Ritim

598 46 1
                                    

Güzel bir akşam yemeğiydi. Yağızla da epey iyi anlaşmıştık, hatta onlar Ülküyle epey kaynaşmıştı. Serap Hanım da arada bir gelip, ekip olarak bizi sevdiğini söyleyip duruyordu. Ben de sevmiştim açıkçası, yiğidi öldür hakkını yeme demişler.

Şimdi patlatılan şampanyalarımızı yudumlarken kutlama yapıyorduk. Sevmiyordum ama ayak uydurmam gerekti. Tadı güzeldi ama bana fazla çarpıyordu. O yüzden fazla tercih etmiyordum.

Bir kaç yudum aldıktan sonra yüzümü buruşturup bardağı bıraktım. Çağan kısık bir gülüş attı. Ortam müzikliydi. Ona yaklaşıp konuştum.

"Çok çirkindi dimi?"

"Şampanya mı?"

"Hayır, yüz ifadem."

Yine güzel gülüşünden bahşedip kulağıma eğildi.

"Senin herhangi bir halinin çirkin olması söz konusu bile değil."

Gözlerine baktım, samimiydi. Öylesine konuşmuyordu. Elimi tutup biraz ileri çekti.

"Dans edelim mi?"

Ona uydum ama dans edemezdim ki.

"Ben bilmem ki, anlamam öyle şeylerden."

"Ben de bilmiyorum. Ritme ayak uyduracağız sadece."

Sahneye, dans edenlerin arasına ulaştığımızda ellerini belime yerleştirdi. Ellerim omuzlarını buldu. Avuç içlerim terliyordu, kalbimin sesi duyulacak diye tedirgindim. Neydi bu yüklü duygu Allah aşkına? Şarkının ritmine eşlik ederek salınıyorduk.

Ortamdaki loş ışıkta, parlayan dağınık saçları, gözlerindeki parıltılar, kusursuz çizilmiş çenesi, dudakları.

Çek bakışlarını çocuğun dudaklarından Tuana.

Gözlerine baktığımda, onun da bakışlarının benim dudaklarımda olduğunu farkettim. Tüm varlığımı bir ateş aldı o an sanki. Ellerim istemsizce boynuna kaydı. Gözlerim kapandı, bir kaç kez yutkundum. Belimdeki elleri kendini hissettirdi. Nefesinin dudaklarıma değdiğini hissettim.

Müzik sustu. Gözlerimi açtım, etrafa baktım, aynı şeyleri benimle beraber o da tekrarladı. Belimdeki ellerini çekti, bir eli elimi tuttu. Nereye götürdüğünü bilmeden, onunla ilerledim. Hipnotize olmuş gibiydim, beni etkisi altına almıştı. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu.

Restoranın arkasından bir bahçeye çıkmıştık. Kimse yoktu. Etrafına baktı. Beni çekip yan duvara yasladı.

"Beni nasıl bir etki altına aldığın konusunda hiçbir fikrim yok."

Gözlerime bakarken ve bu kadar yakınımdayken kurduğu cümleye odaklanamıyordum. Şuracıkta bayılmak üzereydim.

"Tek bildiğim, daha önce hiç böyle hissetmediğim."

Devam ettiğinde bir şeyler söylemek istedim ama toparlayamadım.

"Ve birazdan yapacağım şeyden hiç pişmanlık duymayacağım."

Usulca dudaklarını dudaklarıma örttü. Sıcak baskısı bende soğuk su etkisi yarattı. Başkası yapmış olsa itip, tokatı basacağım şeye şu an tepki vermiyordum.

Hayır veriyordum. Resmen karşılık veriyordum.

Dudaklarımı aralayıp, elimi boynuna attım. Kalbim şu an dudaklarımızın arasındaydı. Öyle güzel ve sakin öpüyordu ki, sabaha kadar böyle kalsam sesim çıkmazdı.

Nefesimi tüketmedi, nefes oldu sanki.

Yine usulca ayrıldığında, gözleri kapalıydı, dudakları yukarı kıvrıldı. Elim boynundan kalbinin üzerine kaydı. Elini tam elimin üzerine getirdi. Gözlerimi kapadım. Anın büyüsü beni altüst ederken.

"Kalbim ritmini buldu."

RastlantıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin