12.RÜYA

90 12 0
                                    




Ölüye benziyorum, yaşıyorum ama hissetmiyorum. Kalem bitmiş ama sayfalar hala rüzgârla dönüyormuş gibi.
Satırlarında yazı olmayan sayfalar ne kadar ilgi çekiciyse o kadar işte..
Tarifsiz bir tat buluyor vücudum, bir o kadar da aynı sakinlikte esmeye devem eden bir rüzgar gibi ilgisiz..
Tırnaklarımın kenarındaki yaraların ağrısı kadar acım dokunduğunda ağrıyor, onlarla uğraşmasan yok olup gidecek yaralar ama inatla taze yaraların üstüne yeni yaralar ekleniyormuş gibi bedenim..
Zaman sanki Donmuş, hiçbir şey duymuyorum, Kulaklarım sanki sağır olmuş gibi, nefes alamıyorum, göremiyorum ve en önemlisi hiçbir şey hissedemiyorum..
Aciz bir yavru kuş gibiyim kanatlarımı çırpıyorum ama uçamıyorum, kanadımı her çırpışımda derimin altındaki kemikler derimi eziyor gibi.. Canım yanıyor ama ben müdahale edemiyorum..
Nefes almadığım her saniyede Ciğerlerim yanıyor, sanki milyonlarca diken göğsüme batıyormuş gibi..
Cennet ve cehennem arasına sıkılmış gibiyim ne cenneti istiyorum ne cehennemi.. Ben sadece aciz dudaklarımın üstündeki doyumsuz dudakların üzerinden çekildiği zamandan önceki gibi derin bir nefes almak istiyorum..
Ben artık yavaşlayan kalbimin Kısık sesini değilde onun karşısındaki hızlı atışlarını duymak istiyorum..
Onun karşısındaki bu güçsüzlüğümü değilde annemin karnındaki masumluğumu istiyorum..
Sonsuzluğu değilde güzel yaşamı istiyorum..
Umutsuzluğu değilde umudu istiyorum..
Onsuzluğu değilde onunla Olmayı istiyorum..
Gözlerimi açıp koyu mavilerine bakmak istiyorum..
Kulaklarımdaki çınlama yerine duymak istiyorum..
Ben onu hissetmek istiyorum, elimi kaldırıp yanağına götürmek ve onda kaybolmak istiyorum..
Öne eğik başımı kaldırıp derin bir nefes almak istiyorum..
Ama ben sadece istiyorum, çünkü ben karanlıktan korkuyorum..
Geçmişinden korkuyorum..
Dudaklarıma yapışan Dudaklarındaki acı tatı aldım ben.. umutsuzluğunu, mutsuzluğunu, güvensizliğini, acımasızlığını, sinirliliğini ve hissizliğini biliyorum artık. Onu biliyorum...
Dudaklarıma yapışan dudaklarıyla hissetim bunları ve o dudaklarını çektiği an bütün duygularımda Çekildi benden..
Tek kaldım, yarım kaldım..
Ama ben sanki hiç tamamlanmamıştım ki..

Önüme doğru Düşen Kafamı yukarı doğru kaldırırken ciğerlemin baskısına Dayanamayıp derin bir nefes aldım..
Gözlerim karanlıktan kurtulmuş ve artık açılmıştı..
Yağmurun sesini, cama vuran dolunun sesini duyabiliyordum artık..
Dizlerimin üstündeki ellerimi hissedebiliyordum..
Ve en önemliside burnuma dolan nane kokusu yakınımda olduğu için acı veriyordu ama ben nefes almaya devam edip acıyı içime atıyordum..

Boğazım yanıyordu ama ben Konuşmak istiyordum Karşımda duran adama bakmak yerine bağırmak istiyordum..

''Sen bana ne yaptın böyle''

'De ben böyle oldum..
Kendimi anlatamaz oldum..
Dondum..
Duygularımı yok ettin..
Kendimi kendime anlatamıyordum..
'Da hissiz kaldım..

Konuşmadan sadece Gözlerimin içine baktı, suratında yine o kendine özel ifadesizliği vardı..
Keskin yüz hatları daha dikkat çekiciydi artık tıpkı mavilerinin keskinliği gibi..
Kokusu rüzgarın iliklerine işlediğindeki acı gibi vücudumu acıtıyordu, dudaklarından çıkacak cümleleri bekledi ruhum ama konuşmadan gözlerini dakikada dört kez kırparak bana bakmaya devam ediyordu.

Ne de çok istiyordum oysa iki dudağının ortasındaki çizginin bozulmasını.
Bir şeyler söyleyip beni yine kendinde boğmasını..
Sol elini kaldırdığında yumuşak elini yanağıma koyacağını sanmıyordum..
Hatta küçük bir ihtimal bile vermiyordum..

''Şimdi oldu mu?''

Şimdi oldu mu?
Neydi bu?
Ne anlam çıkarmalıydım bu sözlerinden?
Kısa cümlesindeki sözlerinden o kadar çok anlam geçti ki hafızamdan, bir anda onunla ilgili onlarca hayal kurmuşum gibi oldu..

KARANLIĞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin