6. Bölüm

4K 216 24
                                    

Ben girdikten beş dakika sonra gelmişti sınıfa, yüzü asıktı. Benim yüzümden olduğunu bildiğim için kendimi aşırı kötü hiss etmiştim. Ama bana neden onun  inatla kötü biri olduğunu söylediğini bilmiyordum. Bence Kerem çok iyi ve komik biriydi. Onun bana zarar vereceğini hiç sanmıyordum. Gelip yanıma oturdu ama hiç yüzüme bile bakmadı. Ben de çok takmamaya çalışıp gelen hocayla ayağa kalktım. Sanırım işler iyi gitmeyecekti.

...

Dersler bittiği için çantamı toparlayıp ayağa kalktım. Merdivenleri inip kendimi okulun bahçesine attım ve temiz havayı ciğerlerime çektim. Bu sırada omzumda bir el hiss etmemle arkama döndüm. Kerem bana gülümseyerek bakıyordu.

"Merhaba." dedi mavi gözlerini etrafda gezdirirken.

"Merhaba." dedim ben de ona karşılık olarak.

"Seni bir yere götürmek istiyorum." sonunda bakışlarını bana çevirmişti. Sanki görmek istemediği bir şeyi görmeyip sevinmişti.

"Nereye?" Merakla sordum.

"Sürpriz."
"Hadi gidelim." Benim daha bir şey dememe izin vermeden kolumdan tutup sürüklemeye başladı. Ben de ona ayak uydurup yürümeye başladım.

Yolda ikimizde yan yana yürürken havanın hafiften karaldığını gördüm ama yanımda Kerem olduğu için korkmanın bir anlamı olmadığını düşündüm.

"Biliyor musun Kaan senden uzak durmamı söyledi." Dedim yerdeki taşla oynarken.

"Neden?"

"Kötü bir insanmışsın." Bakışlarımı kaldırıma sabitlemiştim.

"Öyle mi?"

"Hıhım."
"Bu arada biz nereye gidiyoruz ara sokakla?" Hava karardığından dolayı hafif ürkmüştüm.

"Ah, Eren. Keşke onu dinleseydin." Yüzüne hin bir gülümseme yayılmıştı.

"Nasıl yani?" Adımlarını yavaşlattı. Ben bir kaç adım önde duruyordum ondan şimdi.

Beni sırtımdan iterek depo gibi bir yere soktu. Ve hemen ardımdan o da girip demir kapıyı bir kaç kilitle kilitledi.

"S-sen ne yapıyorsun?" Korkuyla dolup taşan elalarım gözlerinde dolanıyordu.

Gürültülü bir kahkaha sundu ortaya.

"Gerçekten çok yazık. Ama güzel para kazanacağım biliyor musun?" Umursamazca söylediği sözlere anlam vermemiştim.

"N-ne?" Karanlık odayı sadece büyük pencereden odaya yansıyan ay ışığı aydınlatıyordu. Etraf ise tamamile karanlıktı. Karanlıktan üstü olmayan, çıplak dört adam çıktı. Hepsinin yüzünde garip bir sırıtma vardı. Etrafımı dönüp hepsine korkan gözlerle bakarken Kerem

"Küçük bebek birazdan burada inleyecek." Dedi. Beşi birden kahkaha attığında kalbimin korkuyla attığını anladım.

"Hayır, şaka değil mi?" Elalarım yaşlarla parlıyordu.

"Ne yazık ki bebek."
"Ama teşekkür ederim, sayende zengin olacağım."

"Hayır, lütfen yapma." İki iri adam kollarımdan tuttu ve beni geri geri sürüklemeye başladı.

"Dokunmayın bana! Bırak!" Dedim kollarımı tutan adamlara karşın.

"Boşuna uğraşma kimse duyamaz sesini." İğrenç bir gülümsemeyle bakıyordu yüzüme. Ben onun çok iyi bir insan olduğunu düşünürken oysa beni o adamların önüne atıp para kazanacaktı. Keşke Kaan'ı dinleseydim. Keşke bir şeyler bildiğini anlasaydım. Ona kızmıştım ama ben gerçekten de salaktım.

"Yapma nolur." dedim son kez şansımı denerken. Gözlerimden yaşlar akıyordu artık.

Adam beni zorla bir sandalyeye oturtup iple kollarımı ve ayaklarımı bağlamaya çalıştı. Bense var gücümle debeleniyor, ellerinden kurtulamaya çalışıyordum ama mümkün değildi. O kadar güçlülerdi ki hiç bir haraketim onlara etki etmiyordu. Arkadaş dediğim insan ise tam önüme bir sandalye koymuş keyifle elindeki kahveyi yudumlarken bana bakıyordu.

Artık tüm umudum tükenmişken siren sesleri duydum. Kerem hemen panikle ayağa kalkıp

"Kim polis çağırdı lan!?" Diye bağırdı.

"Sen yaptın değil mi lan piç?!" dedi ve üzerime atlayıp yüzüme bir kaç yumruk geçirdi. Ağzıma gelen kan tadından dudağımın patladığını hiss ettim. Ama ben çağırmamıştım. Ne zaman yapabilirdim ki bunu.

Beni baya hırpaladıktan sonra yüzünü adamlara çevirdi ve "Götürün bunu odaya biriniz!" Dedi.

Haraket edecek gücüm kalmamıştı.
Adam hızla ellerimi ve bacaklarımı çözdükten sonra beni bir çuval misali sırtına alıp hızlıca başka bir odaya götürdü. Burası yatak odasıydı ve her yerde kan vardı. Midem bulanırken kalkmaya çalıştım ama nafile..
Her yerim o kadar ağrıyor ve sızlıyordu ki bırakın kalkıp haraket etmeyi ağlayamıyordum bile.

Adam üzerime doğru eğilip dudaklarıma yaklaştığında gözlerimden iki yaş firar etti.

"Dokunma bana." dedim fısıltıyla. Ona engel olacak gücüm yoktu.

Ama bu cümle onda hiç bir etki yaratmamıştı ve boynuma doğru yaklaşmaya devam ediyordu  gözlerimi kapatıp ölmeyi dilerken dışarıdan kurtarıcımın sesini duydum. Erkeksi ve gür sesiyle adımı çağırıyordu.

"Eren!  Nerdesin?" Dedi bir kez daha bağırarak.

Tüm gücümü toplayıp
"Buradayım!" Dedim bağırmaya çalışarak ama adam elini ağzıma götürüp kapattı ve boynumu emmeye başladı.
Kapı güçlü bir sesle kırılırken Kaan ve arkasındaki bir sürü polisi gördüm. Polislerden biri sert bir şekilde adamı üzerimden çekerken bense yerimden kıpırdayamıyordum.

Sadece gözlerimden yaşlar akıyor, bu olanların bir rüya olmasını umuyordum.
Kaan yanıma gelip başımı kaldırdı ve tüm bedenimde gezdirdi gözlerini.

"İyi misin?" Dedi sonunda sesi titrerken. Gozleri doluydu.

"İyi ki geldin." dedim. Sımsıkı beline sarıldım. O olmasaydı tüm hayatım boyunca unutamayacağım bir travmam olurdu belki de. Şimdi ise tüm bedenim pişmanlık hissiyle yanıp tutuşuyordu.

BAL ÇOCUĞUM |BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin