★Soğuk ateş★

741 190 134
                                    

"Onun doğruları ile benim yanlışlarım birleşince tamamlanacağız."

Küçük sırt çantamı da alıp salona geçtim. Herkesin gözleri beni bulmuştu.
"Ben dışarı çıkıyorum." diyip kapıya yöneldim. Annemin arkamdan geldiğinin farkındaydım.
"Nereye gidiyorsun sen bu saate?"

"Umrunda'mı cidden?"

Aniden afallamış, öylece yüzüme baka kalmıştı.
"O ne demek Tutku,
ben senin annenim doğru konuş."

Hafifçe gülümseyip anneme biraz daha yaklaştım.

"Gitmeme izin vermiyor'musun anne?"

"Hayır vermiyorum, odana git."

Gür bir kahkaha atıp tekrar sordum.
"İzin vermiyor musun yani?"

Sorumla derince yutkunup yüzümü inceledi ve elimi tutup okşadı.
"İyi misin anneciğim?"

"Hayır değilim, rahat bırakın
beni."

"Nereye gideceksin bu saatte?"

"Paten kayacağım ayrıca saat 8."

"Fazla geç kalma lütfen."

Onu başımla onaylayıp patenlerimi giydim. Kulaklığımı da takıp rastgele bir şarkı açtım ve dışarı çıktım. Asfalt yolda sanki uçuyormuş gibi kayıyor ve ritim tutuyordum. Paten kaymak ruhuma iyi geliyordu. Ben kaydıkça etraftaki insanların gözleri beni bulup tekrar önlerine dönüyordu. Muhtemelen bu saatte dışarıda ne işim olduğunu sorguluyorlardı. Tabii ben kızım o yüzden dışarı çıkamam, ben gülemem,ben mutlu olamam. Bakmayın dışarıda olmama yoksa benim ailem de iyi bakmıyor bu saatte bir kızın dışarıda olmasına. Ben dışarıdayım çünkü karışamıyorlar bana, çünkü korkuyorlar benden. Onlara göre ben hastayım. Psikologlar bile hasta olduğumu düşünüyor. Oysa ben her şeyin farkındayım ve bu hastalıktan daha beter. Ben Tutku Kardelen; hastayım ama onların bilmediği bir şey var, benim ruhum hasta. Onlarsa sorunu kafamda arıyor. Hepsi körler.

Merdivenlerden arka arkaya kayarak aşağıya indim. Tam o sırada biriyle çarpıştım. Arkamı dönüp çarptığım şahısa baktım ya da şahıslara.

"Tutku?"
Gözlerim anında sesin sahibini buldu. Özgür'le göz-göze gelince öylece durdum. Gözlerim yüzünün her yerinde gezinip hasar kontrolü yaptı. Oysa çarptığım o değildi ama yine de nedense ona bakmayı istemiştim.

"Bugün bize anlattığın Tutku bu mu?"
Büyük bir heyecanla sormuştu bunu bir 1.78 boylarındaki kıvırcık saçlı çocuk. Onlara bakmayıp hızlıca yanlarından uzaklaştım. Arkamdan seslenseler de bir daha dönüp onlara bakmadım. Telefonumu çıkartıp 'Hande Yener Sebastian' şarkısını açtım. Daha sonra şarkının sesini artırdım. Telefonumu bank'a koyup çantamı da yanına bıraktım. Tek ayağımın üzerinde dönüp kaymaya başladım.

Yüzümdeki gülümsemenin sebebi neydi?

Özgür ve arkadaşları kenarda durmuş bana bakıyordu. O sırada 'Serdar Ortaç-kara biberim' çalmaya başlamıştı. Onlara yaklaşıp başımla selam verdim. Kıvırcık saçlı çocuk gülerek;
"Şarkı çok güzel lan" diyip, şarkıya eşlik etmeye başladı.

𝕍𝕖𝕣𝕚𝕝𝕞𝕚ş 𝕤ö𝕫𝕝𝕖𝕣 (ARA VERİLDİ). Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin