Büyü

558 54 24
                                    

Dudaklarıma tekrar kapandı. Bunun bende yarattığı etki, büyü gibiydi. Ondan ve andan başka hiçbir şey doldurmuyordu düşüncelerimi. Tek odağım, dilime bulanan kahve tadındaydı dudaklarındaki. Günlük kafein ihtiyacımı burdan karşılayabileceğime emindim.

Damarlarımda dolanan kan, bedenimi yakıyordu. Beni parmak uçlarımdan, saç diplerime kadar saran arzuyla alt dudağını dişledim. Hırsla öperken inledi. Belimdeki elleri sıklaştığında, ensesine tutunan parmaklarım tırnaklarını tenine geçirdi.

"Tuana!"

Soluğunun arasından adımı mırıldandı. Başını iki yana salladı hafifçe, hala yanıbaşımdayken.

"Bu his, bu yaşadığım, yaşattığın his."

Derin bir nefes aldı. Bakışları dudaklarıma indi yeniden.

"Büyülenmiş gibiyim."

Dudağımı yaladığımda, gözlerini kapatıp küçük bir öpücük bıraktı.

"Gibisi fazla, büyüleniyorum."

Elim kalbinin üstündeki dururken, ritmi hızlanan atışlarına gülümsedim.

"Benim de senden bir farkım olmadı hiçbir zaman. Kalbim her defasında sana koşuyor sanki. Öyle hızlı."

Belimden destekleyerek beni yeniden tabureye oturttu. Bir parmağı yanağımdan hayali bi çizgiyle göğsümün üzerine indi. İzlediği yol, cayır cayır yandı. Sonra kalbimi durduracak hamlesini yaptı.

Dudaklarını göğsümün üzerinden kalbime bastırdı. Uzunca orada kaldı. Kalbimin gümbürtüsü resmen, dudaklarına çarptı.

"Beni öldürmeye niyetlisin."

Kesik nefeslerim arasından zar zor çıkan sesimle, dudaklarını çekip başını kaldırdı.

"Benimle ölmez misin?"

Gözlerindeki yoğun duygu, benim ruhumu ezip geçtiğinde dudaklarına kapandım hızla.

"Ölmekse, ölmek."

Bir kez daha uzunca öptüm.

"Yanmaksa, yanmak."

Tam tekrar dudaklarına uzanırken, gelen sesle başımı çevirdim. Fotoğraf makinesi ötüyordu. Çağan ellerini belimden çekip makinenin yanına gitti. Yüzündeki sırıtış büyürken kaşlarımı çatıp kalktım ben de.

"Ne oldu?"

"Şarjı bitiyor."

Hala gülüyordu.

"Buna niye mutlu olduğunu sorabilir miyim?"

"Az önceki anlarımızı video kaydına alırken şarjı bitmiş de o yüzden."

Ağzım şaşkınlıkla aralandı. Kan yanaklarıma hücum ederken öylece kaldım. O makineyi şarja takıp, kaydı açtı.

"Benim ol."

"Seninim."

Gülümsemesi asla silinmedi, daha da büyüdü. Yanına yaklaşıp, ekrana baktım.

"Sileceksin değil mi?"

Kaşlarını çatıp, makineyi yerine koydu. Bana döndü bakışları.

"Hayatımın en güzel dakikalarını mı?"

Başını iki yana salladı.

"Sanmıyorum. Hafızamdan asla silmeyeceğim gibi."

Sözleri, kalbimle ruhumu aynı anda okşarken yutkundum.

"Hafızanda kalmaktansa, sürekli yenilenmeyi tercih ederim. Anlarına, an ekle her zaman. Hep bir yenisini."

RastlantıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin