❃1ღ

7.1K 542 551
                                    

Okurken tüm bölümlere oy vermeyi unutmayın, hayalet okuyucudan nefret ederim... iyi okumalar.

|O|

Kahverenginin hakim olduğu sıcak odada koltukta oturan adamın derin nefes alışları hariç bir şey duyulmuyordu. Yanmakta olan şöminenin önünde oturmuş adam, ifadesizce şömine ateşini izliyordu. Beyninde dönen düşüncelerin onu yiyip bitirdiği söylenebilirdi o an.

Sessizliği bozan adım seslerini duyunca sağ elindeki kadehi tutuşunu sıkılaştırmış ve daha kapı çalınmadan, gir, komutunu vermişti.

Kapı saniyeler içinde açılınca bile bakışlarını ayırmamıştı şömineden. İçeri giren adam ağırca onun yanına ilerlerken, oturuyor durumdaki adam elindeki kadehi dudaklarına götürmüş ve içkiyi kafasına dikmişti. İçki bittiğinde ise kadehi sertçe önündeki masaya koyarak sesin odaya yayılmasını sağlamıştı.

"Konuş."

"Doğru duymuşsunuz efendim, o tam olarak yarın hapishaneden çıkacakmış."

Oturur durumdaki adam daha yeni masaya koyduğu bardağı kavrayıp aniden odanın bir köşesine sinirle atmıştı. Kadehin kırılma sesi odayı sararken sıktığı dişlerini serbest bırakmış ve sinirle mırıldanmıştı.

"Lanet olsun."

^^

Normalde ekimde kışın kendini göstermeye başlaması gereken Kore'de Güneş gökyüzünde insanlara gülümsüyordu. Daha dün soğuk olan şehire şimdi sıcak hava hakimdi.

Hapishane önünde bekleyen yapılı adam sıcak hava yüzünden ince giyinmeye özen göstermişti. Fakat vücuduna yapışan siyah kıyafetleri buna pek izin vermiyordu. O an tek dileği sıcaktan dolayı terleyip feromon salgılamamaktı. Omegaları etkilemekle uğraşamazdı ve aylar sonra göreceği efendisini böyle karşılamak istemezdi.

Dakikalar sonra aniden kapı açıldığında adam son kez üzerini düzenlemiş ve çıkacak olan kişiyi beklemeye başlamıştı.

İçeriden dışarıya adım atan kişiyi görür görmez hissettiği ağırlık ile ona yeniden hayran kalmıştı. Efendisi hâlâ çok güçlüydü.

Efendisine doğru adımlamaya başladığı sırada onun kuzgun karası gözlerinin etrafta dolandığını ve onu görünce ise durduğunu görmüştü. İfadesiz bir suratla ona gelen yardımcısına bakarken yüzünde yarasının bulunduğu tararı istemsiz sıkmıştı. Uzun zaman sonra ilk defa dışarı adım atıyordu. Güneşi bile görmeyeli uzun zaman olmuştu. İçeri de olduğu zaman ona merhamet edilmemişti. O da kimseye merhamet etmeyeceğine dair kendine söz vermişti.

"Efendim."

Adam onun karşısında hafif eğildiğinde yüzü yaralı adam buna gerek olmadığına dair belli ederek elini uzatmıştı. Yardımcısı bununla birlikte doğrulmuş ve uzanarak efendisinin elindeki bavulu almıştı.

"Bugünleri de bize gösteren Tanrı'ya şükür."

Adam onun bu dediğine cevap vermemişti. "Beni evime götür Namjoon."

Yardımcısı tamam anlamında başını sallamış ve onu yönlendirmek amacıyla elini arabaya doğru uzatmıştı. "Bu taraftan efendim."

Efendisi ondan önce ilerleyip arabanın yanına giderken Namjoon onun için arabayı uzaktan açmıştı.

Saniyeler sonra ikisi de arabaya bindiklerinde Namjoon arabayı çalıştırmıştı.

Sigara ve Manolya Çiçeği'Sope'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin