❃21ღ

1.5K 220 269
                                    

Bu bölüm kwinie_ce 'ye ithaf edilmiştir.

Yoongi'nin öpüşü derinleşip işin içine dilini soktuğunda Hoseok artık durmaları gerektiğini düşünmüş ve hızla ondan ayrılmıştı. Hoseok ayrılsa bile Yoongi tekrardan öpüşmek için ileri atılmıştı fakat Hoseok ondan kaçmıştı. "Yemeğe geç kalacağız Yoongi."

Yoongi onun bu dediğine göz devirmişti. Ardından arsızca konuşmuştu. "Yemeği ekmek şu an çok cazip geldi." Hoseok onun dediğine gülmüş ve kollarını onun boynundan ayırmıştı.

"Bu yemeğe gideceğiz Min, hiçbir şekilde kaçamazsın." Hoseok sözünden dönecek gibi değildi, kesin konuşuyordu. Bu yüzden Yoongi oflayarak arabaya doğru dönmüş ve ona kapıyı açmıştı.

"Buyrunuz." dediğinde Hoseok onun bu hâline gülümseyerek arabaya binmişti. Kısa süre sonra Yoongi hemen yanına geçip oturduğunda merakla ona bakmıştı.

"Namjoon nerede?"

Yoongi arabayı çalıştırırken keyifle gülümsemişti. "Sevdiceğinin yanına postaladım." Hoseok duyduğu ile şokla gözlerini aralamıştı. "Namjoon'un sevdiği biri mi var? Kim?!"

"Kim Seokjin'i tanıyor musun?" diye sormuştu Yoongi. "Taehyung'un adamı olan?" Hoseok'un sorusuna başını sallamıştı Yoongi. "Birbirlerine aşıklar, biz de bu aşıkları bir araya getirmek için Taehyung ile oyun çevirdik." Hoseok şokla açılan ağzını kapatmış ve arkasına yaslanmıştı. Bunu asla beklemiyordu işte.

Onlar akşam yemeği için giderken başka bir yerde Seokjin arabasını evin yanına park etmişti. Taehyung, ondan buraya gelmesini istemişti. Seokjin ise efendisinin sözünü ikiletmeyerek bu yere gelmişti. Ama ne yapacağı hakkında hiçbir fikri yoktu. Efendisinin onu tehlikeli bir yere hiçbir şey söylemeden göndereceğini düşünmediği için silahına sarılma gereğinde bulunmadan görüş alanındaki eve doğru adımlamaya başladı.

Ormanlık alanda yapılmış fazla büyük olmayan bir evdi. Kahverengi renge boyanmıştı, etrafını saran ağaçlar sağ olsun çok tatlı bir görünüme sahipti. Türlü türlü çiçeklerin ev sahipliği yaptığı minik bir bahçeye sahipti. Seokjin bahçeden geçerken burnuna dolan bu güzel kokulara gülümsemişti.

Sonunda kapıya vardığında gördüğü zile uzanmış ve basmıştı. Eğer içeri de biri varsa açardı, yoksa efendisini arayıp ne yapması gerektiğini sorardı.

Ama o an ikinci seçeneğe ihtiyacı kalmamıştı. Çünkü kapı saniyeler sonra açılmıştı. Seokjin karşısında gördüğü kişi ile şoka girerken karşısındaki kişinin ondan farkı yoktu o an.

"Senin burada ne işin var?" demişti Seokjin şaşkınlığını üstünden atmaya çalışarak.

"Asıl senin burada ne işin var?" demişti Namjoon.

"Beni buraya Bay Kim gönderdi. O yüzden geldim ama sen-" Aniden durmuştu. Buraya gönderilirken düzgün bir şey söylenmemesi, Taehyung'un telaşlı olması... Seokjin her şeyin farkına varmıştı o an. Her şey bilecekti. Bilerek Namjoon ile onu yalnız bırakmaya çalışmışlardı.

"Beni de Bay Min gönderdi, bir dakika!" demişti Namjoon. Tam o an her şeyi Seokjin gibi çözmüştü. "Bizi bilerek gönderdiler!"

"Saçmalık, ben gidiyorum." demişti Seokjin. Hızla arkasını dönüp oradan uzaklaşacağı sırada bir anda Namjoon uzanmış ve onu bileğinden yakalamıştı. Seokjin'in kalbi heyecanla teklese bile hiçbir şey hissetmiyormuş gibi alfaya doğru dönmüştü. Ardından hızla bileğini onun bileğinden çekmişti.

Sigara ve Manolya Çiçeği'Sope'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin