Daha gün tamamen aydınlanmamıştı, halk daha yeni yeni uyanıyordu. Loya, Kral Timuçin'i görmeye gidecekti o yüzden erkenden yola çıktı.
Timuçin imparatorluğu çok büyük bir yer değildi ama güçlü bir devletti. Yorucu bir yolculuktan sonra varmıştı sonunda.
Kral Timuçin onu çok iyi karşılamıştı. Herkes oturduktan sonra, Kral Timuçin,
"Seni burda görmek bizi çok sevindirdi." Dedi gülümseyerek.Timuçin çok pozitif biriydi onun yanında iyi bir kraldı. Küçük bir boyu kisa sürede imparatorluk yapmıştı.
Loya,"Sağ olun. Beni de çok sevindirdi davetiniz."
Loya'dan;
Çok güzel karşılanmıştım, sevinmiştim buna.
Biz Kral Timuçin ile konuşurken biri girdi içeri simasi tanıdık geliyordu.
Yaklaşıp eğilerek selam verdi, "Hoş geldin imparatorluğumuza Loya hatun" ben de selam verdim.
"Hoş buldum-" kim olduğunu çıkaramadığım için Kral Timuçin'e baktım. Timuçin almış olacak ki, "Oğlum Aral" dedi. Aral tabii ya.
Küçükken birkaç defa görmüştüm onu. Aral babasının aksine daha çok ciddiydi.
"Hoş buldum Aral"
O da oturunca Timuçin,
"Uzun yoldan geldin kızım, biraz istirahat et."
Başımı salladım. Devam etti, "Aral eşlik etsin sana."Aral kapıya gidip, "Gel benimle." Kral Timuçin'e başımı hafif eğip "Sağ olun" diyip çıktım.
Yürürken Aral, "Görüşmeyeli büyümüşsün." Dedi.
Ben de, "Sen de. Tanıyamadım" dedim. Bir evi gösterip "Burada sen kalacaksın. Etrafındaki şeyler de sana ait şimdilik."
Çok güzel bir yerdi. Evin önünde göl vardı.
(Böyle bir şey hayal edin.)
Kapının önündeyken Aral, "Senin saçlarına nolmuş ya? Küçükken böyle değildi." dedi birden.
Suya baktım, ne diyecektim şimdi...
"Sebebini tam bilmiyorum, öğrenirsem söylerim sana da" gözümün içine bakarak konuşuyordu her seferinde bunu söylerken gözlerine bakamadım.
"Neyse sen de git artık. Teşekkür ederim Aral."
Eliyle yan evi gösterdi, orası benim kaldığım yer." Kafamı çevirdim baktım.
"Hmm iyimiş." Dedim.
"İyi uykular Loya hatun." diyip gitti.
İçeri geçtim kıyafet koymuşlardı giyip uzandım. Aklıma Ayas geldi. Acaba napıyordu, korkuyor muydu? Aslında onu Gökay Bey'e emanet etmiştim o yüzden endişe etmiyorum.
Sabah olmuştu hava daha yeni aydınlanıyordu, gözümü açtığımda bir kadın odadaydı. Uyandığımı görünce gülümseyerek "Günaydın efendim" cariye olduğunu düşündüğüm bir kadındı , "Günaydın size de" bana kıyafet getirmişti ve ihtiyaçlarımı sordu ve gitti. Ben de giyinip gölün karşısına gittim.
Kendime bakarken arkadan, "Günaydın" dedi biri Araldı.
"Sana da günaydın." Dedim.
Beraber merkeze doğru gittik. Timuçin ordunun başındaydı. Bizi görünce hemen yanımıza geldi, "Günaydın" dedi. Günaydın dedik ikimiz de.
Etrafta bakındım. Çalışkan bir İmparatorlukdu pek yabancılık hissetmedim, Moğol imparatorluğu gibiydi. "Çoğu şeyimiz birebir aynı." Dedim.
Kral Timuçin,"Halkımız, ırkımız ve adetlerimiz aynı böyle olması çok doğal olur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşin Hükümdarı; Loya Hatun
Ficción históricaMoğol İmparatorluğu'nun kralı, Tuğer'in kızı olan Loya, babasının hiç oğlu olmadığı için bir savaşcı gibi yetiştirilmesini ve daha sonra bir imparatorluğu yönetirken karşısına çıkacak şeylerle nasıl baş ettiğini anlatıyor. (Tamamen kurgudur, tarihle...