Gözümü açtığımda Aral'ın yüzü ile karşılaşınca gözlerim fal taşı gibi açıldı...
Sağ kolunu başımın altına koyup, sol koluyla belimi sarmış.
Dün geceyi yavaş yavaş hatırlıyordum ama düşünemiyordum çünkü... dipdibeydik.
Kalkmam gerektiğini düşünüp yavaş bir şekilde, sol elini kaldırıp yatağa bıraktım ve başımı da yavaşça kaldırdım.
Uyandırmadan kalmayı başaracaktım ki ani bir hareketle kalktığım için kolumun acısıyla ağzımdan, 'ah' kelimesi çıktı.
"Iyi misin?" dedi Aral.
Nasıl duydu hemen. Başımı sallayıp, "Evet, sağ ol." dedim.
Yatakta doğrulup yanıma yaklaştı.
"Peki ruhen, iyi misin gerçekten? Dün hiç iyi değildin." dedi gözlerime üzgün bir şekilde bakıp sordu.
Gözlerimi kaçırıp, "Bilmiyorum ama iyi olacağım." dedim.
Bir anda, "Saçlarının her gün daha kırmızı olmasının nedenini biliyordun değil mi?" dedi.
Dün geceki rüyayı hatırladım ve hatırladıkça gözlerim yanıyordu.
"Neden söylemedin diye soracaksan onu da bilmiyorum." dedim gözlerim yanıyordu hala.
Ellerimi açılarının içinde alıp, "Yeter sıkma." dedi ne dediğini anlamak için elime baktığımda, sıktığımı farkettim.
"Bak Loya sadece sana yardımcı olmak istiyorum." dedi.
"Olamazsın, ben insan öldürmek zorundayım, ya alışacağım ya da bırakacağım başka yolu yok..." dedim. Gözlerim tam dolmuştu..
"Aynı zamanda bir doktor olduğumu biliyorsun çoğu vaka hakkında bilgim var ve senin bu vaka önceden bir kere görülmüş yani ilk değilsin bu konuda."dedi.
"Ne demek bu yani?" dedim.
"Yani bir ihtimal seni tedavi edebilirim." dedi.
Gerçekten olabilir miydi böyle bir şey?
"Peki kabuslar?"
Iç çekerek,"Düşüneceğim onu merak etme."
"Teşekkür ederim her şey için."
Gülümsedi gözünü kırpıp onayladı.
"Tamam o zaman ben kalkayım çok iş var." dedim ve ayağa kalktım.
Kıyafetimi değiştirip odaya döndüm ve Aral,
"Loya."
"Efendim."
"Birkaç planım var konuşabilir miyiz?"
"Olur, ben seni çağırırım bu arada sen de gel düzgün ok tutmayı öğreteyim" dedim gülerek.
Gözlerini kısıp baktı, "O kadar da kötü değildim bence."
Dediğini duymazdan gelip önceden gittim. Gerçekten neden bilmeden o riske giriyordu ki?
Yanıma yetişince benimle beraber yürümeye başladı. Ayas'ın dersi bitmiş yanıma koşuyordu.
Onu görünce diz çöküp gelmesini bekledim. Ayas sarılacakken, Aral ayası kucağına alıp öptü.
Şaşkınlıkla bakarken ben Aral, "Ayascığım, annenin kolu rahatsız çok hızlı sarılma olur mu?" dedi.
"Tamam Baba." dedi Ayas ayağa kalkıp şaşkınlıkla ikisine baktım.
Aral Türkçe biliyor muydu, Ayas ne zaman Baba dedi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşin Hükümdarı; Loya Hatun
Ficción históricaMoğol İmparatorluğu'nun kralı, Tuğer'in kızı olan Loya, babasının hiç oğlu olmadığı için bir savaşcı gibi yetiştirilmesini ve daha sonra bir imparatorluğu yönetirken karşısına çıkacak şeylerle nasıl baş ettiğini anlatıyor. (Tamamen kurgudur, tarihle...