★yeni umutlar★

472 85 140
                                    

"Bazen niyesi olmaz bazı şeylerin."

Sağ kolumu kaldırıp indirirken gözlerimi devirdim. Her sabah şu lanet sporu yapmak zorunda'mıydık biz? Sol kolumu kaldırırken sağ elimle önümde spor yapmaya çalışan Nergize dokundum. Ona dokunmamla yerinden sıçrayıp önündeki Zeynep'e çarptı. Dengesini kaybeden kız önünde duran Süreyyanın üzerine düştü ve böylece tüm gözler bizi buldu. Zeynep ve Süreyya, Nergizin yardımıyla yerden kalkarken bana öldürücü bakışlar atmayı da ihmal etmediler. Etraftan duyulan kahkahaları duymazdan gelerek onlara şirince gülümsedim. İki kolumu da suçluymuşum gibi yukarı kaldırıp indirdim.

"Pardon kızlar isteyerek olmadı."

Kırk yılın başı okula geliyordum onda da hep bir rezillik, hep bir olay. Okul müdürünün ters bakışlarıyla karşılaşınca tekrar sıraya girdik. Alt sınıflardan başlayarak sırayla içeriye girmeye başladı öğrenciler. Son sınıf olan biz ama en son giren de biz. Adalet istiyorum hocam, adalet. Sonunda sıranın bize gelmesiyle 'çok şükür' der gibi gökyüzüne bakıp, Nergizin peşinden yürümeye başladım. Sakin adımlarla merdivenleri çıkıp koridor boyunca ilerlemeye devam ettik. Kulak tırmalayan sesleri duymazdan gelip sırama oturdum. Etraftakilere 'sinir bozucu insan topluluğu' bakışlarımı atıp arkama yaslandım ve yüzümü Nergize çevirdim.

"Kanka."

O da yüzünü bana doğru dönüp sorgularcasına yüzüme bakmaya başladı.

"Efendim."

Derin bir nefes alıp verdikten sonra gözlerimi kapattım.

"Zeynep ve Süreyya nasıl düşdü ama."

Lafımı bitirir bitirmez ikimizde gülme krizine girmiştik çoktan. Sağ elimle onun koluna ard arda vurduktan sonra başımı masaya koyup öyle gülmeye devam ettim.

Gülerken etrafta bulunan varlıklara vurduğum doğrudur.

"Öyle olmadı Tutku kafanı da vur masaya belki kırılır."
Hemen arka sıramızda oturan Volkan ve Tolga ikilisi söylemişti bunu.

Songül hocanın sınıfa girmesiyle herkes yerine geçmeye başladı ama ben hala gülme krizinden çıkamıyordum. Kafamı kaldırıp Nergize bakınca tekrar gülmeye başlamıştım. Sağ elimle iki üç defa masaya vurduktan sonra gülerek başımı kaldırdım ve ellerimle kendimi serinletmeye çalıştım.

"Tamam bu kadar yeterli bence azcık ciddi olalım böyle olmuyor canım aaa."

"Bence de."
Nergizin de beni onaylamasıyla ikimiz de gülmeye ara vermiştik.
Volkan ve Tolga'nın eli saçımı bulurken bakışlarımı sınıfta gezdirdim. Birkaç kişi dışında herkes buradaydı. Gözlerim bir çift kahve gözde takılınca tek kaşımı sorgularcasına kaldırıp indirdim. Bu haraketimle gözlerini benden çeken kız yanındaki arkadaşına döndü ve birşeyler söylemeye başladı. Benden bahsettiğine eminim ama kanıtlayamam.

"Bu Güneş de bir şeyler var, dikkat et."

Nergizin lafıyla bakışlarımı Güneşten çekip ona baktım. Güneş ve Okan akraba olmalarının yanısıra hemde çok yakın arkadaştılar. Okanın bildiğim kadarıyla kızlarla arası yoktu ama yinede Güneşle iyi anlaşıyorlardı.

Geçen sene Okanla konuşmaya başladığımız geldi aklıma. 1 hafta arkadaşça süren konuşmamız benim isteğimle son bulmuştu. İyi bir çocuktu ama onun iyi olduğu kadar ben de kötüydüm. Ondan sonra bir daha hiç konuşmamıştık zaten. Şimdi kafamda dönüp duran 'acabalar' beni düşünmeye itiyordu.

𝕍𝕖𝕣𝕚𝕝𝕞𝕚ş 𝕤ö𝕫𝕝𝕖𝕣 (ARA VERİLDİ). Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin