Yaklaşık 15 dakika kadar yürümüştük, ağrayan bacaklarım gittikçe daha kötü oluyordu. Konuşmaya bile halim yokken Duru hiç susmamıştı, yol boyunca sürekli sitem edip durmuştu. Arada Ardayla yine kavgaya girişmişlerdi, Emir zorla ayırmıştı.
"Bu güzel bacaklarım sizin yüzünüzden mahvoldu" dediğinde sesi ağlamaklı çıkmıştı.
"At toynağı bacaklarından mı bahsediyorsun?" Diyen bu sefer Ardaydı. Bu çocuk dayak mı istiyordu??
"Arda sus!" Dediğimde sesim beklediğimden daha yüksek çıkmıştı.
Eliyle ağzına fermuar çektiğinde "sustum" dedi.
Gözlerimi Emir'e çevirdiğimde bıkkın bir ifadeyle "Daha ne kadar kaldı?" Diye sordum.
Oda yorulmuş olsa ki sık nefes alıp veriyordu.
Elini cebine alıp telefonu çıkarttı, bir kaç uygulamaya girdikten sonra "az kalmış, geldik sayılır" dediğinde rahatlamıştım. Şükürler olsun!Sızlana sızlana yürürken Arda'nın haykırışı durmama sebep olmuştu "VAY ANASINI!"
Ayaklarımda olan gözlerimi kaldırıp önüne baktığımda "Yok artık!" Dediğimde gözlerim açılmıştı.
İlk defa bu kadar büyüleyici bir bina görüyordum.
Hayır bina demek hakaret olurdu, göktelen demek daha doğruydu.Tamamen camdan yapılmış bir göktelendi, Siyah camdan yapılmış olsa gerek içi gözükmüyordu ama içerden dışarısı gözüküceğine emindim. Camlar çok sağlam olmalıydı, öbür türlü insanları camın üzerinde yürütmek pek etik olmazdı.
Sayamıyacağım kadar da kat vardı genişiliği ise yan yana 3 aile binası sığabilecek genişlikteydi.
Gözlerim teker teker döndüğünde önce Duru'ya baktım. Çok olağanüstü karşılamamıştı ama gözlerinin içi parlıyordu, Arda ile Emir ise aynı tepkideydi, ikiside şuan o gökteleni sorguladıklarına eminim.
"Fotoğraftakilerden daha büyüleyiciymiş" dediğinde tekrar Duru'ya döndüm.
"Fotoğraf mı? ben daha bu şehirde göktelen olduğunu yeni öğreniyorum." Dediğimde hayatı sorgulamadan edemedim.
"Hadi onu geç, ben bu ülkede göktelen olduğunu yeni öğreniyorum." Dediğimde Arda'nın gülüşü kulaklarıma ulaşmıştı. Tamam birazcık abartmış olabilirim.
"Bizim burda ne işimiz var Duru?" Sonunda mantıklı bir soru Emirden gelmişti.
Cidden bizim burda ne işimiz vardı?
Hadi Duruyu anlıyabiliyodum o zengindi, Yetimhane' de kalıyordu ama ailesi vardı, her ay ona büyük mevlada para gönderiyorlardı, tek sorun sadece ailesinin Duru'yu kabul etmemesiydi. Duru para olduktan sonra bunun bir önemi yok diyordu ama asla öyle değildi. Aramızda belkide aile sevgisine en muhtaç kişi oydu.
Ben, Emir ve Arda ailelerimizi bir şekilde kaybetmiştik ve kimse ailesini nasıl kaybettiğini sormamıştı ve anlatmamıştı da, tekrar o ana dönmekten korkuyorduk, sadece o kötü günlerin tarihlerini biliyorduk.
Daldığım düşünceler beni sürüklerken ismimi duyar gibi olmuştum. Koluma dokunan bir el hissettiğimde başımı o yöne doğru çevirdim, endişeli gözlerle beni izleyen Emir'i görünce endişesini gidermek için "iyiyim dalmışım öyle" diyerek geçiştirdim, kafamı diğer tarafa çevirdimde' de Ardayla Duru'nun da endişeyle bana baktığını gördüm.
"İstersen geri dönelim" diyen Duruydu, ciddi olup olmadığını anlamak için iyice süzdüm, gayet ciddi duruyordu. O kadar yol geldik ne dönmesi!
"Hadi girelim şu ihtişamlı göktelene" dediğimde hızla Duru'nun koluna girdim ve göktelenin girişine doğru yürümeye başladım.
Göktelenin girişine geldimizde artık daha net görebiliyordum. Kafamı kaldırıp göktelene baktığımda üstünde kırmızı kalın harflerle "DEVRİM AVM" yazıyordu. Demek bu ihtişamlı göktelenin adı devrim awm'di. İlk defa duyuyor olmam şaşırtmamıştı.
Büyük olduğunu bile adında geçirmişken bu kadar büyük olmasına şaşırmam gayet doğaldı. Tamam awm büyük anladık Mira!
Girişe tekrar döndüğümde bizi siyah halı karşılamıştı.
Kapıya doğru yürüdüğümüzde kapıda duran ve tarama yapan 6 tane erkek güvenlik duruyordu. Neden erkek hepsi?İri yarı olan korumalar işlerini çok ciddi yapıyorlardı.
Duru bir adım öne çıkarak Kürsü'de Duran fit vücutlu esmer adama dönüp adını ve soyadını söyledi.
Adam başıyla onaylayıp kürsü'deki kalın listeyi incelemeye başladı.Ben niye böyle birşey yaptığını sorgularken Arda kulağıma doğru eğilip "Hatırlatırım burası bizim gittiğimiz fakirhane avm'ler gibi değil, rezarvasyon yaptırması çok doğal." Dediğinde yüzümü ekşitmiştim.
"fakirhane mi? Fakirhane demek biraz ayıp olmuyor mu Ardacıım" dedim gözlerimi kısarak.
Aslında bir yandan doğruluk payı vardı çünkü bu awm ise benim gittiğim awm'ler bu awm'nin yanında market gibi kalırdı.
Bu awm'yi görene kadar gittiğimiz awm'leri awm sanıyordum. Tamam daha fazla abartma istersen!Güvenlik eliyle diğer güvenliklerin olduğu tarafı işaret edip "buyrun, şu tarafa geçebilirsiniz." dediğinde bu sefer ise sarışın uzun boylu bir güvenlik karşılamıştı. Defile sanki mübarek!
"Kartları alayım" diyen sarışın güvenlikti. Hangi kartlardan bahsediyordu?
Emir'e döndüğümde oda bir şey anlamamış gibi görünüyordu.
Duru çantasını karıştırmakla meşgülken "Durucum hangi kartlar?" Güvenliğin duymaması için ağız ucuyla söyledim.
Duru sorumu es geçip çantasından hızlıca 4 tane kart çıkarıp kürsüye sert şekilde koydu ve kendinden emin bir şekilde gülümsedi.
"Off, erkeek yaaa!!" Arda'nın sesini duyduğumda gülmemek için kendimi zor tuttum.
"Tamamdır, arama yapıldıktan sonra içeriye geçebilirsiniz" güvenliğin sesini duyduğumuzda ilerleyip elinde tarama aleti olan diğer güvenliklerin yanında doğru gittik.
Güvenlikler bize yaklaşıp elindeki aleti çok uzak olmayan mesafeden vücudumuzda gezdirdiler.
Bir güvenlik Duru ile bana dönerek "Çantaları alabilir miyim?" Deyince sol kolumdaki çantayı alıp adama doğru uzattım.
Güvenlik çantaları alıp yanındaki kutudan başka bir cihaz çıkarıp önce Duru'nun çantasının üzerinde beklettikten bir süre sonra çantayı geri Duru'ya verdi.
Benim çantamada aynı işlemi uyguladı ve bir süre bekledi ama cihaz bu sefer öttüğünde gözlerim fal taşı gibi açılmıştı.
Güvenlik hızla çantanın içini açıp karıştırmaya başladı. Bu hakkı kim vermişti ona!
Tam ağzımı açıp konuşacakken Emir benden önce davranmıştı. "Çantayı karıştırmak için izin almadan böyle birşey yapamazsınız!" Dediğinde güvenlik umursamayarak çantayı aramaya devam etti.
"Sadece işini yapıyor." Duru'ya baktığımda Emir'e söylediğinin farkettim.
Arda yanıma yaklaşıp "yoksa içine bomba falan mı koydun? Ayy, filmlerdeki gibi çok aksiyonlu!" dediğinde göz devirdim ve "yanlız filmlerde böyle anlarda yakalanmazlar, biz şuan yakalandık." Dedim.
Arda'nın birden ciddileşen yüzünü gördüğümde kahkaha atmanın yeri olmadığı için yanaklarımı ısırıp geri çantamı karıştıran güvenliğe döndüm.
Elindeki çantamdan astım ilacımı çıkarıp baktığında "Astım ilacı" diye açıklama yaptım.
Beni dinlemeyerek kutuyu açıp astım ilacını incelemeye başladı. Düz astım ilacı işte ne inceliyorsa!
Bir süre inceledikten sonra kutuya geri koyup çantaya attı. Elindeki çantamı geri bana uzatırken ters ters bakıp hızlıca çantamı alıp koluma taktım.
"Girebilirsiniz"
Büyük adımlarla içeriye girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
REHİNE
Teen FictionMira, yıllar önce ailesini depremde kaybetmiş bir kızdı. Yetimhane'de kalan Mira arkadaşının isteği ile arkadaşının elbisesini almak için bilmediği, değeri yüksek olan bir awm'ye gider. Fakat işler istediği gibi gitmez ve awm bir hırsız tarafından...