(Başlamadan önce bir konuya değinmek istiyorum. Çoğumuzun hakkıda pek bilgi sahibi olamadığı Çin'in Kuzeybatısında olan Doğu Türkistan 74 yıldan fazla süredir Çin'in egemenliği altında ve o günden bugünlere kadar 35 milyona aşkın Uygur Türkleri öldürülüp asimile ediliyor. Bırakın Türkçe konuşmayı nefes alma hakları yok. Doğu Türkistan'i yok saymayalım. Doğu Türkistan'ı ölüme terk etmeyelim...)
Nerde olduğunu bilmeniz için:...
Loya'dan;"Hanımım onlara biz yapamadık, geldiğimizde bu haldelerdi."
Nasıl yani? Çin halkına böyle mi davranıyordu? düşüncelerden sıyrılıp kendime geldim.Attan inip bir kafese yaklaştım bir kadının yanında durdum, Çince "Anlıyor musunuz beni?" dedim.
Kadın yüzüme baktı anlamamıştı sanki. Yanında küçük bir oğlan çocuğu vardı. Çocuk kadına benim söylediğim şeyi Türkçe söyledi.
Şaşkınlıkla, "Türkçe biliyor musunuz siz?"dedim.
Kadın da şaşırmıştı. "Evet, biz Türküz,Uygur Türk'ü" şaşırmıştım duyduğuma.
Dönüp etrafım baktım çok korkunç bir yerdi...
Teğmen gelip, "Hanımım bir tane bile Çin halkı kalmamış bütün evler boş ve eşyalı. Sadece bu insnalar kalmış şehirde-" lafını kesip,
"Onlarda Türk... Çin Kralı bize oyun oynadı. Alacağımızı tahmin etmiş olacak ki şehri boşaltmış ama Türkleri bırakmış öldüreceğimizi düşündüğü için..."
Babamın burayı neden almak istediğini ve halk'ı öldürmek istemediğinin sebebi buymuş...
"Şu kafesleri açın halk evlere yerleştirilsin ve yemekler ile dolsun evleri..."
.
.
.
Yemekler için şehrin ortasına bir sofra kuruldu ve herkes orda yemek yiyecekti bugün.Kim bilir bu insnalar ne zamandan beri aç bırakılmıştı.
Herkes yemek yerken küçük bir oğlan çocuğu(7) yemiyordu yakılan ateşi izliyordu, yanına gidip oturdum.
"Sen niye yemek yemiyorsun küçük?" Dedim.
Konuşmadı, "Hmmmm ailen burda mı peki?"
Acaba beni mi anlamıyordu derken bir kadın geldi yanımıza,
"O ailesi öldükten sonra hiç konuşmadı, adı Ayas."Ayas'a dönüp elini tuttu,
"Ayas gel oğlum yemek yiyelim beraber." diyip Ayas'ı götürdü.
•
Ordu şehirde kalacaktı, Loya düşmanına hiç güvenmiyordu.
Kendisi Moğol imparatorluğu'na döndü bu süreçte 6 ay geçmişti bile ve bu arada da Ayana'nın doğumu gerçekleşmişti bir oğlu olmuştu.
Halka duyurulmuştu Urumchi'nin Fethi.
Loya da birkaç orduyu ailesi ile beraber Urumchi'ye gönderip orda yaşamasını söyledi. Moğol imparatorluğunda olduğu gibi Urumchi'de de halk kendini koruma dersleri alacaktı.
Loya, Ayanayı görmek istiyordu. Yardımcısını alıp onun evine gitmeye karar verdi.
Loya, amcasinin ölümünden sonra Ayanaya bakması için birkaç tane yardımcı ve onun ihtiyaçlarını karşılamak için sürekli olarak para gönderirdi.
Kapıya geldiğinde önce tereddüt edip sonra kapıyı çaldı. Bir yardımcı açmıştı, "Efendim hoş geldiniz." diyip içeri buyurdu.
Loya yardımcısına kapıda beklemesini söyledi. Ayana uzanıyordu bebeği de yanındaydı, Loya'yı görünce yüzünü başka yöne çevirdi.
Yüzünde kin ve üzüntü vardı.Ayana, "Niye geldin?"
Loya, "Seni görmek istedim."
Ayana, "Hep senin istediğin olur, haklısın."
Loya'nın gözleri dolmuştu ve yere baktı. Bebeğin yanına gidip kucağına aldı. Öpüp yerine indirdi yavaşça. Loya
"Ona bakmana yardımcı olacağım."
Ayana, "Neden söylemedin bana?"
Loya, "O zaman yardım edecek miydin bana?"
Ayana, "Etmeyecektim. Keşke etmeseydim de." Dedi sinir ve pişmanlıkla
Loya, "Hmm... Kısaca ben ölseydim." Yere bakıp devam etti
"Ne desen haklısın." dedi.Ayana daha çok ağlamaya başladı onun için çok zordu.
Kim suçluydu burda?
Ayana, "Git burdan."
Loya daha çok onu üzmemek için çıktı ordan. Yardımcısını gönderip gölün yanına gitti. Bir şey hissetmiyordu sanki ne ailesi kalmıştı ne kan kardeşi.
Ayana'ya aynı acıyı yaşatan da oydu. Yüzüne su çarpıp yansımasına baktı yine. Her savaştan sonra saçları daha çok kızıllaşıyordu ama neden? Bunu Gökay Beye sorduğunda, "Her öldürdüğün insanın kan rengi saçlarına yansıyor olabilir." Mantıksızdı ama başka açıklaması olamazdı bunun...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşin Hükümdarı; Loya Hatun
Ficção HistóricaMoğol İmparatorluğu'nun kralı, Tuğer'in kızı olan Loya, babasının hiç oğlu olmadığı için bir savaşcı gibi yetiştirilmesini ve daha sonra bir imparatorluğu yönetirken karşısına çıkacak şeylerle nasıl baş ettiğini anlatıyor. (Tamamen kurgudur, tarihle...