15.Bölüm

2.7K 129 17
                                    

Dudaklarıma yaklaşıp "Benim ol.." dedi.

Sessizce yüzüne bakarken "Benim olmanı istiyorum." Diye tekrar etti.

Sonra dudaklarını dudaklarıma bastırdı ve emmeye başladı dolgun dudaklarıyla dudaklarımı.

Sonra ellerini bedenime sürterek aşağıya doğru haraket ettirdi ve kalçamda durdu. Yavaş haraketlerle okşarken dudaklarıyla da boynumu emmeye devam ediyordu.
Nefes sesleri bembeyaz odada yankılanırken boşta olan elini saçıma getirdi ve terlemiş saçımı geriye ittirip büyük bir öpücük kondurdu açıkta kalan alnıma. Sonra kulağıma doğru

"Benim ol bal çocuk." Diye fısıldadı.

Nefes nefese yataktan fırladım. Bu ne biçim rüyaydı böyle? Neden onu rüyamda böyle saçma sapan bir şekilde gördüğümü anlamamıştım. O görüntüler aklıma gelince elimi dudağıma götürdüm. Gerçek olsaydı..

Ne gerçeği be? İyice saçmalıyordum.

Yataktan kalkıp saate baktım. Daha erkendi ama bir kere uyandığım için devam edemezdim bu yüzden kalkıp üzerimi giyindim. Aşağı indiğimde annemi görünce epey şaşırdım. Genelde evde bulunmazdı. Hala aklımda gördüğüm edepsiz rüyanın kareleri varken anneme bakıp

"Günaydın." Dedim buz gibi sesimle.
Onunla aylar öncesinde dövüldüğümde konuşmuştum.

Hiç bir şey demeden önünde duran bilgisayardan işine devam etti. Bazen böyle davranması çok koyuyordu. Beni neden sevmediğini anlamıyordum. Ben hiç bir şey yapmamıştım ki ona, tek suçum zorla evlendirildiği adamın oğlu olmamdı.

Omzuna kadar gelen sapsarı saçlarını geriye iterek bakışlarını bana çevirdi. Gözlerimi ve saçlarımı ondan almıştım. Bir birimize bakarkenki soğuk bakışlar da bir birinin aynısıydı.

"Neyin var?" Dedi sorgularcasına yüzüme bakarken.

Dediği şeyden bir şey anlamazken
"Hiç bir şeyim?" Dedim

"Gözlerine ışık gelmiş." Dedi bakışlarını yeniden önündeki bilgisayara çevirip durgun sesiyle konuşurken.

Gözlerime ışık mı gelmişti? Bu mutluluğun göstergesi miydi?
Peki,ben neden mutluydum ki?

....

Sırama yerleşmişken zilin çalmasıyla kapıya baktım. Gelmemişti.

Birazdan hoca içeri girdiğinde benim gözlerim hala kapıdaydı. Ve sonunda kapı tıklamasını duyduğumda içeri saçları bir birine girmiş Kaan içeri girmek için izin aldı. Yanıma oturduğunda gözlerimi ona çevirmedim.

Utanıyordum.
Dün gece onunla ilgili sapıkça rüyalar görmüştüm ve şimdi onu görünce tüm görüntüler birer birer aklıma doluşuyordu.

Ders başladığı ve hoca dersi anlattığı için bana bir şey diyemedi ve dersi dinlemeye koyuldu. Ama biraz sonra sıkılıp başını sıraya yasladı. Nede olsa babası okul sahibiydi. Dersi dinlemese de olurdu.

Sonunda teneffüs zili çaldığında hızlıca yerimden kalkıp yürümeye başladım. Çünkü birazdan beni sorguya tutacaktı. Arkamdan geldiğini hiss ettiğimde daha da hızlı yürümeye başladım. Sonunda bana yetişip kolumu tuttu ve rastgele boş olan odalardan birine sokup sırtımı duvara yasladı. Kalp atışlarım hızlanırken

"Benden niye kaçıyorsun?" Dedi o da nefes nefese.

"Kaçmıyorum." Tam olarakta onu yapıyordum.

"Yanlış bir şey mi yaptım? Üzüldün mü? Ağladın mı yoksa!?" İki dakikada kendi kafasında kurup sinirlenmişti. Ağlamamı sevmiyordu, üstelik onun yüzünden ağlıyorsam hiç sevmiyor, deliye dönüyordu. Gözyaşlarımla ne gibi bir sorunu vardı anlamıyordum.

"Üzmedin, bir şeye de ağlamadım."

"Niye kaçıyorsun o zaman?"

"Gidiyorum ben." Deyip hızlıca kapıyı açıp sınıfa doğru koşmaya başladım. Ona verecek bi' cevabım yoktu. Rüya gördüm orada da dudaklarını sömürüyordum diyemezdim. Bu yüzden en iyi yöntemimi kullanıp kaçmayı seçmiştim.

Okul çıkışı yine Kaan'ı beklemeden yalnız yürümeye başladım. Garip hiss ediyordum. Benim ona karşı farklı hisslerim mi vardı? Ama bu
'farklı hiss' ne anlama geliyordu ki?
Bunları düşünürken eve vardığımı fark ettim. İçeri girdiğimde daha fazla düşünmemek için odama çıkıp kendimi derin bir uykunun kollarına bıraktım.

....

Sessizce zilin çalmasını beklerken kafamı pencereye taraf çevirdim ve gördüğüm manzarayla kaşlarımı çattım.
Kaan bir kızla kahkahalar atarak konuşuyordu. Benleyken hiç böyle gülmediği aklıma gelince burnumun direği sızladı. O da gözlerini bana çevirince göz göze geldik. Bir kaç saniye baktıktan sonra kaşlarını çattı. Hızlıca kızın yanından kalkıp okulun kapısına doğru yürüdü. Benim yanıma geldiğini bildiğim için boğazımdaki acı tadıyı geçirip, normal hale dönmeyi denedim. Ama nafile.

"Bal çocuk, ne oldu?" Ellerini yanaklarıma koyup sordu.

"Hiç bir şey." Bakışlarımı çevirdim.

"Bir kaç gündür iyi değilsin. Bir sorun mu var?" Çenemden tutup başımı kendine taraf çevirdi.

"Bana anlatabilirsin. Korkma benden.."

Sadece gözlerine bakıyordum. Hiçbir şey söyleyemiyordum. Tanrı aşkına ne oluyordu bana?

"Bak ben herkese kötüyüm ama sana sonsuza kadar iyi olurum."

Yaşlardan dolayı parlayan gözlerimde sevinç ışıkları da parladı.

"Teşekkür ederim." Dedim sakince.

Ona karşı farklı hisslerim vardı. Bundan emindim. Peki bu hisslerin anlamı neydi? En önemlisi o da bana karşı bu hissleri besliyor muydu?

BAL ÇOCUĞUM |BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin