1.YABANCI

245 19 1
                                    

Kaybolmuş hayatlara..
Eksik kalacak yarınlara...

Annesini kaybetmiş bir kızdım ben anne ne demek bilmeden yaşayan bir kız. Dört yaşımda donmuş gibi geçti senelerim babam annemden görmediğim ve asla görmeyeceğim şevkati onyedi seneden beri elinden geldiğince göstermeye çalışmıştı. Eksik hissediyordum ama babam yanındayken kalbim o kadar çok acımıyordu,
ya da alışıyordum artık..
Alışmak; bir eve alışmak, bir şehre alışmak kolaydır ama küçük bir çocukken annesizliğe alışmak acı çektirici..
Düştüğünde ayağa yalnız kalkmak çok zor...
Dört yaşımda kalmıştım annesiz, babam ben ve annemden kalan hizmetlimiz susam teyzeyle birlikte tam dokuz yaşıma kadar yaşamıştık.
Doğum günümde beni bir bayanla tanıştırdı babam, görüştüğü kadınla. Üç sene boyunca esmanın bize gelmesi ve bana bazı konularda yol göstermesiyle onu sevmeye başlamıştım, hiçbir zaman onu annemin yerine koymadım bunu aklımın bir köşesinden bile geçirmedim ..
Babamla evlenip bizimle yaşamaya başladığında artık daha yakındık, koyu kumral beline kadar olan saçları, uzun boyuyla çok ilgi çekici bir kadındı. Beni hiçbir zaman yatağımın başına gelip öperek uyandırmamıştı ve ben bunu hiçbir zaman istememiştim..
Ben dört yaşımdan sonra hiçbir zaman öperek uyandırılmamıştım.. Kokusunu bile hatırlamadığım annem, son sabahında uyandırmıştı beni kokumu içine çekerek öperken.. O gün anlamıştım ben eksik kaldığımı yarım kaldığımı..
Boynuma kadar çekili yorganımı koltuk altımın altına aldım ve gözlerimi yoğun geçecek bir cumartesi günüyle araladım..
Soğuk kış gününün yanı sıra sıcak olan yorganımın altından istemeyerek kalktım ve odamdaki kendi banyoma gittim. Üstümdeki kumaş parçalarını kirli sepetine koyup sıcak suyun başımdan aşağıya dökülmesine izin verdim...
Yasemin kokulu şampuanımdan bolca elime sıkıp saçıma sürdüm ve iyice durulanıp odama geri döndüm. Siyah iç çamaşırlarımı üstüme geçirdikten sonra siyah taytımı ve mavi kazağımıda kollarımın arasından geçirdim. Üstüme mavili kırmızılı bir hırka giyip makyaj masası adıyla geçen ama benim sadece Tokalarımın durduğu küçük sepetten mavi şifon bir bandana alıp saçlarımın altından bağladım. Kendime aynada bakma gereği duymadan aşağıya indim.
Susam teyze izinli olduğu için sofrayı esma hazırlamıştı, mutfakta kurulu olan masaya oturup ayakta salatalıkları kesen esmaya günaydın dedim.
''Bugün erkencisin Canım''
''Merve ve Sevgi'yle alışverişe gideceğiz'' dedim yüzümü buruşturarak, alışverişten nefret ederdim, ayaklarına karasular inene kadar dolaşıyorsun ve hiçbir şey bulamıyorsun, berbat bir şey..
''O Zaman kızlarla zorlu bir günde sana kolay gelsin''
Sevgi ve Merve, ailemden sonra en yakınlarım; çocukluk, ilk okul, lise ve hala aynı okulda aynı sınıftayız. Sevgi oturduğum sitede bir sokak üstümde Merve ise bir sokak altımda oturuyor, bugün beni kitap almak dışında evden çıkarma sebepleri ise Sevgi'nin yeni erkek arkadaşı ile bulaşacak olması.. Ve dolabında bir sürü giyilmemiş hala üstünde etiketi duran kıyafeti olmasına rağmen kıyafeti yok..
''Günaydın güzellerim''
Babamın koyu renk takım elbisesi, uzun boyu koyu saçları ve kahverenginin değişik bir tonu olan gözleriyle aramıza katılmasıyla kafamı ona çevirdim..
Esmanın yanağına ve benim yanağıma bir öpücük bıraktıktan sonra yerine geçti. Bana gözlerini süzerek baktı ve aklından geçen meraklı sorular dudaklarından döküldü..
''Sen cumartesi günü bu saatte kalkmazsın haziran''
''Sevgi ve Merve desem''
''Anladım..''
Beni konuşturtmamasına sevinmiştim, konuşmayı gülmeyi gezmeyi fazla seven biri değilimdir.
''Rıfat'cım sen kaçta dönersin bugün pazartesi olan toplantıya girmeden evraklara bir göz atalım''
Diye konuşmaya başlayan babam ve esmanın konuşmalarına kulak misafiri olmadan kahvaltımı ettim.
Elimdeki son lokmayıda ağzıma atıp kalktım masadan odama gidip çantamı ve montumu aldım sarı saçlarımın arasındaki şifon bandanayı çıkardım ve aşağıya tekrar indim.
Babam çıkmıştı, saate baktığımda on'a bir vardı kızlarla tam onda sitenin çıkışında buluşacaktık geç kaldığım ve azar işiteceğim için biraz daha hızlı davranarak dış kapıya doğru yürüdüm, botlarımı giyeceğim sırada esma mutfak kapısından göründü.
''Çıkıyor musun Canım?''
''Evet.. Dışardan istediğin bir şey var mı?''

KARANLIĞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin