Yine günlerden bir gün diye başlamak isterdim ama maalesef....
Yine cehennemlerden bir cehennem günü kalkmış elimi yüzümü yıkayıp rutinlerimi hallettikten sonra kahvaltı masamın başına oturmuştum.
Öyle kahvaltı masası diyince de aklınıza fazla bir çeşit gelmesine gerek yok.
Simit, peynir ve çay.
Üniversite öğrencisiyim. Adım Hüma. Ailemle görüşmüyorum.
Sofrayı da silkeledikten sonra bir güzel duş aldım. Bugün evdeydim iş ve okul yoktu. Bugünü iyi değerlendirmem konusunda kendime sözler veriyodum ama bir yandan da uykum yeni uyandığım halde o kadar fazlaydi ki...
Diğer günlerin yorgunluğudur diye geçirdim içimden.
Vücudumu asla şaşmayan yeşil sabunla keseledikten sonra elime bir miktar şampuan alıp saç derilerimi ovarak köpürttüm. Yasemin kokusu mest ediciydi. Asla değişmeyen sabun ve şampuanlarımla mutluydum.
Banyo etmeden geçirdiğim bir gün bile yoktur. Kendimi arınmış hissediyorum tüm pisliklerimden. Öyle de oluyor zaten.
1+1 öğrenci evim temizdi. 2 gün önce temizlemiştim heryeri dip bucak. Fazla da eşyam olmayınca bir hayli düzenli ve sade kalıyor evim.
Simit,peynir ve çayın beni doyurmadığını midemden gelen seslerle iyice emin olmuştum. Mutfağa gidip dolapları karıştırdığımdaysa hiçbir malzemenin kalmadığını görünce markete gitmek için odama ilerleyip üzerime güzel bişeyler giydim.
Güzel dediğime bakmayın, sıradan günlük kıyafetler işte.
Siyah bir eşofman, fazla açık olmayan bir crop ( normal t-shirtlerim kirlilerin arasında olduğundan dolayı ) üzerime de bir hırka geçirdim. Beyaz spor ayakkabılarımı da giydikten sonra evin anahtarını arkadan çekip, kapıyı kilitleyip kontrol ettim. Herşey tamamdı.
Evime 15 dakika uzaklığında olan markete girip evin eksiklerine bir göz gezdirdim.
Yumurta sevmediğim için sadece 2 tane yumurta, beyaz peynir, biraz sucuk, süt, sallama çay, içeceklerden ileri gelenleri ve biraz da abur cubur alarak ödemeyi yapıp marketten ayrıldım.
Yürüme mesafesi baya olduğundan dolayı biraz dinlenmek için gölge bir kaldırım taşına geçerek soluklanmaya başladım.
O sırada arkamda hızla bir gölgenin geçtiğini gördüm. Adeta yerimden sıçradım. Zaten 2 3 haftadır gelen anonim mesajlardan sonra iyice bir tırstım. Daha fazla burda kalmak yerine evime gidip biraz dinlenmeliydim.
Hepimizin evinde böyle değişik bir ev kokusu oluşur iyi veya kötü. Kapıyı ilk açtığımda burnuma gelen Yasemin kokusuyla huzurlu hissettim kendimi herşeye rağmen. Korkacak birşey yok kızım. Sadece benim kuruntum.
İnşallah öyledir yani.
Bunu da boşverip rahat bişeyler geçirdim üstüme. Askılı ve şortumu giyip işlere koyuldum. Önce aldığım eşyaları güzelce yerleştirdim sonrasında daha fazla aç kalmaya dayanamayarak erişte çorbası yaptım. Akşam içinde bir pirinç pilavı ve cacık. Bir daha uğraşmamak için şimdiden onlar da hazırdı.
son olarak çorbanın tuzunu da ekleyip, kaşığın ucuyla tattığımda enfes olduğundan gözlerimi kapayıp ağzımla değişik mırıldanmalar çıkardım. Galiba deliriyordum.
Yemeğimi yiyip bulaşıklarımı da hallettikten sonra öyle bir uyku bastırmıştı ki.
Ama uyumayıp derste çalışmam gerekiyordu.
Önce leptoptan bir film açtım duygusal. ağlamak istemiyordum ama bir yandan da istiyordum. ardından bir kase cips ve bir bardak kola alarak yanıma, film seçmeye koyuldum.
Filmi başlatmak üzereydim ki banyodan mıdır başka odadan mıdır bilinmez bir ses duydum. biraz da korkarak ilerleyip gidip baktığımda bişey göremedim. banyonun kapısını korkarak açtığımda yere düşen banyo kovasını görüp rahatladım birden.
Şu sıralar o kadar tedirginim ki. heran bir olay olacakmış gibi geliyor bana. Tek yaşamanın kötü yanlarından birisi de bu ya zaten.
Ki bide dünyanın en korkak insanı olarak.
Uyku diye birşey de kalmamıştı zaten. film izlemek yerine biraz ders çalışıp kitap okuyarak kalan saatlerimi de öyle geçiririm diye düşünerekten mutfağa ilerledim ve kettleye su koydum.
Marketten aldığım çayı da kutusundan çıkarıp küçük kavanoza koyup bir tane alarak bardağa koydum. kettleden gelen sesle kaynayan sudan mürdüm rengi olan kupama suyu koyup karıştırdım. bir tabağa da biraz atıştırmalık birşeyler koydum. ders arası yerim diye.
Odama ilerledim. masamın başına geçtim ve dağınık olan asla düzelmeyen masamı toplamaya koyuldum. herşey yerli yerinde hazırken susadığımı hissederek mutfağa ilerledim. şişem tezgahın üzerinde duruyordu. tam mutfağa adımımı atmış girecekken bir şey dikkatimi çekti.
Kapı aralık duruyordu. e iyi de ben bu kapıyı kilitlemiştim. kesinlikle bana birşeyler oluyordu. tam anonim mesajlar kesildi diye sevinirken bir de bu çıktı başıma. iyi değildim son günlerde fazla çalışıyordum. belki ondandır diye fazla kafa yormadım. kapıyı 2 defa kilitleyerek artık gerçekten derse geçmem gerektiğini hatırladım.
Suyumu tezgahın üzerinden aldım, odama ilerledim. kazandığım bölüm hukuktu. küçüklükten beri hayalini kurduğum tek meslek.
Ezber yaptığım kağıtları, içinde notlarımın bulunduğu dosyayı ve de anayasa kitabını alıp çalışmaya koyuldum.
Saatin kaç olduğunu bilmeksizin çalışmıştım. hava kararmış hatta sokak lambaları bile yanmış. midemden gelen seslere bakılırsa da bir hayli açıkmışım.
Mutfağa kendime yemek katmaya gittiğimde ayağım halıya takılıp yüz üstü düştüm. açıkta kalan bacaklarımın derisi yüzülüp kızardı. neler oluyordu bana gerçekten.
Yemeği falan es geçip direk odama gidip uyumayı planlıyordum. nasıl olsa yarın erken kalkıp okula ve işe gidecektim. saatte zaten 20.00 olmuş.
Dişlerimi fırçalayıp, civciv sarısı rengindeki geceliklerimi alarak giyindim. son olarak çatlayan ellerime de biraz krem sürüp, göz bandımı takarak yastığa kafamı koydum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK NEVALE
Teen FictionOkuyup hayallerini gerçekleştirmek isteyen Hüma Aksoy. Kimseyi takmayan varsa yoksa kendini düşünen acımasız pislik bir canavar. O sadece sevdiğine, Hümasına zarar vermez, onun yanında huzur bulur, sakinleşir. Kimsenin sakinleştiremediği bu mafyayı...