim... Beni bu acımasız dünyada tek başıma bırakıp gitti... Sonsuza dek... Benim koruyucum sonsuza dek kapadı gözleri... Ben kendimi korudum hep. Sırtımı yaslayacağım kimsem yok... 

Ben kendi başıma büyüdüm... 

Mezarın başına gelip elimle toprağın üstündeki yaprağı aldım. Sonra toprağın üstünü okşadım. Sanki abimi  okşarcasına... Abim saçını okşamamı hep istedi. Bana çok hoşuma gidiyor derdi... O ölürken bile saçını sevdim... O ise bana gülümsedi... 

Mezarlığın girmeden aldığım su dolu şişeyi toprağa dökmeye başladım.

"Abi orada mutlu musun?.. Canın yanıyor mu?..   Abi benim canımı aldılar... Benim çocukluğumu aldılar... Benim içimdeki çocuk ruhunu öldürdüler... Ben çok yalnız hissediyorum abi... Sanki dünyayı sırtladım gibi... Ama ben dayanamıyorum... Çok canım yanıyor... İnsanoğlu neden çok acımasız abi... Beni kimse duymadı... Bağırdım , çağırdım... Ama insanoğlu beni görmedi yada görmemezlikten geldi... İçim çok yanıyor abi sanki kor bir ateş gibi... Artık insanlara güvenmiyorum... Onlar bir yalancı...  Sadece hayatımda iki kişi var , senden sonra sadece onlar kaldı... İsimleri Sema ve Dilara. Sema 'yı bi görsen çok iyi ve güzel. Bir  gülüşü var , çok güzel gülüyor. Onun gülmesi bulaşıcı , yanında olanları bile güldürüyor. Ama senin beni güldürdüğün zaman gibi değil abi...Sen beni ağladığımda güldürmeye çalışırdın, seni çok özledim...Sende olsan benim gibi düşünürsün. Dilara da ise biraz çapkın ama iyi kalpli birsidir. " dedim. Şişedeki suyu döktükten sonra mezar taşının yanına bıraktım.

EFNANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin