24. Bölüm final

227 28 18
                                    

3. Şahıs ağzından:

Gökyüzü tamamıyla kan kırmızısına boyanırken çarpıya benzeyen yarıktan disko ışıkları etrafa renk katıyordu. Eskisi gibi değildi, Bill sadece esrarengiz kasaba değil bütün dünyayı avucunun içerisine almış ve her yerde milyarlarca insan ölmüş, yaşayanların sayısı da hallice azalmıştı, Bill şuan mutluydu, uzun zamandır aradığı intikama sahip olmuştu ama hala içini kıpır kıpır eden bir boşluk vardı. Tahtında huzursuzca kıpırdanırken alnına düşen saçının tutamını geriye itti ve biraz hava almaya dışarı çıktı. Piramidin en üst katına çıkıp, oturup hava alırken ne hissettiğini düşünüyordu. Rüzgar şiddetliydi bu yüzden onun kıyafetlerinin ve saçının rüzgarda uçuşmasını sağlıyordu. Bu rahatsızlığı kendi de çözememişti, ne hissettiğini bilmiyordu yada şuan ne yaptığını. En sonunda bir elini yere koyarken öbür eliyle de gözlerini ovuşturup dilini damağına vurarak şaklattı. İçeri de herkes kulak kanatan, rahatsız edici bir müzikle dans ediyorlardı ve herkes mutluydu ama neden kendi gerçek mana da değildi? Onun önceki hayatı gerçekten aksiyonsuz ve sıkıcı geçiyordu, sadece planlar kuruyordu ama Elina geldikten sonra gerçek anlamda kapkaranlık olan evrenine ışık gelmişti resmen, yeni şeyler öğrenmişti ondan ve Elina kendini eğlendirmişti. Elini yüzünden indirip yeri izlerken acı çeker ve fısıldar bir tınıyla pişmanlığını dile getirdi

"Tanrım.. ne yaptım ben böyle?"

Hızla oradan yere atladı ve her yerde aradı, bütün kasabayı aradı, olabilecek her yere gitti ama onu bulamadı. Bir ağaca bakarken ağacın üzerindeki genetikleri değişmiş garip kuşlar onu izliyordu. Bill ağaca bir tekme savurunca kuşlar iğrenç bir sesle ciyakladılar ve oradan uzaklaştılar. Bill ağacın dibine oturup masum bir çocuk gibi bacaklarını kendine çekip kollarıyla sardı ve kafasını dizlerine koydu. Sadece kafasını dağıtmaya ve saçma, eski anılarından kurtulmak istiyordu. Aklına sürekli Elina'yla oynadığı oyunlar, onu sinir etmesi ve yavşayıp durması, onun yaptığı aptallık ve aşırı agresifliği geliyordu. Hafifçe gülerken kendini bulunca hemen kendine gelip ayağa kalktı ve üzerini silkeledi.

"Sadece saçmalık, bu tamamen saçmalık."

Bunu deyip onu sevmediği ile ilgili bir sürü konu da homurdanıp durdu ama yine kendini onu ararken buldu. Kasabanın baya uzak ve bilinmeyen, çokta hasar almayan bir kesimini bulup oralarda gezinirken ve bir umut onun olmasını umarken ağlama sesleri duydu. O tarafa bakarken Elina'yı gördü, Elina etrafta dönüp duruyor ve kafasını elleri arasına almış kulaklarını kapatmıştı, resmen delirecek gibi bir hali vardı. Bill sadece onu uzaktan izlemekle yetinmişti, yanına gidecek cesareti ve adamlığı kendinde bulamamıştı. Öyle bir ihanet yapmıştı ki bu hayatında ki bütün ihanetlerden ağır geliyordu ona. İçindeki sıkıntı büyürken Elina birden bağırmaya ve bir taşı tekmelemeye başladı. Sorun şu: Ailesi neredeydi? Pines'lar genelde yenilmezdi, Bill zaten onları görürlerse her canlıya onları kendine getirmesini emretmişti ve ölmüşlerse çoktan haberi olurdu zaten. Büyük ihtimalle kayıp olabilirdi yada Elina'yı yaptığı ihanetten dolayı affetmeyip yollarını ayırmışlardı. Bill onun ağlayan halini görünce içinde birşeylerin koptuğunu hissederek histerik şekilde oraya doğru adımlamaya başladı. Rüzgar arkasından geldiğinden uzun saçı önüne doğru geliyordu ama yürümesini bu onun kolaylaştırıyordu. Elina'nın arkası ona dönüktü ve yüzünü elleri arasına almış ağlıyordu. Bill ona yaklaşınca fark etmedi bile. Bill yavaş yavaş kolunu ona uzatırken durdu ve iç çekti.

"Elina."

Elina sesi duyunca kulaklarına inanamadı. Bu adamın hala dibinde ne işi vardı ki? Arkasına şaka olduğunu umarak dönmesiyle gerçeklerin yüzüne çarpması bir olurken tamamıyla parçalara ayrılmış gibi hissediyordu. Belki dayak falan yese bu tür canı acımazdı ama öyle bir acı hissetti ki o an.. geri geri giderken saçları arkaya doğru savruluyordu ve harika kokusu Bill'e uzanırken Bill kokuyu içine çekti, tepkisiz kalmak imkansızdı. Bir anda Elina'ya sarılmak amaçlı atılınca Elina hemen geri kaçıp kollarıyla etrafını sardı

"Dokunma bana."

Bill ona umutsuz ve üzgün gözlerle bakarken kolları yere doğru düştü ve sallandı. Elina bir türlü olan bitene ayak uyduramıyor ve anlamıyordu. Onca şeyden sonra yine neden gelmişti, amacı neydi, neden bunu yapmıştı ki? Elina'nın yüzüne hayal kırıklığı tohumları ekilip yavaş yavaş yeşillenmeye başlarken Bill ağlamaklı gözlerle ona yalvarır gibi baktı.

"Yapma Elina.."

"Ben mi yaptım? Sadece güvenmiştim.. gerçekten onların dediği gibiydin değil mi, güvenmemeliydim? Özür dilerim, sana güvenip sevilebileceğime inandım. Benim hatamdı."

"Zorundaydım! Tamam, pişmanım. Gerçekten çok pişm-"

"Senin için nelere katlandım biliyor musun? Bana neye mâl olduğunu biliyor musun? Ama hepsine razıydım, katlandım, ne olursa olsun sorun etmedim. Bu benim suçum değildi, bunu bize sen yaptın."

"Anlamıyorsun.."

"Anlamam gereken ama anlamadığım gizli bir mesaj varsa özür dilerim ama zaten herşey açıkta değil mi?"

Kollarını açarak biraz daha geriye gittiğinde Bill çevresini gördü, O an Elina'nın gözlerinden olaya bakabilmişti. Fazla pişmandı, herşeyi düzeltmek istedi ama bunu bu saatten sonra yapsa bile ne değişecekti ki?

"Sen kendi hırsların yüzüne benden vazgeçmedin mi? Hala ne kadar zevk duyduğunla ilgili olan suratını hatırlıyorum."

"Herşeyi düzeltebilirim, herşey eskisi gibi olabilir!"

"AİLEM BENİ REDDETTİ! DÜNYANIN SONUNU BEN GETİRMİŞİM GİBİ HİÇ KİMSE YÜZÜME BAKMADI VE BENİ TAŞA ÇEVİREN YARASALARIN ÖNÜNE ATMAYA ÇALIŞTILAR! DÜZELTSENE BİLL, BUNU DA DÜZELT! HADİ YAP!"

Bunu derken bir yandan ağlıyor bir yandan da Bill'i ittiriyordu ve Bill geriye doğru sendeliyordu. Bill neredeyse ağlayacak bir ifadeyle Elina'ya sarılırken Elina ona tekme tokat girişip kurtulmaya çalıştı. Bill bir süre öylece dururken Elina'da en sonunda durup kafasını onun omuzuna koyup ağlamaya başladı

"Düzelt Bill.."

Bill bunca amacına ulaşmışken karşısındaki et parçası olmadan asla keyifi olmadığını ve bu et parçasının kendisine hayat vermesini sağlayıp onun elinden hayatını alışını düşündü. O andan sonra Bill ondan uzaklaştı, bir kaç adım ve parmağını şıklatınca bütün herşey normale döndü. Evler, arabalar, havyanlar. Tek bir hasar dahi olmadan hepsi normale dönerken Bill ayaklarından başlayarak taşa dönüşmeye başladı, yüzünde şefkatli ve tatmin olmuş bir ifade vardı.

"Teşekkür ederim çocuk."

"Bill! Dur, kes şunu- BİLL!"

Aynı ifade ve şekille tamamıyla taşa dönünce Elina'nın bacakları onu taşıyamayacak hale geldi ve titreyerek diz çöktü. Hüngür hüngür ağlamaya başladı ve düşünüyor. Bütün herşey bitti mi, bütün herşey eskisi gibi miydi yani? Ağlarken Bill'in bacaklarına sarıldı.

"Teşekkür ederim doritos.."

~

İlk öncelikle buraya kadar destek veren herkese teşekkür ederim, bölüm nasıldı?

Genelde böyle bir duyuru yapmam ama gerçekten lazımdı. Bu kitap hayatım benim, herşeyim. Ne olursa olsun, ne kadar cringe olursa olsun silmeyeceğim çünkü bununla beraber o kadar insanla tanışıp o kadar bilgi edindim ki ilk bölümdeki daha yazı yazmayı bilmeden yazar olmaya çalışan ben ile aramda resmen dağlar var. Eğer bu kitap olmasa belki şuan intihar bile etmiştim çünkü hayatımda en değer verdiğim insan ile tanıştım.

Bu kitabı yazma kararı almamı sağlayan o yazara ve tanıştığım o mükemmel insana buradan en derin duygularla sevgimi gönderiyorum!!

Aslında bence o benim Elina'm. Bana yeni şeyler öğretti, eğlendirdi, hayatıma neşe kattı, kendine bağladı beni. Bende birgün Bill gibi onun için büyük bir fedakarlık yapacağım.

Heaven In Your Eyes 《Bill Cipher X Y/N》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin