Annem gibi

46 5 7
                                    

Ayana memleketi olan Kırgızistan'a gidecekti. Bunun için Loya, oğlunu orda iyi şartla büyütmesi için bir sürü imkan vermişti.

Ayana gittikten sonra Loya Urumchi'ye gitti ordaki durumları görmek için.

Ernoyan Beyi orda görevlendirmişti. Şehir önceki gelişine göre çok daha iyiydi. Herkes çalışıyordu ki zaten bu halk Çin'in egemenliğindeyken çok fazla çalıştırılmıştı çocuğundan yaşlısına herkes çalıştırılmıştı ama şu an en önemlisi severek işlerini yapıyorlardı. Ama çocuklar çalışmıyor eğitim alıyorlardı.

Düşünürken yaşlı bir adam geldi yanına, babasının bir zamlar en yakın arkadaşı olduğunu söyledi.

"Baban öldükten sonra bizim umudumuz kalmamıştı taa ki sen gelene kadar. Amcan Çiçi'yi öldürmüşsün-" bunu derken Loya'nın aklına bir soru geldi,

"Babam neden Çiçi'yi öldürmemişti peki?"

Yaşlı adam, "Gökçe (Loya'nın annesi) vurulunca senin şans eseri kurtaran kişi Çiçi'ydi. Baban da yemin etmişti öldürmemek için."
İç çekip devam etti, "Ama Çiçi ondan sonra hiç durmadı Çin'e yardım ediyordu."

Bunca şeyi yeni öğrendikten sonra dalmıştı düşüncelere o sırada Ayas'ı gördü Loya, onun yanına gitti hemen. Ayas Loya'yı görünce gülümsemişti.

Loya yanına çağırdı eliyle, Ayas gelince "Nasılsın bakalım?" Diyip saçını okşadı. Ayas cevap vermeyecekti biliyordu ama Ayas birden "Iyi" dedi.

Loya şaşırmıştı ama hoşuna gitmişti. "Sen hangi evde kalıyorsun?" Dedi Loya.

Eliyle küçük bir evi gösterdi, "O evde" dedi. "Tek mi?" Başını salladı Ayas.

Aslında Ayas'a o bakabilirdi kısa sürede baya ısınmıştı Ayas'a

"Benimle gel sen benim evimde yaşa" Ayas, "Senin de ailen yok mu?"

Buruk bir gülümseme ile "hmhm yok" dedi. Ayas itiraz etmemişti. Loya yardımcısını çağırıp, "Ayas da bizimle geliyor. Eşyalarını toplayın." Ayas'a dönüp, "Eşyaların var mı?", "Annem ve babamın hatıraları var sadece."

"Hmm tamam al gel hadi." Ernoyan Beyle konuşup çıktılar yola.
.
.
.
Loya'dan;

Eve gelmiştik. Ayas'ın olması bana iyi gelecek gibiydi, yalnız kalmayacaktım.

Ayas'ı, babamın beni büyüttüğü gibi büyütecektim. Ayas'a bir oda vermiştim ve iki cariye ona bakacaktı. Ben de orduyu kontrol etmeye geldim.

Her şey güzel ilerliyordu. Yardımcısı, "Hanımım haber var." Kimden acaba kağıdı aldım "Timuçin imparatorluğu" yazıyordu, açtım
"Seninle görüşmek isterim, İki Moğol-Türk imparatorluğu olarak birbirimize destek olmamız gerekiyor diye düşünüyorum. Sizi imparatorluğumuza bekleriz."

                                   "Kral Timuçin"

Kral Timuçini daha önce çok kez duymuştum babam yaşıyorken çok ittifak kurulmuştu Timuçin imparatorluğu ile ve bu olaya sevinmiştim.

Eve döndüğümde akşam olmuştu. Ayas'ın odasına gittim ilk başta, kapıdaki cariyeye, "Yemeğini yedi mi?" dedim. "Evet efendim, yedi" dedi. Odaya girdim her şeyi yerleştirmişlerdi Ayas da her bir yana ailesinin hatırlarını koymuştu.

Yanına gittim, "Uyumadın mı sen bakalım?" Ayas sesimi duyunca hemen kalktı ve sarıldı hemen.

"Hayır seni bekledim." korkmuştu sanırım. "Hmmmm beni özledin yani" dedim. gülümseyerek, kafasını salladı.

"Hadi uyu bakalım şimdi" etrafa bakındı, korkuyordu tek kalkmaktan sanırım. "Benimle uyumak ister misin ben biraz korkuyorum da tek uyumaktan." dedim korktuğunu söylemezdi çünkü.

Başını salladı ben de, "Burda uyuyalım bence hem ondana da alışırsın hem de ben korkmam." Dedim gülerek o da olur dedi.

Yanına uzandım kıyamam çok küçüktü daha niye bunu yaşıyor ki. Aklıma Ayana ve doğacağı oğlu geldi gözlerim doldu birden.

Ayas görmesin diye sarılıp, "uyu hadi" diyip saçlarını okşadım. "Senin saçların neden bu renk" dedi birden. "Acımasız biriyim herhalde."dedim. "Acımasız değilsin ki sen, bana annem gibi hissettiriyorsun." Annesi gibi mi?
.
.
.

Ateşin Hükümdarı; Loya HatunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin