33.Bölüm

1K 52 17
                                    

Kapıları kilitli olan arabada sessizce otururken elalarımı kafasını pencereye çevirmiş çocuğa sabitledim. Çok, çok sinirliydi.

"Ben korkudan kafayı yiyeyim sen git o piçin arabasına bin." Öfkeden kırmızılaşmış gözlerini bana çevirdiğinde iyice yerime sindim.

"Ya sana bir şey yapsaydı? Ha? Sana diyorum ya bir şey yapsaydı!?" Ses çıkarmadan oturmuşken başımı kaldırıp gözlerine bakamıyordum.

"Ya ben senin için nelerden vaz geçtim ama sen.." Dediğiyle dolu dolu olmuş gözlerimi saklamadan yorgun yüzüne baktım.

"Sense küçük bir problemde hemen terk ediyorsun beni, kaçıyorsun. Ve hep....hep benim sana gelmemi bekliyorsun." Gözlerimden yaşlar birer birer süzüldüğünde sustu ve yeniden kafasını pencereye çevirdi.

"Özür dilerim." Ağlamam şiddetlendiğinde ellerimle yüzümü kapattım.

Gözyaşlarımı silmiyordu ya da ağlamama kızmıyordu. Sessizce oturmuş, pencereden hafif çiseleyen yağmuru izliyordu.

Ben bunun farkındalığıyla hıçkırarak ağlamaya devam ederken ellerimi yüzümden çektim. Gözlerimi silip önüme bakmaya başladım ve titreyen sesimle "Ayrılacak.." Yutkundum. Boğazımda bir düğüm oluşmuştu ve yutkundukca yakıyordu beni.

"Ayrılacak mısın benden?" Titreyen ses tonum ona etki etmezken hiç bir şey demedi ve arabanın motorunu çalıştırıp sürmeye başladı.

Nereye gittiğimizi bilmiyordum ve bunun bir önemi yoktu. O yanımda olsun yeterdi.

Sonunda yeniden Kaan'ın evine geldiğimizde kalbim korkuyla çarpmaya başladı. Arabadan inip eve doğru bir adım attı, kafasını çevirip yerimden kıpırdamadığımı görünce arabanın etrafında dolanıp kapının önüne geldi ve açtığı gibi beni kucağına aldı.
Buna epey şaşırmıştım çünkü Kaan sinirli olduğunda bana asla yaklaşmaztı kalbimi kırmamak için. Şimdi ise konuşmuyordu ama ilgileniyordu benimle. Kıyamıyordu işte.

Burnumu çekip çekinerek boynuna sarıldım. Bir şey demediğini görünce başımı da omzuna yaslayıp kollarımı iyice sıkılaştırıp gözlerimi kapattım. Çok yorgundum, sadece huzurlu bir hayat istiyordum ama bir türlü olmuyordu. Her şey bir birine giriyordu her seferinde.

Evin sessiz olduğunu görünce anne ve babasının gittiğini anladım sormaya epey çekinsemde kendimi tutamadım ve "Annenle baban gitti mi?" Diye sordum.

"Kavga ettik ve gittiler. Eğer kaçıp gitmeseydin yanımda durup benimle ilişkimiz için onlarla savaşırdın." Sesi hala sinirli çıktığından hala bana karşı kırgın olduğunu anladım.

"Ben.." Diyecektim ki "Sen tam bir korkaksın." Diyerek sözümü kesti.

Ne diyebilirdim ki? Haklıydı.

Bana karşı olan öfkesi de kırgınlığı da haklı sebeplerdendi.

Yeni yaşı kurumuş gözlerim yeniden sulanırken dudaklarımı büzerek başımı boyun girintisine sokup saklandım. Yüzüne bakamıyordum.

Merdivenleri çıkıp misafir odasına doğru yürüdüğünde benimle yatmayacağını anladım. Eğer benimle uyumazsa sabaha kadar ağlardım. Kapıyı açıp odaya girdiğine beni yatağa bırakmak istedi ama boynuna sıkıca sarıldığım için indiremiyordu.

"Sarılmayı bırak ve yatağa yat." Dedi düz, ifadesiz bir sesle.

"Bırakma beni, nolursun." Ağladı ağlayacak tonda olan sesimin ona etki etmesini istedim.

İlk defa ağlamama kızmasını, gözyaşlarımı silmesini istedim.

Derin bir nefes alıp odadan çıktı ve kendi odasına girdi. Beni yavaşca yatağa bırakmak istediğinde bu sefer engel olmadan indim ve yatağının sol tarafına yattım. O da dolanıp sağ tarafa geçtiğinde üzerindeki tişörtü çıkardı ve ışıkları kapatıp yorganın altına geçti. Bana sırtını döndüğünde dolan gözlerime lanetler okudum.
Dayanamıyordum, bana soğuk yapmasına, kırgın olmasına.

BAL ÇOCUĞUM |BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin