Silsile

679 49 11
                                    

"Bu kadarı da pes ama."

İleride gördüğüm kişiyle gözlerim şaşkınca aralandı. Bu O, geçen gün çarptığım çocuktu. Ve sanıyorum, boynundaki makineye bakacak olursak aynı anda fotoğrafçımızdı.

Bizi gördüğünde o da şaşırdı. Yüzünde bir gülümseme belirdi.

Ülkü beni dürttüğünde ona baktım.
"Bak bu aşk tesadüfleri sever işini sen bi düşün. Çocuk taş."

Ülküye Omuz silksem de bu tesadüf falan değil tesadüfler silsilesiydi. Bu kadar rastlantı olmazdı.

Çocuğun yanına adımlayıp gülümseyerek elimi uzattım.

"Tuana Naz Tiryaki."

Uzattığım elimi tuttu. Elleri sıcacıktı.

"Çağan Efe Ak. Bu tesadüfe memnun oldum."

"Tesadüfler, tesadüflere."

Güldü.

"Evet, biraz öyle."

Ülküye dönüp onunla da tanıştıktan sonra tekrar bana döndü.

"Ben sizin fotoğraflarınızla ilgileneceğim. Arkadaşım Yağız, sizinle Ülkü Hanım. Birazdan burada olacak."

"Resmiyet sevmeyiz, ismimizle hitap edebilirsiniz. "

Gülümsedi. Çok güzel gülümsüyordu.

"Siz de öyle tabi."

Ensesini kaşıyıp mahçupça baktı.

"Yani sen de. Bizim için de resmiyete gerek yok."

Gülümsedim. Oturmamız için bizi banka yönlendirdi. Manzara çok iyiydi. Serap Hanım elbise çekimlerini uçuş uçuş seviyordu o yüzden genelde açık alan tercih ederdi.

Karavan belirdiğinde Çağan Efenin bahsettiği arkadaşı da gelmişti. Ülkü ağzı beş karış açık çocuğa bakıyordu. Masanın altından ayağına vurdum.

"Ahh."

Gözler bize döndüğünde Ülküye baktım.

"Özür dilerim bebeğim ayağım çarptı."

Anlayarak başını salladı. Biraz yaklaşıp fısıltıyla konuştu.

"Napıyosun ya?"

"Çocuğa bakıcam diye sinek kaçacak ağzına. Yavaş."

"Sen aşka inanmıyorsun diye biz de mi inanmayalım ya. Şu karizmaya bakar mısın? İlah mısın silah mı be!"

Gülerek önüme döndüm. Hastasıyım deli dolu hallerinin. Ayrıca aşka inanmam için bir sebep yoktu ki, inanayım.

Hiç mutlu biten masalların sonunu okumadık ki. Nerden biliyoruz mutlu olduklarını?

RastlantıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin