YABANCI

4.3K 135 17
                                    

Sabah gözlerimi açtığımda daha doğrusu açamadığımda saate ilişti gözlerim. Saat sabahın 5iydi daha ve ben şaşırtıcı şekilde uykumu almıştım. Bu güzel bişey miydi bilemedim. Uyumayı çok sevdiğim ve sabahları hep geç kaldığım için şaşırmıştım doğrusu.

Banyoya ilerleyip ihtiyacımı karşılayıp, dişlerimi de fırçaladıktan sonra elimi yüzümü de yıkadım ve tekrar odama ilerledim. Yatağımı şöyle hafif bir düzelttikten sonra ise adımımı mutfağa yönlendirdim. Kendime istemeye istemeye de olsa bir tabak hazırladım ve çay aldım yanıma. Biraz peynir biraz zeytin biraz biber bir parça ekmek ve çayımla kahvaltıma başladım.

Yarım saat sonra kahvaltımı bitirdiğimde bulaşığımı makineye koyup makineyi çalıştırdım. 2 günden beri tek kişi olduğum halde bulaşık bir hayli fazlalaşmıştı. Üstümü giyinmek için odama ilerledim, dolabın kapağını açtım. İçinden beyaz gömlek ve mavi Jean çıkardım. Önce kampüse gitmem gerekiyordu. Sadece 2 dersim vardı. Sonra doğruca çalıştığım kafeye.

Aklımda planlar kurarken çantamı da hazırladım. Artık yola koyulma vaktiydi. Beyaz sporlarımı da giyip kapıyı kilitledim ve binadan çıktım.

Yarım saatin sonunda okula geldiğimde daha yeni yeni gelmeye başlıyorlardı. Her zaman geç kalan ben bugün erken gelince bana bir böbürlenme geldi. Sanki yarın geç kalmayacakmışım gibi.

Ders saatinin gelmesini beklerken de kantinden bir tane kahve almış onu yudumluyordum sakince. Bundan sonraki hayatımda ne olacak diye düşünüyordum.

Fazla da kafa yormamak adına biten bardağımı çöpe atarak sınıfıma ilerledim. Not alacağım defteri ve renkli bir kalemi çıkararak hocanın gelmesini bekledim.

Arkamda oturan kızlar ise gördükleri çocuğu keserlerken çok komik görünüyorlardı. Allah katına çıkmış eyelinerleriyle ve de düğünde kendine koca bulmaya giden genç kızlar gibi pembe farlarıyla aşırı eğlenceliydiler.

Hocamız geldiğinde selam bile vermeden direk derse başlamasını çok saygısızca bularak içimden küfürler yağdırıyordum.

Sonunda ders bitip dışarıya çıktığımda gerçekten derin bir nefes almıştım. Şimdi sıra kafeye gitmekteydi.

Çantamı açıp içine kitabımı ve birkaç kalemi de koyduktan sonra içinden kent kartımı bulmaya çabaladım. Biraz uğraştıktan sonra sonunda bulmuştum. Durağa koşar adım ilerledim. Hemen de gelmişti zaten. Boş bir koltuk bulup oturduğumda rahat bir nefes almıştım. Genelde benim şansıma bir tane bile boş koltuk bulamazdım.

20 dakikanın sonunda kafenin önünde inerek içerde çalışan şefe ve arkadaşlara selam vererek personel odasına ilerledim. Kendi dolabımı açıp içinden eteğimi ve önlüğümü alarak giyindim. İçine de çantamı koyup dolabımı kilitledim.

Kafe o kadar da dolu değildi birkaç müşteri haricinde. Semra hanım ise şimdiden başlamıştı hazırlıklara. Ada -yani çalışan bir arkadaş- sorduğunda ise fazla birşey demeyip akşam için önemli birilerinin geleceğini ve sadece işimize odaklanmamız gerektiğini aksi takdirde bir sorun oluşturursak da külahları değiştireceğimizi ekleyerek yoğun telefon görüşmelerine geri dönmüştü.

El mecbur bişey demeyerek bizde işimizin başıma koyulduk. Ben yerleri silerken Ada ise bulaşıkları yıkıyordu. Şefimiz eda ablamız ise akşam için eksik malzemeleri not alıyor dolapta yeteri kadar olan malzemeleri tartıyordu kendi kafasında. Kerem bir diğer elemandı ve o da masaların üstünü parlatarak siliyordu.

Bu kafede eda ablamızdan başka kimse konuşmazdı. Hepsi çok soğuk ve uzaktı. Zaten bende konuşmaya meraklı olmadığımdan bende konusmazdim. Herkes akşama kadar işini yapar ve çıkıp evlere dağılırdı ben dahil.

SOĞUK NEVALE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin