7.Bölüm

3.8K 193 34
                                    

Sonunda beni o lanet yerden çıkarıp hastaneye getirmiştiler. Polisler ifademi aldıktan sonra odaya Kaan girmişti.

Dakikalardır sessizdik. Yüzüne bakacak cesaretim yoktu. Ona inanmamıştım, kalbini kırmıştım ama o yine de beni kurtarmaya gelmişti. Polisi bile çağırmıştı.

Gözlerimden iki damla süzülüp çeneme doğru inerken "Ben çok özür dilerim." dedim hıçkırarak.

Ondan ses çıkmıyordu. Devam ettim.

"Ben salakmışım. Hayır salak da değil tam bir aptalım ben!"

"Değilsin." sonunda yerde olan bakışlarını bana çıkardı.

Ağladığımı görünce oturduğu koltuktan kalktı ve yatağın yanında durarak eğildi ve yanaklarımdan akan yaşları usulca sildi. Dokunduğu her yer yanıyordu.

"Özür dilerim, özür dilerim." Dedim ağlarken.

"Tamam iyisin ya o yeter." Dedi sakince.

"Değilim, iyi falan değilim. Affet beni ne olur." Dudağım aşağıya doğru büzülmüş, ıslak kirpiklerim arasından ona bakıyordum.

"Eren, uyumalısın." Gözlerime bakmıyordu, benimle yumşak tonda konuşmuyordu.
Bana gerçekten kırılmıştı belki de bana yapılanların sebepsiz yere olmadığını düşünüyordu. Hiç bir şey bilmiyordum. Bildiğim tek şey onu kaybetmek istemememdi. Tek arkadaşımı kaybetmek istemiyordum.

...

Her ne kadar istemesem de hazırlanıp okula gittim. Yine benimle dalga geçileceğini bildiğim halde.

Sınıfa girdiğimde herkesin bakışı bana döndü. Hepsi iğrenerek bakıyordu bana.

"Orospumuz da geldi!" Onun bağırmasıyla bana bakmayanlar  bile bakışlarını bana çevirdi.

"Iyy 4 adamla yatmış bir de." burnumun sızladığını hiss ediyordum.

İnsanlar hep böyleydi işte ne olduğunu sorgulamadan seni yargılarlardı. Ne yaptığın, nasıl yaptığın pek de umurlarında olmazdı. Tek istedikleri seninle dalga geçecek ve ya yüzüne vuracak bir şey bulmaktı. Ve kötü insanlar hep kötü görecek bir şey bulurlardı.

Yerime geçerken yine iğrenen gözler üzerimdeydi.

"Oturmasın kimse şunun yanına bizimle de yatar felan." Kahkaha attı. Onun komik olarak görüp konuştuğu şey benim saatlerce ağlamama sebepti.

Bakışlarımı sınıfın kenarında ayakta durup duvara yaslanmış bir çift kahve göze çevirdim. Beni korumasını 'o öyle biri değil', 'kes sesini' ve ya sadece bana bakarak 'yanındayım' demesini istedim ama gördüğüm tek şey gözlerini benden çekip başka bir yöne bakan kahvelerdi.
Yalvarırcasına bakıyordum gözlerine ama o yine çevirmedi gözlerini bana.

Sadece bir kaç arkadaşıyla beraber arada bir kaç kelime bir şey konuşuyordu. Gözleri doluydu onun da. Bana kırgın olduğunu bilmek canımı fazlasıyla yakıyordu.

Tüm gün sınıf arkadaşlarımın bana karşı kullandığı iğrenç sözleri dinlemek zorunda kalmıştım. Sonunda bu lanet olası berbat gün bittiğinde kendimi dışarı atmıştım. Kimseyi görecek, duyacak halim yoktu. Bir kişi hariç.

O benimle konuşmuyordu, yüzüme bakmıyordu, artık yanımda da oturmuyordu. Artık tam anlamıyla yapayalnız kalmıştım. Onu da kaybetmiştim. Ellerimden kayıp gitmişti hem de benim aptallığım yüzünden.
Kendimi asla affetmeyecektim. Gidip ona bir şey diyecek, af dileyecek ya da beni affet diye yalvaracak cesaretim yoktu. Artık o da tüm insanlar gibi nefret ediyordu benden. Tüm insanlar gibi iğreniyordu o da benden. O kadar acınası haldeydim ki ne yapacağımı bilmiyordum. Bilemiyordum.

Eve girer girmez hemen gidip yatağıma girdim ve yorganı başıma kadar çektim. Çok canım yanıyordu. Her yüzüne baktığımda bakışlarını çekmesi aklıma geldikce deli oluyordum. Bu düşüncelerle nasıl uyuduğumu ben bile anlamadım.

...

Kantine inmiş, pencereye yaslanmış olan bir masada tek başıma oturuyordum.

Her zaman olduğu gibi.

Bir zamanlar onunla gülüşerek bir şeyler yediğimiz ve konuştuğumuz anlar aklıma gelince yine gözlerim doldu.
Asla okuyamadığım kitabımın sayfalarını çevirirken başımı kaldırdım ve bakışlarımı kantinde gezdirdim. Gözlerim bir masada gülerek bir şey konuşan sarı saçlı bir kız ve Kaan'da durdu. Anında sol yanımda bir şeylerin koptuğunu hiss ettim. Yanıyordum sanki, hem de cayır cayır.
Bakışlarım dakikalarca onlarda kaldı. Benim varlığımı çoktan unutmuş, kendine başka bir arkadaş bulmuştu bile. Kim bilir belki de sevgilisiydi. Bu cümle benim canımı o kadar yakmıştı ki. Neden böyle olduğunu bilmiyordum. Bana neydi ki bir sevgilisi olmasından. Bana neydi ki ne hakkında konuştuklarından. Bana neydi ki neye güldüklerinden. Belki de bana gülüyorlardır. Ne kadar acınası olduğuma ne kadar salak olduğuma gülüyorlardır. Sonunda kendimi tutmaktan kıpkırmızı olmuş bal gözlerimi onlardan çektim ve dışarıya baktım. Hava bu gün bulutluydu ve hafif yağmur çiseliyordu. Ne kadar da güzel bir havaydı.

Koyu yeşil yapraklı çam ağaçlarının üzerine küçük yağmur damlaları düşüyor,onlara hayat veriyordu. Keşke birisi de bana böyle hayat verse. Kanayan yaralarıma derman olsa..

Ders bittiğinde dışarı çıktım ama çok adım atamadan yağan şiddetli yağmura baktım. Eğer bu havada gidersem muhtemelen hastalanıp ölürdüm ama başka çarem de yoktu.
Öne bir adım atmıştım ki birisi tarafından engellendim. Arkamı döndüğümde günlerdir yüzüme bakmayan hareleri gördüm.

"Al." elindeki siyah şemsiyeyi bana uzattı.

"Hasta olma." Ben bir şey diyemeden şemsiyeyi elime tutuşturup hızlıca koşup görüş açımdan çıktı.








Bu kitabı çok önceden yazmaya başlamıştım. Ocak ayından beri...
Bu yüzden elimde bir sürü taslak var hepsini düzenleyip yayınlıyorum.
Ama belki de fark ettiniz. Bölümler biraz acemice yazılmış, pek bir değişiklik yapmak istemediğim için hiç bir şeyi değiştirmiyorum hatalarım varsa affola. Tek kelimeyle berbat yani kitap dmfjfkfk

Eğer daha kaliteli bir şey okumak isterseniz profilimde 'Nasıl unutur kalbim' isminde bir şaheser var. Onu okuyabilirsiniz. Pişman olmayacaksınız efm.

OKUMAYIN AMK BU KİTABI.

BAL ÇOCUĞUM |BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin