Elina pines'tan:
Bill bir anda bağırınca tepkisini haklı buldum. Doğru, nereden çıktı ki bu? Ulan, kötüyü düşünürken nasıl da kötü olan şeyleri başıma çekiyorum görüyor musun? Benim kesin süper güçlerim var.
"Ne yapacağız şimdi? Gitmek istemiyorum..."
"Gitmene izin veremem zaten Elina. Yine de bir gün gitmen gerekeceğini hepimiz biliyorduk..."
"Ee, sen gelsen..?"
"O şekilde olmuyor işler. Bu kasabanın dışına çıkamıyorum, çıkabilsem evren mi bırakırım?"
Haklıydı. Yine de iyi ki kasabadan çıkamıyormuş yoksa asla buluşamazdık. Öfkeyle iç çekerken kendisi de yere bakıp çözüm düşünmeye başladı, birşey bulduğunda bana baktı, ben zaten ona bakıyordum.
"Kopyanı yaratabilirim. Kopyanı gönderelim?"
"Olmaz.. amcamlar burada olduğumu biliyor sonuçta. Yaz tatili bitince beni geri gönderirler ve o sefer babam durumu anlamaz mı? İkimizin de başı belaya girer..."
"İlla amcamlarda mı kalacaksın? Bana gel."
"Saçmalama, bu kesinlikle daha kötü bir fikir!"
"Neden, bana güvenmiyor musun? Merak etme, düşündüğün şeyler olmaz~"
"Sana güveneni si-..."
Kelimemi bölen şey benim iman gücüm ve ahlakımdı. Bill gülmemek için zor durarken hemen yavru kedi bakışlarına girişti
"Hadi ama~ yemin ederim reşit olana kadar birşey olmayacak... aslında büyüyle senin yaşını da büyütürüm ama o zaman gerçeklikle oynamış olurum.."
"Nasıl yani?"
"Yani zaman ayarlarıyla oynarım ve bu geçmişle geleceği değiştirir."
"E o da doğru... ne yapsak?"
"Babanı ikna etsen ve beraber burada yaşasanız?"
"Babam kalmaz burada... anlamıyorsun, çözüm yok. Gitmek zorundayım işte."
"Gidemezsin Elina, göndermem ki. Tekrar kaçırmamı falan mı istiyorsun?"
"Saçmalama! Off... sadece öbür yazı beklesek olmuyor mu?"
"Ya baban bu sefer göndermezse?"
Üzgünce iç çekip bir dal aldım ve yeri karalamaya başladım. Bill sıkıntıyla iç çekerken benim gözlerim dolmuştu bile. Ona dolu gözlerle baktım.
"Başka şansımız yok Bill. Denemekten başka çözüm yok. Göndermezse bile illa bir ara amcamları görmeye geliriz..."
"O zamana kadar öylece oturup beklememi mi söylüyorsun? Yok yaa! Ya baban amcanları görmeye de gelmezse, ya bir daha asla buluşamazsak? Tabi kabullenmişsin bile, yenisini bulursun benden sonra hatta."
Bill bunları derken ayaklanmıştı bile. Dediklerini duyunca gözlerimi kocaman açıp ayağa kalktım, ne saçmalıyor bu?
"Bill, hayır, biliyorsun şansımız yo-"
"Olan bütün düşünceleri reddeden sen değil misin? Neyse, boşversene. Çözüm varken sen kabul etmiyorsun."
Ben tam birşey diyecekken ortadan kayboldu. Sinirle yerde tepinirken iç çektim ve elimi cebime koyup üzgünce eve gittim. Eve gelince direkt odama gidecekken herkes başıma toplandı
"Ne oldu, ne yaptınız?~" (Mabel)
"Hiç.. takıldık öyle."
"Neden üzgünsün, seni üzecek birşey mi yaptı yoksa?!" (Stan)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heaven In Your Eyes 《Bill Cipher X Y/N》
Hayran KurguEski kitabım olduğundan şuan bütün aşırı cringelikleri siliyorum ve düzeltmeye çalışıyorum ama hepsine de müdahele edemedim, özür dilerim...