ruhsuz (II)

18 2 2
                                        


"kapı kilitli, açılmıyor" dedi annesi, açamıyordu. "kır o zaman!" diye çıkıştı o. "açamıyorsan kır kapıyı!" 

içeri girdiler, annesi geldi çok sevdiği kızının saçlarını okşadı, öptü, kokladı. sarıldı bedenine. o hiçbir şey yapmadı, bakakaldı öylece. yapmadı, yapamadı... belki de yapmak istemedi. annesi biricik, minicik kızının bedenine sarılırken, göz yaşları minik, savunmasız bedene damlıyordu. her damlayışta daha da ıslanıyordu miniğin vücudu.

annesi çıktı odadan. o, bir süre minik kızın yanında durdu. ellerini tuttu, sarıldı. o kadar şefkatle, o kadar naif bir sarılıştı ki bu... onun gözyaşları damladı bu sefer miniğin bedenine. odada sadece o'nun nefes alış sesi yankılanıyordu. her nefes verdiğinde gözlerinden bir damla daha düşüyordu miniğin bedenine. 

annesinin gözyaşlarının diriltemediği beden, o'nun gözyaşlarıyla dirildi. duran kalbi, o'nun sayesinde yeniden atmaya başladı. onun bedeni, onun buz gibi bedeni... o'nun sayesinde yine sıcacık olmuştu. 

bir süre beklediler. minik o'na sarıldı, o miniğine... huzuru kokladılar birbirlerine sarılarak. sahi... huzur neydi ki? nasıl bir şeydi kokusu?

o ayağa kalktı, miniğini kucağına aldı ve oturur pozisyona getirdi. ellerinden tuttu, yeniden ışıl ışıl parlayan gözlerine bakarak dudaklarını araladı... "sen miniğim, sen iyi ki varsın..."

03.05.2023 çarşamba

seçmelermişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin